UYAP amacına ulaşabildi mi?
Türkiye'de e-devlet projesinin önemli ayaklarından biri Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) geçtiğimiz günlerde BM tarafından, "Kamu hizmetlerinde yolsuzluk ile mücadele" kategorisinde birinci, "Devlet yönetiminde bilgi yönetimini ilerletme" kategorisinde ikinci başarılı proje seçildi. Ancak ard arda gelen bu ve benzeri ödüller, UYAP sistemini kullananların şikayetlerine, sistemdeki hatalar nedeniyle yaşanan mağduriyetlere çare olmuyor.
Son olarak müteahhit Gökhan Türkmen, 2008 yılındaki bir yakalama emrine verilen yetkisizlik kararı UYAP’a işlenmediği için 3 kez gözaltına alındı ve yurtdışına çıkamadı.
Gökhan Türkmen'in dosyası Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülürken, mahkeme 25 Ocak 2008'de ifadesi alınıp serbest bırakılmak üzere yakalama emri düzenlemişti. Bu yakalama emri yürürlükteyken, Bakırköy 12. Ağır Ceza mahkemesi yetkisizlikle dosyayı Kartal Ağır Ceza Mahkemesi'ne yolladı, ancak yakalama kararını kaldırmadı. Kartal Ağır Ceza Mahkemesi de yetkisizlik kararı verdi ve dosyayı Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne yolladı. Gökhan Türkmen'in ifadesi bu sırada alındı ve yakalama kararı Silivri tarafından kaldırıldı. Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi son kararını verdi ve halen dosya Yargıtay'da.
İlk gözaltı 3 saat sürdü
Türkmen, ilk olarak pasaport başvurusu için 17.5.2012'de Akhisar Emniyetine gitti. UYAP kayıtlarında 25.1.2008 tarihli Bakırköy 12. Ağır Ceza'nın vermiş olduğu yakalama emri çıktığı için gözaltına alınarak adliyeye götürüldü. Yaklaşık 3 saat gözaltından sonra Silivri 2. Asliye Ceza'dan aranmadığına ilişkin yazı gelince serbest bırakıldı.
Aradan 3 gün geçtikten sonra, pasaportunu almak için Akhisar Emniyeti’ne giden Türkmen, yakalama emri halen düşülmemiş olduğu için tekrar tutuldu. Ancak pasaport şube 3 gün önce aynı konuyla ilgili işlem yapmış olduğu için gözaltı uygulanmadan 1 saat sonra serbest bırakıldı. Pasaportu ise halen teslim edilmemişti.
Evraklara rağmen sabaha kadar gözaltı
Taahhüt ettiği iş için İran'da olması gerektiği halde pasaportu gelmediği için gidemeyen Türkmen 27 Mayıs günü, evinden çıkarken rutin polis kontrolüne takıldı. GBT sorgulamasında yine 25.1.2008 tarihli Bakırköy 12. Ağır Ceza'nın vermiş olduğu yakalama emri çıkınca yeniden emniyete götürüldü. Türkmen, serbest olduğuna dair evrakları göstermesine rağmen Nöbetçi savcının talimatıyla akşam 7'den sabah 9'a kadar resmi gözaltında kaldı. Bu sırada Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı Bakırköy 12. Ağır Ceza'yı “Vatandaşı 2 kez gözaltına aldık, sistem üzerinden kaydı kapatın” diye uyarmasından sonra sabah saat 9 gibi yakalama emrinin geçersiz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı.
Cnnturk.com’a konuşan müteahhit Gökhan Türkmen, 3 yıl önceki dosya nedeniyle hem defalarca gözaltına alınarak mağdur edildiğini, hem de pasaportunu ancak önceki gün teslim alabildiği için İran’daki iş bağlantılarının da zarar gördüğünü söyledi.
Proje iyi ama sisteme evrak yüklenmiyor
Davanın avukatı Gökhan Ahi de UYAP’ın oldukça iyiniyetli bir proje olduğunu ancak bu projede insan faktörü gözardı edildiğini söyledi. Av. Ahi “En iyi sistemi yapsanız bile, görevliler veri girişlerini zamanında yapmadıkça sistem içinde aksamalar ve dolayısıyla mağduriyetler oluşabiliyor. Örneğin, bir dava dosyasının tüm evrakları sistemde bulunmak zorundayken, özellikle İstanbul mahkemeleri tarafından sisteme hiç bir evrak yüklenmiyor. Ayrıca teknik sorunlar da var, bir çok adliyede UYAP sistemi kesintiye uğradığı için duruşmalar ve işlemler bir kaç saatliğine yapılamıyor” diye konuştu.
Av. Ahi, habere konu edilen olayın benzerlerinin her gün defalarca yaşandığına dikkat çekerek “UYAP projesi ödülleri toplamaya devam ediyor ama bu ödüller mevcut sistemin yarattığı mağduriyetleri gidermiyor” dedi.
“Sorun teknolojik değil düşünsel kaynaklı”
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Durakoğlu da UYAP sunumu sırasında sistemin, dosyaları kamu otoritesince uzaktan denetime neden olması, adalete erişimi güçleştirmesi, teknik arızaların olağanüstü sonuçlar ifade eden hak kayıplarına yol açması gibi pek çok sakıncasına dikkat çektikleri zaman kuşkularını dile getirdikçe “teknoloji şampiyonlarına” çarptıklarını söyledi. Durakoğlu zaman içinde yakınmalar artıp somutlaşınca, sisteme dair iyileştirmelere gidilse de, hukukun teknolojiye hapsedildiği zaman dilimlerinde, hak kayıplarının devam ettiğini ifade etti.
Bu sorunun hukuk sistemindeki yetmezliğin bir sonucu olduğunu belirten Durakoğlu, “Kolluk görevi ile ilgili olan ve emniyete özel düzenlenmesi gereken mecralar yerine, yargılamaya özgü düzenlenen mecranın güvenlik amacıyla kullanılması doğru değildir. Ama buradaki asıl sorun teknolojik kaynaklı değil, düşünsel kaynaklıdır. Kamu kendi otoritesi adına, yanlışlıkla da olsa hürriyeti bağlayıcı tedbire hükmedebilmektedir. Bu uygulamanın yanlışlığına dair, kolluğun önüne dosyalar koysanız bile, o kendi “amirinden” gelen talimata kadar bu uygulamaya devam edecek ve belki de bir türlü içselleştiremediği hukuk devletinin en temel kurallarından birisinin, “kişilerin hukuk güvenliği olduğunu” daha bir süre bilemeyecektir” diye konuştu.
UYAP hakkında
1998 yılında fikir olarak temeli atılan ve ancak 2003’te test aşamasına geçen ve 2007 yılında bitirilmesi planlanan UYAP, (Ulusal Yargı Ağı Projesi) adalet hizmetlerini hızlandırmak, verimliliği artırmak amacıyla hayata geçti. Bu proje bittiğinde, davaların daha hızlı görülmesi, saniyede dosyalara ulaşılması, kayıt ve arşivlemenin kolaylaşması, hatta mahkeme dışı ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelere çok kolay ulaşılabilmesi, vatandaşın kendisine verilen şifre ile dosyası hakkında bilgi alması, avukatların ofislerinden dava açıp yazışmalarını yapabilmesi amaçlanmıştı.