hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Türk erkeği nerede duracağını bilmiyor"

    Türk erkeği nerede duracağını bilmiyor
    expand

    Erasmus programıyla Türkiye'ye gelen öğrencilerin en büyük sıkıntısı ev bulmak. Sıkıntı listesinde erkekler de ilk sıralarda. Valentina Di Vincenzo'ya göre "Türk erkekleri arkadaş canlısı ama nerede durulacağını bilmiyor." Angelo Ruso da hızdan şikayetçi, "İnsanlar burada aceleci davranıyor" diyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Üniversiteler açıldı, şehirlerdeki genç kalabalığı da arttı. Türkiye’de son yıllarda bu kalabalığın sesi İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca tınılar eşliğinde yükseliyor. Elbette diğer ülkeler için de tersi geçerli... Mevzuya aşina olanlar anlamıştır: Bu eğlenceli çeşitliliğin sebebi, öğrenci değişim programı Erasmus.

    Eğitimlerine bir, iki dönemliğine farklı bir ülkedeki üniversitelerden birinde devam etmeyi seçen Avrupalı gençler sadece kampus alanlarını değil, gittikleri şehri de hareketlendiriyor.

    Yakın zamanda sosyal medyada ‘Eraasmuus’ başlıklı albüm paylaşımında patlama yaşanacak, eğik Pisa Kulesi’ni tutmaya çalışıyormuş gibi poz veren öğrenci sayısında dikkat çekici bir artış görülecek. Albüm adlarından da anlaşılacağı üzere Erasmus programından yararlanma hakkına sahip binlerce öğrenci, Avrupa üniversitelerine akın ederken, Avrupalı öğrenciler de bir süreliğine Türk üniversitelerinde eğitim görecek.

    Türkiye’ye gelen Erasmus öğrencilerinin varlığı, zamanla kazancı kolay ve kârı bol bir sektör haline geldi. Gerek kalacak yer gerekse ev eşyası olsun, eğlence hayatından yeme-içmeye kadar birçok alanda komisyon kazananlara da gün doğdu. Avrupa Birliği’nin çok yönlü işbirliğini teşvik etmek ve kültürel etkileşim sağlamak amacıyla yatırım yaptığı bu proje bizim esnafın yüzünü güldürüyor.

    Giden fazla, gelen az

    Özellikle son yıllarda Türkiye’deki üniversite sayısında yaşanan ‘olağanüstü’ artış ve birçok okulun giderek önem vermeye başladığı uluslararası anlaşmalar sayesinde Türkiye’nin Erasmus karnesinde gözle görülür bir yükseliş söz konusu.

    Radikal'in haberine göre, projenin koordinasyonunu sağlayan Avrupa Komisyonu’nun her yıl yayımladığı istatistikler de bu durumu kanıtlar nitelikte. Mesela, yedi yıl önce ülkemizde Erasmus projesinden faydalanan öğrenci sayısı bin 142 iken, 2009–2010 akademik yılına geldiğimizde bu rakam 8 bin 758’e ulaştı. İçinde bulunduğumuz akademik yılda ise on bini aşkın Türk öğrencinin bu projeden yararlanarak Avrupa’ya gitmesi bekleniyor. En çok tercih edilen ülkeler listesinde başı ise Almanya, Polonya ve İtalya çekiyor.

    Rakamlar göz önüne alındığında, Türkiye’nin uluslararası alanda büyük bir atak gerçekleştirdiği su götürmez bir gerçek. Ancak giden öğrenci sayısı ile Avrupa’dan Türkiye’ye gelen öğrenci sayısı arasındaki büyük fark dikkati çekiyor. Bir önceki akademik yılda Türkiye’ye gelen yabancı öğrenci sayısı 3 bin 336 ile sınırlı kalmış.

    Bu dönem ise Türkiye’nin yaklaşık beş bin Avrupalı öğrenciyi geçici olarak ağırlaması bekleniyor. Gelen ve giden öğrenci arasındaki uçurumun başlıca nedenleri arasında Avrupa’dan gelen öğrenciler için açılan kontenjan ile Avrupa’ya gidecek öğrenci kotası arasında büyük bir farkın var oluşu yatıyor.

    Bunun yanında Türkiye’de sadece İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir gibi büyük şehirlerin ve bu şehirlerdeki üniversitelerin cazibe merkezi olmasıyla ilintili bir sorun da mevcut. Anadolu’daki bazı üniversitelerin yeteri kadar ilgi çekmemesi ve başvuru sürecinde yaşanan koordinasyon bozuklukları da Türkiye’ye yönelik tercihlerin sınırlı sayıda kalmasına yol açıyor.

