Türkiye'ye dönmek istiyor
Gezi Parkı eylemleri sırasında gözaltına alınan ve Yabancılar Şubesi'nde 10 gün tutulduktan sonra sınır dışı edilen 24 yaşındaki Fransız öğrenci Elisa Couvert, "Ben bu ülkeyi, halklarını çok seviyorum. Tabii ki bir gün tekrar dönmek istiyorum" dedi.
İstanbul Taksim'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında gözaltına alındıktan sonra Türkiye'den sınır dışı edilen 24 yaşındaki Fransız öğrenci Elisa Couvert, "Ben bu ülkeyi, halklarını çok seviyorum. Tabii ki bir gün tekrar dönmek istiyorum" dedi.
Fransız öğrenci Elisa Couvert, DHA muhabirine gezi olayları sırasında gözaltına alınma ve sonraki süreci anlattı. Erasmus programıyla Türkiye'de bulunduğunu anlatan Couvert, şunları söyledi:
"Ağustos ayından beri uzun vize ile tez yapıyor, İnsan Hakları Derneği'nde de staj yapıyordum. Tarlabaşı'nda oturuyordum. 11 Haziran sabahı evden çıktım. Sokaklardan birine çıktığımda orada polisle eylemciler arasında çatışma ve polis barikatı vardı. Çatışmanın ortasında kaldım. Polis, sokağa çok gaz attı. Hiçbir şey görmüyor nefes alamıyordum. Gazdan kaçmak için insanları takip ettim. Onlar bir binaya girdi. Ben de 5 dakika dinlenerek kendime geleceğimi ve evime dönebileceğimi düşündüm. Daha sonra bu binanın SDP binası olduğunu öğrendim ve çıkmak istedim. Pencereden baktım, sokak polis dolu, kapı da kilitliydi. Kapının arkasına barikat kurmuşlardı. Polis binaya girecekti, pencereden bir başka binaya geçtik. Polis, o binaya da girmeye başlayınca diğer bir binaya geçtik. Polis diğer binadan plastik mermi atıyordu. Cam üstümüze düştü. Yanımdaki bir kadın yaralandı. Cam kırılınca içeriye gaz attılar. O zaman panikledik. Aşağıda ve diğer binada polis ve bina içerisinde de çok gaz vardı. Merdivenlere doğru ilerledik. Daha sonra polis içeri geldi ve bizi tutukladı. Çağlayan'a götürüldük. Orada silahlı terör örgütü propagandası yapmaktan 1 sayfalık suçlama. Polisler bile gülüyordu suçlamaları okurken. Erkek arkadaşım avukat tuttu. Yabancı şubede iken birçok avukat beni ziyaret etti. Gözaltında 4 gün kaldım."
Savcılık tarafından suçsuz bulunduğunu belirten Couvert daha sonra başından geçen ilginç durumu ise şöyle özetledi:
"Savcı, 'Seni serbest bırakıyoruz' dedi. Kapıya yürüdüm 'Serbestim' diye. Yabancı olduğum için bir başka karakola götürdüler. Kimse bana bir şey anlatmadı. Yabancı şubeye götürüldüğümde oranın yabancı şube olduğunu bilmiyordum. Savcı, 'Serbestsin' diyor başka bir yere götürüyorlar. Polisler, 'Tamam artık burada kalıyorsun' dedi. Arkadaş ve avukatımın haberi oldu mu bilmiyorum. Beni oraya getirip bırakıp gitti. Polis, 'Merak etme yukarıda misafirhane var orada kalacaksın' dedi. Prosedür gereği 1 gece falan kalacağımı düşündüm. Ama 10 gün kaldım. İlk gün 'Türkiye'de mi kalmak istiyorsun yoksa gitmek mi?' diye soruldu. Kalmak istediğimi belirttim. 'O zaman dosyanı Ankara'ya göndereceğiz' dediler. 10 gün boyunca Ankara'dan cevap bekledik. İki günde bir konsolosluktan temsilcilerle görüşüyordum. Moral için iyi oldu ancak kararı hızlandıramadılar veya serbest bırakılmam için bir şey yapamadılar. Uzun süreli oturum kartım vardı. Ekim ayında son bulacaktı. İptal edildi."
Haksız yere sınır dışı edildiğini söyleyen Couvert, çalışma izni ile ilgili bir fikri olmadığını ve herhangi bir sorun ile karşılaşmadığını belirtti. Couvert konuşmasına şöyle devam etti:
"Sınır dışı edilmeme sebep yoktu. Terörle suçlandım ancak savcıya çıktıktan sonra dosyam temizlendi. Yabancı olduğum için adalet kararı ve yönetim kararı var. Tamamen keyfi bir karar. Hiç bir gerekçe sunmadılar. İnsan haklarında gönüllü çalıştım. Gönüllü çalıştığım için izin almam gerekip- gerekmediğini sormadım. Kimse de söylemedi. Araştırmacı olmam, ya da gönüllü çalışmamla ilgili olarak gözaltındayken de kimse sormadı. Sınır dışı kararı ile ilgili hiç bir evrak ne bende ne de avukatımda var. Avukatım istedi ancak, verilmedi. O da elle yazdı. Sınır dışı kararımda biletimi alıp alamayacağım soruldu ama eğer yoksa bedava bilet için 1 ay bekleyeceğim söylendi. Parası olan kimse bir ay orda kalmak istemez. Biletim bir günde parası bulunarak alındı. Ancak, hangi gün ya da saate gideceğim son dakikaya kadar söylenmedi. Gönderildiğim gün bir de hastaneye sevk edildim sağlık kontrolü için. Erkek arkadaşıma da valizimi getirmesini söylememi istediler. İki metre uzağımda olduğu halde demir parmaklar arasından bana para uzatmak için polisle tartışmak zorunda kaldı. Valizim maalesef uçağa yetişmedi. Fransa'ya küçük bir naylon poşetle geldim. Bilgisayarım kitaplarım elbiselerim kredi kartım bile orada kaldı."
Couvert ayrıca Erasmus'la Türkiye'ye gelecek öğrencilerin korkmadan Türkiye'ye gitmelerini isterken, "Çünkü ben bu ülkeyi, bu ülkenin halklarını çok seviyorum. Tabii ki bir gün tekrar dönmek istiyorum. Erkek arkadaşım ve arkadaşlarım var orada tabii ki dönmek istiyorum" diye konuştu.