Duyarlı ve nazik davranışlar karşınızdakine önemsendiğini, anlaşıldığını ve sevildiğini hissettiriyor. Shakespeare’in ölümsüz âşıkları Romeo ve Juliet’in dizeleri insan doğası ile ilgili çok önemli bir gerçeği o kadar güzel anlatıyor ki: ‘’Cömertliğim deniz gibi engin. Aşkım öylesine derin! Senin için ne kadar çok şey verirsem, bana çok daha fazlası geri geliyor.Çünkü kaynak sonsuz’’. Nazik ve duyarlı davranışlara maruz kalan kişilerin bir süre sonra kendilerinin de aynı şekilde davranmaya başladığını gösteren birçok kanıt var. Bu zamanla karşılıklı aşkı, sevgiyi ve bağlılığı arttırıyor. Duyarlı ve nazik olmak sabit bir kişilik özelliği değil. Aslında daha çok bir kas gibi düşünebilirsiniz. Bazı insanlarda daha gelişmiş, diğerlerinin ise çalışması gerekiyor. Shakespeare’in de dediği gibi siz karşınızdaki kişiye ne kadar nazik ve duyarlı davranırsanız, bir süre sonra ondan daha fazlasının size geri geleceğine inanabilirsiniz.Doğal olarak duyarlı ve nazik davranmanın en zor olduğu zamanlar kavga anları. Duyarlılık, kızgınlığı bastırmak ve gizlemek anlamına gelmiyor. Kızgınlığı ifade ediş şeklini belirliyor. Mesela, eğer eşiniz veya sevgiliniz geç kaldıysa, ‘’aynı annen gibisin, sürekli geç kalıyorsun ve başkaları umurunda değil’’ dediğinizde karşınızdaki büyük olasılıkla kızıp, ya savunmaya ya da karşı saldırıya geçecektir. Bunun yerine duyarlı ve nazik bir yaklaşımla ‘’farkındayım çok meşgulsün, bir sürü şeyi beraber idare etmeye çalışıyorsun ama beni bekletmenden çok rahatsız olduğumu bilmeni istiyorum’’ diyerek daha olumlu bir sonuç alabilirsiniz. Özellikle kavga anlarında kılıç gibi keskin sözlerle karşıdakini yaralamak yerine, kızgın veya üzgün hissetme sebeplerinizi suçlamadan anlatmak, ilişkiyi yıpratmadan problemleri çözüme götürebilir.Duyarlılığın en çok önem kazandığı diğer bir zaman da kutlama anları. Eşiniz bir terfi aldığında, hatta basit bir halı saha maçını kazandığında bile onu içten bir şekilde kutlamak, başarısını takdir etmek ilişkinizin ömrüne ömür katıyor.