Tabi ki her ne kadar çok önemli bir kısmı kapsasa da güven duygumuzu etkileyen faktörler sadece erken çocukluk dönemi yaşantıları değildir. İleri çocukluk döneminde anne baba arasındaki çatışmalı ilişkiye şahit olma, okul dönemi ya da gençlik döneminde sosyal olarak reddedilme, akran zorbalığına maruz kalma ve dışlanma bizim üzerimizde azımsanmayacak travmatik etkiler bırakır. Ayrıca savaş, kaza, hırsızlık, taciz, aldatılma gibi başka majör travmatik yaşantılar da güven duygumuzu zedeler. Travma sonrası stres durumunda bireyler zihinlerinde bu olayı yeniden ve yeniden yaşarlar. Buna eşlik eden kaygı ve diğer olumsuz duygularla birlikte güvenlik hissi yaratmak kişi için çok zordur. Bu da kendisini diğer insanlardan izole etmesine ya da onlara aşırı bağlanmasına sebebiyet verebilir. Böyle bir durumda direk travmayla çalışan EMDR terapi yöntemleri çok destekleyicidir.
Peki güvensizliğin nasıl üstesinden gelebiliriz?
Öncelikle bir birey olarak bunun sizin hayatınızda bir sorun olduğunu kabullenip, bu sorunu çözmeyi ilişkilerinizde öncelik olarak görüp adım atmaya başlamalısınız. Çünkü güvensiz ilişkiler temeli eksik bina gibidir. Bu noktada özellikle ilişkideki diğer kişiye karşı açık olmak ve tüm detayları vermeseniz bile bu konudaki hassasiyetinizden bahsedip üzerinde çalıştığınızı belirtmekte fayda var. Başkasıyla güven inşa etmek için hem kendimize hem de karşımızdakine güvenmekle ilgili bu şansı vermemiz gerekiyor. İllaki büyük adımlar olmasına gerek yok hatta başlarda atılan küçük adımlar hayal kırıklığı oranını azaltacağı için daha motive edici ve sağlıklı bir ilerleme yöntemidir. Karşı tarafa güvensizliğinizin kendinize olan güvenle çokça bağlantısı vardır bu yüzden özgüveninizi destekleyici çalışmalar iyi gelir. Eğer bu süreçte yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız terapiste başvurabilirsiniz. Terapistinizle kurduğunuz ilişki diğer insanlara nasıl güveneceğinizi öğrenmek için güçlü bir araçtır ve size yeni başa çıkma becerileri kazandırır. Unutmayın ki her zorluğu yalnız göğüslemek zorunda değilsiniz.