İlişkilerde en sık rastlanan ve fark edilmediğinde en güçlü aşkları bile bitiren en temel iki korku... Hazırlayan: İyilik Sağlık HaberHiç siz yakınlaşmaya çalışırken karşınızdakinin uzaklaştığı bir ilişki içinde bulundunuz mu? Ya da karşınızdaki bir adım ileri gitmek istediğinde sizin biraz geri çekilmek istediğiniz oldu mu? Sık rastlanan bu tarz gel-git hisleri çoğumuzda büyük bir huzursuzluk yaratır.Evlilik ve aile terapisti olan Shelly Bullard neden bazılarımızın ilişkilerde kapana kısılmış hissederken diğerlerinin terk edilmiş hissettiğini ve bu hislerle nasıl başa çıkabileceğimizi anlatıyor.Hepimizin çocukluğumuzdan kalma bazı duygusal yaraları var. Farkında olmasak da bu yaralar yüzünden yetişkin hayatımızdaki ilişkilerde sıkıntılar yaşıyoruz.Yaralı olmanın yanlış olmadığının altını çizmek önemli. Ailelerimiz ellerinden gelenin en iyisini yapsalar bile istemeden yara almamıza sebep olabiliyorlar. Yaralı olmak sadece hepimizin insan olduğunu gösteriyor.İlişkilerde en sık rastlanan temel iki sorun terk edilme korkusu ve özgürlüğünü kaybetme korkusudur. Çoğumuzda baskın olarak ya biri, ya da diğeri vardır. Terk edilme korkusu, çocukluğunda duygusal ve yakın bağlar kurma konusunda eksik kalmış kişilerde görülür.Eğer çocuk-ebeveyn ilişkisi uzak ve soğuksa, çocuk reddedilme ve terk edilme korkusu edinerek büyür. Bu kişiler ilişkilerinde fazlasıyla ilgiye ihtiyaç duyarlar. Özgürlüğünü kaybetme veya kafeslenme korkusu ise çocuklukta çok fazla üzerine düşülen kişilerde görülür. Kendi kişisel alanı olmadığını hisseden çocuk, yetişkin hayatında tuzağa düşürülerek özgürlüğünü kaybetme korkusu içindedir.Eğer ebeveyn-çocuk ilişkisinde çocuğa özgür olabileceği bir alan tanınmazsa, çocuk büyüdüğünde başka kişilerle yakın ilişkiler kurmaktan korkan bir yetişkine dönüşür. Bu kişi ilişkilerde kendini geri çekme eğilimindedir. İşin asıl ilginç yanı ise, terk edilme korkusu olan kişiler çoğunlukla tuzağa düşme korkusu olan kişilerle eşleşir, ve it-çek ilişkisi ortaya çıkar.Bir kişi sürekli olarak yakınlaşmaya çalışırken diğeri uzaklaşmaya çalışır. Her ikisi için de zor ve acı çektikleri bir süreçtir.Kendinizi bu durumun içinde bulursanız, bu duruma çok sık rastlandığını unutmayın. Olgunlaşmak için bir fırsat olarak görün.Eğer terk edilme korkusu içindeyseniz, bu korkuyu dindirmeniz gerektiğini hatırlayın. Bunun sizin yaranız olduğunu unutmayın ve sorumluluğunu üstlenin.Bunu yapmanın en etkili yolu, sevgiyi başkalarında aramadan önce kendi içinizde bulmaktır. Kendi ruhunuzdaki sevgiden güç alarak, diğer insanlara fazlasıyla bağımlı olma ihtiyacınızdan kurtulabilirsiniz. Tamamen yok olmasa da, korkunuz hafifleyecektir.Tuzağa düşme korkusu olanlar, aynısı sizin için de geçerli. Eğer hayatınızda yakınlık yaşayabilmek istiyorsanız, bu korkunuzla yüzleşmeniz gerekiyor. Öncelikle korkunun size ait olduğunu fark edin, sonra da kaçmak yerine korkunuzla yüzleşin.Konu aşka ve yakınlığa geldiğinde, hem kendimize hem de karşımızdakine anlayışlı davranmalıyız. Eğer partnerinizin terk edilme korkusu varsa, ona anlayış ve şefkatle yaklaşmayı deneyin. Partnerinizin özgürlüğünü kaybetme korkusu varsa, ona da anlayış ve şefkatle yaklaşın.Kendi korkularınızı fark etmek ve partnerinizin isteklerinin ve korkularının sizinkilerden farklı olduğunu anlamak bile sorunları çözme konusunda büyük bir adım olacaktır.