    2011–2012 akademik yılı itibariyle ülkemizde hatırı sayılır bir miktarda yabancı öğrencinin eğitim göreceği gerçeğiyle birlikte Türkiye’ye gelen Erasmus’lara verilen katkı paylarının yükseltilmesi, yabancı öğrencilerin ülkemizde harcayacağı miktarın da artmasına yol açmış.

    Erasmus barı olabilmek...

    E hal böyle olunca, Avrupa’daki yükseköğretim kalitesini arttırmak ve toplumlar arası ilişkileri güçlendirmek için kurulan Erasmus projesi de bazıları için geçim kaynağı haline gelen bir sektör oluvermiş. Özellikle hemen her değişim öğrencisinin ikinci evi sayılan ‘Erasmus Barı’ titrine sahip olabilmek ve haftanın neredeyse her günü düzenlenen kalabalık Erasmus partilerine ev sahipliği yapabilmek için eylül ayı itibariyle birçok eğlence yeri bazı atraksiyonlara girişmiş durumda.

    Bu partilerin getirilerinden nasiplenebilmek için sayısı azımsanmayacak kadar fazla eğlence mekânı ve kafe sadece değişim öğrencilerine ‘özel’ promosyonlarla işe koyuluyor. Tabii, ülkemize eğitim amacıyla gelmiş yabancı öğrenci kitlesi sadece eğlence mekânlarının ağzını sulandırmış değil. Özellikle kârı bol pastadan pay kapmaya çalışan birçok ticaret kolu, Erasmus’ların gelişini dört gözle bekliyor. Bu sektörlerin başında da yabancı olsun olmasın, hemen her öğrencinin bir gün mutlaka yüzleşeceği emlak sektörü yer alıyor.

    Sahibinden Erasmus’a 2+1

    Her üniversite öğrencisinin yaşadığı kalacak yer sorunu, Türkiye piyasasına aşina olmayan yabancı öğrenciler için daha büyük bir dert. Ülkemizdeki bazı üniversiteler bu konuda yeterli özveriyle göstermediğinden, Avrupa’nın bir ucundan İstanbul’a gelmiş Erasmus öğrencisi de ikametgâh sorununu kendi başına halletmek durumunda kalıyor.

    Ancak bu tip sorunlara karşı olarak, internet üzerinden faaliyet gösteren ve sadece Erasmus öğrenci profilini hedef alan ‘online’ emlak şirketleri gün ışığına çıktı. Malum internet siteleri aracılığıyla Türkiye’ye gelen öğrenciler başlarını sokacak bir eve kavuşurken, normalin ‘biraz’ üzerine kiralanan evlerin komisyonu da ‘sanal emlakçının’ cebine doğru hızla yol alıyor. İstanbul’da en çok tercih edilen muhitlerin başında Beyoğlu, Beşiktaş ve Osmanbey gibi yer alıyor. Özellikle Kurtuluş civarındaki birçok emlakçının camında ‘Erasmus’a kiralık’ ilanları dikkat çekiyor.

    Erasmus endüstrisinin kazanç sağladığı bir diğer işkolu da spotçuluk. İkinci el ev eşyası alım satımıyla uğraşan bazı şirketler, müşteri profili sadece Erasmus öğrencilerinden oluşan ticaret kolu sayesinde, normalin yine biraz daha üzerinde satılan ikinci el eşyayla ayrı bir kazanç sağlıyor. Sene sonunda ülkesine dönen öğrenci de, eşyasını yok pahasına spotçuya bırakmak durumunda kalıyor.

    Bütçesi 200 milyon euroya ulaşan programla Türkiye’de eğitim gören öğrenciler hem bölgeyi hem de Türk kültürünü daha iyi tanıma fırsatı yakalarken, basmakalıp klişelerden kurtulup objektif bir gözlem yapma şansına da sahip oluyor.

    Önceki gün başlayan akademik dönemde Türkiye’de eğitim görecek Erasmus’ların hayatı şu sıralar yorucu bir koşuşturmada geçiyor. Kalacak yer bulma sıkıntısıyla boğuşan Erasmus’lar, bir yandan da geçici olarak ikamet edecekleri ülkeyi yakından tanımaya çalışıyor. Kimisi yeni ortama uyum sağlamakta zorlanırken, kimisi de kendi kültürüne olan benzerliğin keyfini çıkarıyor. Fakat neredeyse hepsi, Türkiye’de olmanın heyecanıyla birlikte, macera dolu güzel anılara sahip olma peşinde.

    ‘Türk erkekleri çok…’

    Valentina Di Vincenzo: Ben Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde okuyorum. İstanbul’a gelir gelmez direkt Osmanbey’de ev buldum. Evde dört öğrenci kalıyoruz ve ben oda başına 300 euro kira ödüyorum. Benim için Türkiye tam bir macera yeri ve buraya tek kelimeyle âşık olduğumu söyleyebilirim. Şehri turist gibi hızlı hızlı ve atlayarak gezme niyetim yok, buradaki hayatı sindire sindire yaşamak ve böylece daha iyi gözlem yapmak istiyorum. Henüz bir haftadır buradayım ve şimdilik olumsuz hiçbir olayla karşılaşmadım ama daha şimdiden Türk erkeklerinin tavırları rahatsız etmeye başladı. Mesela daha ilk günden Facebook’ta otuzdan fazla arkadaş ekleme talebi aldım, bunların birçoğu da tanımadığım insanlar. Yüz yüze görüştüğüm erkekler de çok arkadaş canlısı ve sürekli yardım etmeye çalışıyorlar ama nerede durulacağını bilmiyorlar gibi. Onun dışında burada hayat tek kelimeyle harika.

    ‘Hayat burada çok hızlı’

    Angelo Ruso: İstanbul’da hayat çok hızlı. Ben Sicilya’dan buraya geldim ve her ne kadar bizim kültürümüzle Türk kültürü arasında benzerlikler olsa da, burada insanlar biraz daha hızlı hareket ediyor, daha aceleci davranıyor ve sürekli koşuşturuyor. Biz daha yavaş hareket eden ve daha fazla dinlenen bir toplumuz. Ama benzerlikler de yok değil, mesela bizim kültürümüzde de erkekler kadınların hesabını öder. YTÜ’de okuduğum için okuluma yakın bir yerde yaşamak istiyorum ama henüz ev bulamadım. İnternet üzerinden bazı yerlere göz attım ancak henüz sonuç alamadım. Şu an Mecidiyeköy’de kalıyorum ve kaldığım odaya 300 euro para veriyorum. Eşyalar da buna dahil.

    Ben de ‘Erasmus olmak’ istiyorum!

    1987’den bu yana 2.2 milyon öğrencinin yararlandığı projenin adı 14. yüzyılda yaşamış Hollandalı felsefe adamı Desiderius Erasmus’tan geliyor. Erasmus fırsatından yararlanmak isteyen öğrencinin öncelikle bir üniversiteye kayıtlı olması ve daha önce hiçbir şekilde Erasmus programından yararlanmamış olması gerekiyor. Akademik başarı düzeyi ve dil mülakat notu dahil edilerek hazırlanan liste sonucu öğrenci programa katılma hakkı kazanıyor. Kasım veya mart ayına kadar üniversitelerin uluslararası ofislerine başvurulabiliyor. Programa kabul edilen öğrencilere de gittiği ülkenin ekonomik düzeyine göre bir miktar katkı payı veriliyor. Örnek olarak Bulgaristan’a gidecek olan öğrenciye aylık 300 euro hibe verilirken, Danimarka’ya gidecek olan öğrencinin hesabına aylık 890 euro hibe yatırılıyor.

    ‘Ev konusu dışında hayat güzel gidiyor’

    Dorota Andrzejak: İstanbul çok kalabalık bir şehir. Bazen böyle şehirlerde olumsuz olaylarla karşılaşılabiliyor. Mesela geçenlerde İstiklal Caddesi’nde yürürken adamın biri elimdeki telefonu aldı ve kaçtı. Polise ihbar ettim ama bir sonuç alamadım.

    Joanna Matuszczak: Okuduğum üniversitenin kampusu şehrin biraz dışında olduğu için kalacak yer sıkıntısı çekiyorum. İki haftadır buradayım ve hâlâ düzgün bir yer bulamadım. Ev konusu ve eşya dışında hayat gayet güzel gidiyor.

    ‘Kaldığım evi netten buldum’ Kathrin Lange: İstanbul’da değişim öğrencisi olduğumu öğrendiğimde ilk olarak internetten ev fiyatlarına bakmaya başladım. Sonra Facebook üzerinden bulduğum bir grubun duvarına İstanbul’da kalacak yer aradığımı yazdım. İlk başlarda bu konuda çekincelerim olduğu için de biraz tedirgindim. Sonra bir kızla tanıştım ve sohbetimiz ilerleyince onun güvenilir bir insan olduğunu öğrendim. İstanbul’a geldiğimde beni havaalanından o aldı ve anlaştığımız eve de o yerleştirdi. Evi dört kişiyle paylaştığım için aylık 300 euro para ödüyorum. Bu arada eşyalar dahil olduğu için ayrı bir masraf yapmam gerekmedi. Buradaki hayat Almanya’ya göre çok farklı, özellikle İstanbul’un trafiği neredeyse kördüğüm. Her an araba çarpabilir korkusuyla yaşıyorum, İtalyan arkadaşlarım karmaşaya daha alışık gibi ama ben hâlâ zorlanıyorum.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow