Uyuşturucu iddialarına Mazlum-Der'den tepki
Lice'deki olayların ardından valiliğin 'uyuşturucu operasyonlarını engellemk için yapıldı' açıklamasına Mazlum-Der'den tepki geldi.
Diyarbakır'ın Lice İlçesi'ne bağlı Kayacık Köyü'nde incelemelerde bulunan İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) tarafından hazırlanan raporda, karakol yapımına karşı çıkan köylülerin üzerine güvenlik görevlileri tarafından kasıtlı olarak ateş açılması sonucu 1 göstericinin öldüğü, 9'unun yaralandığını öne sürüldü.
Açıklamada, "Olaydan 2 gün sonra Diyarbakır Valisi'nin yaşananların yapılan uyuşturucu operasyonlarına tepki olarak yaşandığını bildirmesi gerçek dışılığı ve çelişkiyi ortaya koymaktadır. Bu açıklamalar bir kez daha yaşananların üstünün örtüleceği kaygısını biz de oluşturmuştur" denildi.
Kayacık Köyü'nde jandarma karakol binasının yenilenmesini protesto edilmesi sırasında çıkan ve 1 kişinin öldüğü 9 kişinin de yaralandığı olayla ilgili Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi olay yerinde ve köyde yaptığı incelemeleriyle ilgili hazırladığı raporu açıkladı. Mazlum-Der Koordinatörü Cihan Ülsen, olaydan sonra medyada olayın köylüler arasındaki hüsümetten veya yapılan uyuşturucu operasyonlarından duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığına dair açıklamaların yer aldığını, hak ihlali olup olmadığını araştırmak için olay yerine gittiklerini; mağdur, mağdur yakınları, görgü tanıkları, savcı, karakol komutanı ile görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Ülsen, köylülerin jandarma karakol binasında yapılan tadilat ve inşaatları protesto etmek için toplandığını ifade ederken, göstericilerin hiçbir şekilde karakol binasına fiziki müdahaleleri olmadığını savundu. Cihan Ülsen, buna karşılık, olayda kolluk güçlerince ağır silahlar hedef gözetecek biçimde doğrudan grup üzerine kasti olarak ateş açıldığının tespit edildiğini iddia etti. Ülsen, şöyle dedi:
"Olayın çıkış sebebine ilişkin resmi makamların yapmış olduğu açıklamalar; yetersiz ve inandırıcılıktan uzak beyanlardır. Bu beyanları destekleyen tek bir tanık beyanı veya delile heyetimiz ulaşamamıştır. Böylesi bir olayda ağır silahların hedef gözetecek şekilde kullanılması kabul edilemez bir durumdur.
Barış sürecinin sorunsuz nihayete ermesi ve özellikle son zamanlarda toplumda büyük rahatsızlıklar meydana getiren yeni karakol yapımlarına ilişkin yapılan protesto eylemi, orantısız güç kullanılarak yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlaline meydan veren bu olayın yaşanmasına yol açmıştır. Olaydan sonra kamu erkinin açıklamaları yanıltma ve yönlendirme amaçlı olup gerçek dışı beyanlarıdır. 'Göstericiler birbirlerini vurmuşlar', 'Köylüler arasında husumet vardı, olay bu husumetten kaynaklanmıştır' gibi gayri ciddi açıklamaların yapılması, bir kez daha devlet aklının böylesi olaylarda 'memurunu koruma-kollama' alışkanlığından vazgeçmediğini göstermektedir.
Ayrıca olaydan 2 gün sonra Diyarbakır Valisi'nin yaşananların uyuşturucu operasyonlarına tepki olarak yaşandığını bildirmesi gerçek dışılığı ve çelişkiyi ortaya koymaktadır. Bu açıklamalar bir kez daha yaşananların üstünün örtüleceği kaygısını biz de oluşturmuştur. Olay yerinden delillerin toplanması esnasında ayrıca pankart ve ped şişelerin toplanması ilk elden protesto olayına karışanların tespiti amacı ile yapıldığı, olay yeri incelemenin yaşanan olayın meydana çıkarılmasından çok, olaya katılanların tespit edilmesi gibi bir amaçla yapıldığı kanaati oluşturmaktadır."
Ülsen, olay yerinde bulunan mermi kovanlarının balistik incelemelerinin yapılarak hangi güvenlik görevlilerinin ateş açtığının tespit edilmesi gerektiğini belirterek, "Ateş emrinin verilip verilmediği ile verilmiş ise kim tarafından verildiğinin tespit edilmesi, tespit edilen kişilerin derhal gözaltına ve açığa alınması gerekiyor. Ayrıca etkin, adil ve hızlı bir şekilde adli ve idari tahkikatın bir an önce yapılmasını ve sorumluların yargılanmasını talep ediyoruz" dedi.