Türkiye göç merkezi mi oluyor?
CNN TÜRK'te Vodafon'un katkılarıyla ekrana gelen "Gelecek Gündemde" programına katılan Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent, Nuri Çolakoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Türk basınının duayenlerinden Nuri Çolakoğlu’nun sunumuyla ekrana gelen “Gelecek Gündemde” programının ilk bölümünün konuğu Coca Cola Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent oldu.“Göçün Çekim Merkezleri” başlığıyla gerçekleştirilen programda Muhtar Kent, önümüzdeki on yıla dair önemli mesajlar verdi: "On yıl içerisinde orta sınıfa yeni giren yaklaşık bir milyar kişi olacak. Ayrıca on yıl içerisinde kırsal bölgelerden şehre yaklaşık bir milyar kişi göç edecek. Çok ciddi bir hareketlilik bizi bekliyor. Geleneksel normlar, insanları göç etmeye zorlayan ve bir insan akışına sebep olan eski gelenekler değişecek. İnsanlar tek bir yere değil, dünyanın farklı noktalarına gidecekler...Önümüzdeki on yıl içinde Türkiye'nin göç alan cazibe merkezlerinden olacak..."
İşte Nuri Çolakoğlu'nun Muhtar Kent ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni:
NURİ ÇOLAKOĞLU: Sayın Kent, mobilite çağında yaşıyoruz ve çok az insan doğduğu yerde yaşamaya devam ediyor. Birçok kişi şanslarını başka yerlerde arıyor. Kimi göçmen işçi olmak üzere yurt dışına gidiyor, kimi başka yerlere gidip iş kuruyor, kimi de daha iyi bir gelecek ve değişik iş olanakları bulabilecekleri yerlere gidiyorlar. Sizce bu trend gelecekte de aynen devam edecek mi?
MUHTAR KENT: Nuri, bence 2010-2020 yılları arasında gerçekleşecek iki basit ve temel olayla başlamalıyız. Önümüzdeki on yıl içerisinde orta sınıfa yeni giren yaklaşık bir milyar kişi olacak. Dünyanın yaşayan ekonomisine girecek bu insanlar. Çoğu sadece Asyalı, Hintli yahut Çinli olmayacak. Latin Amerikalı, Avrasyalı ya da dünyanın herhangi başka bir yerinden olacaklar. Ayrıca on yıl içerisinde kırsal bölgelerden şehre yaklaşık bir milyar kişi göç edecek. Bu, her üç ayda bir dünyaya New York büyüklüğünde bir şehrin eklenmesi demek. Dolayısıyla, önümüzdeki on yıl büyük bir hareketliliğe şahit olacak. Bu, daha önce görmediğimiz bir ölçüde dünyanın zirai bölgelerinden şehirlere doğru ve aynı zamanda da, globalleşmenin de artmasıyla, ülkeler arasında gerçekleşen bir hareketlilik. Bence trend bu olacak.
Hareketlilik tek yönde olmayacak. Eskiden gelişmekte olan ya da nispeten daha fakir olan ülkelerden daha zengin ülkelere doğru bir göç olurdu. Norm buydu. Şimdi ise göçü bütün dünyada göreceksiniz çünkü dünya artık gün be gün küçük bir köye benziyor. Git gide küçülüyor. Örneğin Türkiye'yi ele alalım.
Bugün Türkiye'de yaklaşık 73 milyon kişi yaşıyor. Türkiye'de yaşayanların takriben bir milyonu Türkiye doğumlu değiller. Bu on yıl önce sıra dışı bir durumdu. Batı Avrupa'dan gelip Türkiye'nin güneyinde mülk edinen insanlar var. Güzel hava için geliyorlar, daha sakin hayatlar için geliyorlar, vesaire… Türkiye'nin çevresinde son on beş senedir büyük bir değişim var. Soğuk savaşın bitişi, Irak'la bağlantılı birçok savaş, komünizmin yıkılışı, Yugoslavya'nın parçalanması… Bunların hepsi insanların Türkiye'ye göç etmesine neden oldu. 10-15 sene önce Türkiye ve Batı Avrupa arasındaki bağlantıda olduğu gibi sadece iş için de değil… Başka nedenlerle de…
Müteşebbis hareketliliği… Profesyonellerin hareketliliği… Bizzat ben buna güzel bir örneğim. Biliyorsun ki bir profesyonel olarak hayatımın çoğunu Türkiye'den uzakta geçirdim. Çünkü hayatım ve kariyerim bu yönde gelişti. Neyse ki toplam çalışma süremin 7-8 yılını Türkiye'de geçirebildim. Ancak çalışma hayatımın 25 senesi Türkiye dışında, Asya'da, Avrupa'da, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika'da geçti.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Aslında bunun güzel bir örneğine bu röportajı yapmak için bindiğimiz İstanbul-İzmir uçağında şahit olduk. Pilotlardan biri Batı Avrupalıydı. Türk pilot anonsları Türkçe yapıyordu ve anonsları İngilizce yapan diğer pilotun akıcı bir İngilizcesi vardı. Türk Hava Yolları'nda çalışan bir İngilizdi. Bahsettiğiniz şey hayatın bir gerçeği. Sizce önümüzdeki günlerde hangi ülkeler insanları çeken cazibe merkezleri olarak ortaya çıkacaklar?
