Erdoğan: "Dünyada yalnızlığı umursamıyorum, liderler kıskanıyor"
Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan Latin Amerika seyahatini planlanandan bir gün önce sonlandıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan gazetecilere, ABD Başkanı Barack Obama’yla ilişkileri için, “Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi ‘Beyaz Ev’ denilen yerde ailece ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı.”
Erdoğan’ın uçağında bulunan Hürriyet yazarı Akif Beki uçakta konuşulanları bugünkü köşesine taşıdı. Erdoğan’ın gazetecilere verdiği ve Beki’nin aktardığı yanıtları şöyle:
"Silahla yapılan devrim, devrim değildir"
Küba’da ‘iki devrimci sohbet etti’ diyorlar...
Ben de şöyle söylüyorum: En önemli olan halkın devrimidir. Silahlı devrim değil. Halk sandıkta devrim yapar ve onun için de mutlu olur. Yoksa silahla yapılan devrim, devrim değildir. Bunu tabii ben söyledim, Raul Castro değil.
Küba’da ‘One minute’ ile biliniyorsunuz. Bu çıkışınız nasıl bulunuyor bu ülkelerde?
Nyeto (Meksika Cumhurbaşkanı) ile bu konuları konuştuk. Örneğin ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünü söylediğimde, Nyeto bunu onayladığını ifade etti. Meksika’nın yüzde 80 ihracatı Amerika’ya. Nyeto’nun başkanlığına da Amerika destek olmuştu. Benim de Obama’yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi ‘Beyaz Ev’ denilen yerde ailece ağırladılar. Orada birebir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı. Biz ‘One minute’ derken, ‘Allah’tan başka kimse bize başka bir çizgi çizdiremez’ dedik. Bu çizgi doğruysa gideriz. Ama doğru değilse kimse bizi zorlayamaz. Biz ‘One minute’ derken kime dediğimiz belli. Bu zat (Eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres) bana, cumhurbaşkanı olmadan önce bir teklifte bulundu. ‘Burada, Batı Şeria’da bir yapılanmaya gideceğiz, parayı biz bulalım siz de inşaatta iyisiniz’ dedi. Biz de tamam dedik, ‘Parayı siz bulun biz de TOKİ ile yapalım’. Tabii fazla uzun sürmedi, kendisi cumhurbaşkanı oldu. Fakat cumhurbaşkanı makamı ona farklı bir hava getirdi. Ne oldu Batı Şeria meselesi dediğimizde ‘Görüyorsunuz İsrail’in işleri ile uğraşıyorum’ dedi.
Davos: Taşı gediğine koymam gerekirdi
İsrail de cumhurbaşkanının bir fonksiyonu yoktur. Biliyorsunuz başbakan etkilidir İsrail’de. Sonra Davos’ta bir araya geldiğimizde, benim de taşı gediğe koymam gerekirdi. O toplantıdan önce plaj bombalaması olmuş, çocuklar ölmüştü. Sonrasında Gazze’ye yönelik bombardıman yaşanmıştı. Biliyorsunuz biz Olmert (Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert) ile bir araya geldiğimizde aslında İsrail-Suriye arasında sorunun da son raddesine gelmiş, son cümleyi tamamlayıp imza aşamasına kadar gelmiştik. O son cümle edilse Suriye ile İsrail arasında sorun kalmayacaktı. ‘Cumaya erteleyelim’ dediler. Cuma da Gazze’yi bombaladılar. O bombalamadan sonra 15 gün Olmert’e ulaşmaya çalıştım. Tabii Olmert’ten daha bir üst akıl, güç vardı. Tüm bunlar olunca Davos’ta karşı karşıya geldiğimizde böyle bir durum oluştu.
