Şiddete değil şiddete karşı çıkana ceza
Adliye önünde ring aracına bindirilen tutukluların jandarmanın şiddetine maruz kalmasına müdahale eden insan hakları savunucusu 3 avukata 1 yıl hapis cezası verildi. Avukatların suç duyurusunu dikkate almayan savcılık, jandarmaların düzenlediği tutanak ile dava açtı ve ceza verildi. Karar, insan hakları savunucuları açısından da bir riski içeriyor.
Beşiktaş'taki İstanbul adliyesinde görülen bir davadan 03 Ağustos'ta çıkarılan 20 kadar tutuklu, gün boyu süren duruşmanın çıkışında su içmek istedi. Tutuklulara su vermeyen jandarmanın itirazlara ve tepkilere yanıtı ise ring aracına binerlerken şiddet uygulamak oldu. Bu uygulamaların "işkence" suçuna girdiği uyarısında bulunan ve duruma müdahale eden 3 avukat, konuyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Avukatlar Taylan Tanay, Oya Aslan ve Nazan Yaman, jandarma şiddetine uğrayan müvekkillerinin doktor raporları ve tanıkların ifadeleriyle birlikte savcılığa başvurdu. Savcılık, bu suç duyurusuyla ilgili jandarma hakkında soruşturmaya yer olmadığına karar vererek takipsizlik kararı verdi.
Avukatlara 1 yıl 2 ay hapis cezası
Avukatların suç duyurusuna karşılık da jandarmalar kendi aralarında bir tutanak düzenleyerek, avukatlar Tanay, Aslan ve Yaman'ı "jandarmaya mukavemet göstermek ve hakaret etmekle" suçladı. Bu tutanağı dikkate alan savcılığın avukatlar hakkında hapis istemiyle İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açtığı davada bugün sonuçlandı. Taylan Tanay, Oya Aslan ve Nazan Yaman'a 1 yı 2 ay hapis cezası verildi.
Avukatlar cezalandırılmalarını isteyen Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaya'nın iddialarına karşı, yargılamanın, hakarete uğradığını iddia eden jandarmaların düzenlediği tutanağa dayalı olarak yapıldığını ve başka belge bulunmadığını belirtti. İstanbul Barosu bünyesindeki İşkence ve Kötü Muamele ile Mücadele Kurulu üyesi olarak çalışan avukatları savunan meslektaşları Güçlü Sevimli, tutanağı kaleme alan Yüzbaşı M.D'nin avukatları, müvekkillerini ziyaret için gittikleri Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden tanıdığını ve ön yargıları bulunduğunu ifade etti. Hakaret ve mukavemet iddialarını reddeden Güçlü, dosyada adliye önünde bulunan kameraların görüntülerinin bile bulunmadığını işaret ederek, delil olmadığına dikkat çekti. Ancak mahkeme savcılığın talebi doğrultusunda avukatlara 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası verdi ve cezanın infazını erteledi.
"Mahkeme TSK'nın disiplin kuruluna dönüştü"
Bu dava ile cezalandırılan avukatlardan ve aynı zamanda Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Başkanı olan Taylan Tanay, tepkisini şöyle ifade etti:
"Olayın yaşandığı gün biz jandarmalara 'işkence yapamazsınız' diye itiraz ettik. Tutukluların durumları kötüydü. Doktor raporlarını alarak suç duyurusunda bulunduk. Adliye önünde olaya tanık olanların ifadelerini de savcılığa sunduk. Ayrıca adliye önündeki kameraların görüntülerinin alınarak olayın tespit edilmesini talep ettik. Ancak savcılık soruşturma açmaya bile gerek görmedi. Jandarma da bizim suç duyurumuz üzerine kendi arasında bir tutanak düzenledi ve bununla savcılık dava açtı ve bize ceza verildi. Dosyada başka hiçbir delil yok. Bize tek bir tutanakla ceza verdiler. İşkence ve kötü muamele alanında çalışanlar açısından bu karar çok tehlikelidir. Türkiye'de 1 milyon kolluk personeli var. Delil olmadan kolluğun bir tutanağıyla böyle cezalar verilirse, Türkiye'de işkence ile mücadele edilemez. Bu karar politik bir karardır. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi TSK'nın disiplin kuruluna dönüştü; bu kararla kendini küçültmüş oldu. Bir yüzbaşının düzenlediği tutanağı yeterli görerek, delile ihtiyaç duymaksızın verdiği bu politik kararın, başka bir açıklaması yoktur."
Mahkeme kararının ardından Çağdaş Hukukçular Derneği'nden yapılan açıklamada da "Bu karar, avukatlık pratiğini jandarmanın, polisin çizdiği sınıra hapsetmeyi amaçlamaktadır. Hiçbir cezanın tutsaklara yönelik saldırılara, işkenceye karşı mücadelemizi engelleyemeyeceğini bir kez daha ilan ediyoruz" denildi.