MUHTAR KENT: Gelenekselleştiği üzere Amerika var, cazibe merkezi olarak. Amerika 1800'lerden beri insanları çekiyor. Başlarda çoğunlukla Avrupa'dan, son zamanlardaysa Asya'dan ve Latin Amerika'dan birçok göçmen Amerika'ya göç etti. Amerika'ya göç edenler arasında en hızla artan popülasyon Latin Amerikalı olanlar.
Rakamlara tekrar geri dönecek olursak, bugünkü Amerikan nüfusunun % 13'ü Amerika'da doğmamış. Bu yaklaşık 40 milyon kişi eder. Amerika'da Amerikalılar, Amerikan vatandaşlığı almış olanlar ve yakın zamanda göç etmiş göçmenler yaşıyor. Kanada mesela… Kanada'nın nüfusunun % 20'si, yaklaşık 6 milyon insan, Kanada doğumlu değil. Dünyadaki en büyük göçmen yüzdesi ise Avustralya'da. Avustralya'nın %25'i, yani dört kişiden biri, Avustralya'da doğmamış. İşte bu ülkeler gelenekselleşmiş bir şekilde cazibe merkezleri.
Bence önümüzdeki on ya da yirmi yıl içerisinde başka ülkelerin cazibe merkezleri olduğunu göreceğiz. Ve bence Türkiye böyle bir ülke. Bugün Asya'da yabancı nüfusa sahip olmayan ülkelerin göç alan ülkeler olacaklarına inanıyorum. Kuzey Afrika'da durum böyle olacak. Şili gibi bazı Latin Amerika ülkelerinin göç alan ülkeler olacağını düşünüyorum. Bunların hepsi gelişmekte olan ülkeler.
Bence temelde cazibe merkezi bir ülke olmak için iki şeye ihtiyacınız var; bir üçüncüsü de buna yardımcı olacaktır. İlki kişisel özgürlükler, ikincisi ekonomik özgürlükler ve kişisel ve ekonomik özgürlükleri yayan ilerici hükümetlere sahip olmak. Üçüncü bir faktör olarak güzel iklim söylenebilir. Genelde kişisel özgürlüklerin sunulduğu ve insanların ekonomik anlamda ufuklarının açıldığı ülkeler, eğer güzel çevresel koşullar da varsa önemli ülkeler olmaya ve göç almaya devam ederler. Önümüzdeki on yıl içinde Türkiye'nin bu ülkeler arasında olacağına inanıyorum. Türkiye büyük bir göç alacak. Batı Avrupa'daki arkadaşlarımıza mesajım şu: "Türkiye'yle tam bir politik entegrasyondan korkmayın." Türkiye'den Batı Avrupa'ya doğru değil de, tam tersi şeklinde bir göçün yaşanması şaşırtıcı olacak. 60'ların sonunda, 70'lerin başında ilk defa gittiğim zamanki Almanya'yı hatırlıyorum. O zaman Almanya'da pek çok yabancı, özellikle İtalyanlar vardı ve hepsi ülkelerine geri döndüler. Hepsi döndü çünkü İtalya git gide zenginleşmeye başladı, çevre güzeldi, yaşam şartları daha iyiydi ve onlar da Almanya'da biriktirdiklerini alıp İtalya'ya döndüler. Onların yerini Yugoslavlar ve Türkler aldı. Yugoslavlar Yugoslavya'nın parçalanmasından sonra geri döndüler çünkü Hırvatistan, Sırbistan ve Slovenya gibi eskiden Yugoslavya'ya dahil olan bölgelerdeki ortam bu göçmenleri çekti. Almanya'da yaşayan Türklerin de geri dönmek için fırsat kolladıklarını düşünüyorum.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Aynısı Çin için de geçerli. Çin uzunca bir süre göç veren bir ülkeydi. Çalışmak için yurt dışına çıkan çok oldu. Şimdi Çin'in ekonomisinin düzelmesiyle birlikte geri dönüyorlar. Koşullar değişiyor.
MUHTAR KENT: Haklısın. Bence geleneksel normlar, insanları göç etmeye zorlayan ve bir insan akışına sebep olan eski gelenekler değişecek. Ve bahsettiğimiz sebeplerden ötürü, insanlar tek bir yere değil, dünyanın farklı noktalarına gidecekler.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Kişisel tecrübelerinize ve düşüncelerinize dayanarak, Türk hükümetinin Türkiye'ye göç etmek isteyenleri desteklemesi gerektiği fikrinde misiniz?
MUHTAR KENT: Bir desteğe ihtiyaç duyulduğunu sanmıyorum. Kanımca Türk hükümeti şu anda ne yapıyorsa onu yapmaya devam etmeli, ama biraz daha fazlasını, daha çabuk bir şekilde yapmalı. Yasamayı liberalleştirmeli ve bugün bir yabancının gelip Türkiye'de yaşaması, mülk edinmesi ve benzeri şeyler için yapması gereken bürokratik işlemleri basitleştirmeli. Bu globalleşmenin bir parçası diye düşünüyorum. İşleri basitleştirdikçe, bürokrasinin bir kısmından kurtuluyorsunuz ve gereken destek işte bu. Ben buna destek demiyorum, ilerici yönetim anlayışı diyorum.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Ben ayrıca Türkiye'de yabancıların gayrımenkul edinmelerinin ya da Türk olmayan vatandaşların çocuklarına daha iyi eğitim olanakları sağlamanın faydası olacağını düşünüyorum. Sizce de öyle olmaz mı?
MUHTAR KENT: Kesinlikle katılıyorum. Dediğim gibi, her türlü katı bürokrasi elimine edilmeli. İlginçtir, iki hafta önce Newsweek kapağında bir sıralama verdi. 100 ülkeyi ilerici yönetim anlayışına göre, yaşam biçimlerine, yaşam kalitesine, bürokrasiye, hükümetlerin kalitesine, sağlık hizmetlerine ve bu tür özelliklere göre sıralamışlar Sanıyorum o listede Finlanda bir numaraydı. Türkiye 52, Amerika da 11 ya da 12. sıradaydı. Türkiye'nin yapması gereken bütün bu kriterleri, bu sıralamanın nasıl yapıldığını dikkate alması ve şimdikinden daha iyi bir seviyeye gelmeye çalışması. İnanıyorum ki, bu Türkiye için olumlu sonuçlar doğuracak, daha çok göç ve daha çok çeşitliliğe yol açacaktır. Çeşitlilik, farklı fikirlerin füzyonu, ki bu da yenilikleri pozitif hale getirir ve hızlandırır. Dünyanın geleceği de buna bağlı.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Bu soruyu kişisel tecrübelerinize dayanarak cevaplandırmanızı isteyeceğim yine. Hayatınızı kazanmak, kariyer yapmak ve kendinize daha iyi bir yaşam kurmak için girdiğiniz iş ortamında sizin hevesinizi kıran, zor gelen şeyler nelerdi?
MUHTAR KENT : Benim hevesimi kıran bir şey olmadı. Hayatımın erken dönemlerinden, çocukluğumdan itibaren, ailem dolayısıyla yurtdışında yaşadım. Yurtdışında doğdum ve çocukluğum farklı ülkelerde geçti. Hep göçebe oldum. Aidiyet hissettiğim hiçbir yer olmadı. Nerede kendimi rahat hissettiysem orayı evim saydım ve yeni ortamlara çabucak alıştım. Farklı ortamlara ve kültürlere uyum sağladım. Sonra üniversiteyi İngiltere'de okudum. Hevesimi kaçıran bir şey yaşamadım yani. Söyleyebileceğim tek şey, 20 yıl önceki o bildiğimiz dünya değişti. Dünyanın çeşitli bölgelerinde, bir takım insanlara ve dünyanın belirli bazı bölgelerine dair dogmatik görüşler ve algılar vardı eskiden.
Memnuniyetle belirtmek isterim ki son 15 yıl içerisinde, globalleşmeyle birlikte, bütün bu dogmatik görüşler yok olmaya başladı. Ve bence bu dünyanın hayrına olan bir şey.
NURİ ÇOLAKOĞLU: Sizce yabancı düşmanlığı etkisini kaybedip başka bir yere yerleşmek isteyenlerin önünü açmaya başlıyor mu?
MUHTAR KENT: Bence öyle. Ayrıca hareketliliğin göçten farklı olduğunu düşünüyorum. Hareketlilik insanların bir ülkeden başka bir ülkeye geçici olarak gitmesi demek; gerek seyahat, gerek turizm, gerek boş zaman aktiviteleri için olsun… Hareketlilik insanların birbirlerini, milletlerin birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlar. Ve görmek inanmaktır. Yabancı düşmanlığını genelde medyanın körüklediğini düşünüyorum. İnsanlar giderek, görerek, bizzat kendileri görüp dokunarak yabancı düşmanlığından kurtuluyorlar. Daha çok çeşitlilik iyi bir şey.