BMGK’da geçici üyelik göz boyama
‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken, neredeyse sadece bu 5 ülkenin dediği oluyor. Geri kalan ülkelerin dediği olmuyor. Filistin meselesinde de durum aynı. Tabii burada baskı, sindirme olayı devreye giriyor. Tüm dünya devletlerinin adaletli şekilde kurula gelebilmesi için, mesela rotasyon olmalı. BM de bunu kabul ettiğinde, yani rotasyon BMGK’da da olmalı. Yani bu demektir ki her 10 yılda bir her ülkeye sıra gelir. Kıtalar, inançlar ona göre dengelenip her ülkenin hakkı olur. Mesela BMGK’da bir Müslüman ülke yok. Olmaz. Nasıl olacak. Geçici üyelik göz boyamadan ibaret.
Hâlâ Esed’le devam fikrindeler
Obama’ya çağrınızın gerekçesi neydi? Kimileri bunu sert bir açıklama olarak niteledi. Size gelen bir bilgi üzerine mi böyle bir açıklama yaptınız?
Olaydan haberim vardı. Obama’ya yönelik sertti, yumuşaktı derseniz bilmem. O sizin takdiriniz. Ama bir olay olduysa benim muhatabım o ülkenin başkanıdır. Benim çağrım onlaradır. Sonrasında yardımcısına da seslendim. Bu olmaz. Mesela bu ülkede değil de bizim ülkemizde olsaydı sessiz kalmazdık. Örnekleri var. Mesela büyükelçilik saldırısında biz tüm açıklamaları yaptık. DHKP-C ile ilgili araştırmalarımızı ve olayın detaylarını ABD ile paylaştık. Stratejik müttefiklik bunu gerektirir. Biz de kendilerinden aynı şeyi bekliyoruz. Bir şey daha söyleyeyim: Mesela Ukrayna meselesi. Bunu Sayın Putin ile de birkaç kez görüştüm. Ülkede 5-6 bin kiş öldü biliyorsunuz. Görüşmeler yapıyorlar, müzakereler yapıyorlar, gidiyorlar geliyorlar, yine Ukrayna’yı konuşuyorlar. Suriye’de 350 bin kişi öldü. Bu nedir diye sormayacak mıyız? Hâlâ Esed’le devam etme fikrindeler. Bir şey demeyecek miyiz? Ukrayna için gösterdikleri hassasiyeti aynen Suriye için de bekliyoruz, Mısır’da da bekliyoruz. Mısır’da darbe oldu, bu ülkeler bu darbecileri desteklediler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bunları konuştuğunuzda yalnız kalıyorsunuz. Ama bu durum halklar nezdinde değil. Halklar nezdinde olunca karşılığını buluyor.
Kolombiya-Meksika "paralel"de bizimle
Dünya imamları listesi bir gazetede yayınlandı. Ne diyeceksiniz?
Bu Paralel örgütü Kolombiya ve Meksika başkanlarına anlattım. Meksika Başkanı ‘Ben bilmiyordum’ dedi. Anlatılınca hemen bilgileri istedi. Anlattık, orada verdik ama ayrıca büyükelçilik ve Dışişleri kanalıyla tüm bilgileri de vereceğiz. Cevapları şu oldu: Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılanları kendimize yapılmış gibi alırız. Türkiye’ye karşı olanlar bize karşı olmuşlardır. Nyeto bu meseleyi ayrıntılı bilmiyor ama yanındaki elemanlarından bilenler vardı. Ona söylediler.
Yalnızlığı umursamıyorum, liderler kıskanıyor
‘One minute’ gibi çıkışların sizi dünyada yalnızlaştırdığını ileri sürenler var. Ne dersiniz?
Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için halkın nezdinde bir durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda halklar nezdinde de yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil.
Kübalı doktorlar Türkiye’de çalışsın
‘Küba’ya Türk eli değmeli’ dediniz?
Sanırım 60-70 bin doktorları ülke dışında. Bizim Sağlık Bakanımız ile de görüşeceğim dönüşte. Olmazsa oradan doktor ithal edelim. Gelsinler biz de çalışsınlar. Mevzuat belki uygun değil ama ona uygun hale getirelim. Faydalanalım bu durumdan. Madem iyiler bize de faydası olsun.
Fidel Castro ile görüşemediniz...
Talep ettik ama sanırım sağlık şartlarından dolayı mümkün olmadı.
Küba’daki saray beni büyüledi
Meksika Başkanlık Sarayı 500 yıllık, muhteşem bir eser, etkilendiniz mi?
Hadi Meksika’nın mali gücü var. 500 yıl önce de varmış demek ki yapmışlar. Küba’ya bakın. Küba sosyalizmden geliyor. Küba’daki saray beni adeta büyüledi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela. Küba’daki saray muhteşemdi. Yürürken mesela duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların, ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim Cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Eskiden adalet sarayıymış. O binada oturmak istemedikleri için böyle bir yer yapmışlar. Bu tabii öyle doğal filan değil. Hayli bir harcama yapılarak yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim. Her şey doğal. Ağaçlar sonradan yerleştirilmiş.
Yıldız Sarayı da kabul yeri olabilir
Bahsettiğiniz yerler eski yerleşim olan kentler. Ankara eski yerleşimi olan bir kent olmadığı için ne yaptırırsanız yaptırın yeni olacak. Mesela İstanbul bu konuda düşünülemez mi?
Mesela Dolmabahçe Sarayı ile ilgili düşündük bu anlamda. Mimar çalıştı. Orada kaymakamlık binası vardı. Yıktırdık. Çünkü sonradan yapılan bir yerdi. Müzeye yer verdik. Kafeteryalar filan vardı. Kaldırdık oraları, düzenledik. Başbakanlık Ofisi olarak kullanıldı. Beylerbeyi Sarayı’nı da aynı şekilde düzenledik. Tabii Dolmabahçe için bu yapılabilir miydi? Olmayabilirdi. Ama mesela Yıldız Sarayı olabilir mi diyorlar? Olabilir. Cumhurbaşkanı’nın kabullerini ağırladığı bir yer olabilir.
Anket yaptık dönelim dedik
Erken dönmeniz sosyal medyada spekülasyon konusu oldu.
Ülkeme hasretimi sizlerle paylaştım. Sizlere de sordum. Dönelim dediğiniz için dönüyoruz. İstişare yaptık sizinle. Yani eğer siz deseydiniz ki kalalım, kalacaktık. Anket yaptık, dönmek istediniz, dönelim dedik. Tamamen demokratik.
Çözüm süreci: Açıklama yapıyor uygulamıyorlar
Çözüm Süreci ile ilgili birkaç güne kadar silah bırakma çağrısının olacağı yönünde haberler var?
Doğrusu bu açıklamayı cuma günü bekliyordum. Olmadı. Doğrusu dün bugün böyle bir açıklama gelebilir. Ama biliyorsunuz uygulama önemlidir. Geçen Nevruz’da da yaptılar açıklamayı ama uygulamadılar. Biliyorsunuz Habur’u da açtığımızda biz barış ve kardeşlik için yapmıştık, bunu onlar şova çevirip lehlerine kullanmak istediler. Bunu uygulamada göstermeleri lazım, tüm Türkiye’nin buna, bu kardeşliğe, birlikteliğe ihtiyacı var. Başarılırsa bunun huzuru tüm Türkiye’yi etkiler. 78 milyon bu huzurdan nasibini alır. Diyoruz ki biz niye 11 bin dolarda kalalım. Bunu 25 binlere çıkarmamız lazım.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Besicinin 90 koyununu 1 dakikada çaldılar
Selma Ateş'e saldırıyı azmettirmişti! Eşini ve yanındaki kişiyi öldürdü: Elektronik kelepçeyi kırıp kaçtı
SON DAKİKA HABERİ... Narin cinayetinde düğüm çözülecek mi? 3. kanlı delil ortaya çıktı
Kasesi 1000 TL! Uludağ'daki 'çorba' Bakanlığı harekete geçirdi
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak