"Sendika yasaları farklı bir çağdan kalma"
Uluslararası Af Örgütü İşçi Sendikaları Küresel Danışmanı Shane Enright, Türkiye'nin sendikalara ilişkin yasalarının 20 yıldan daha eski olduğunu belirterek, "Çok farklı bir dönemden geliyorlar, çokfarklı bir çağdan kalmalar ve 21. yüzyıla uygun değiller" dedi.
Enright, Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, örgüt olarak sendika kurmanın, toplu görüşme, sözleşme haklarının çalışanların ve kamu emekçilerini temel evrensel insan hakları olduğuna inandıklarını, bu hakların Türkiye'nin de imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde yer aldığını belirtti.
Türkiye'de işçi haklarının ihlalinden söz etmek istediğini dile getiren Enright, bu tartışmalara ilişkin olarak sendikal hakların hükümetin müdahalesiyle karşılaştığının söylenebileceğini, bunu yakından takip ettiklerini ifade etti. Enright, bu noktada Türkiye'de sendikalarla birlikte çalışmanın
gerektiğini önemsediklerini kaydederek, işbirliğinin ve dayanışmanın tamamen insan hakları dayanışması içerisinde olduğunu, siyasi veya endüstriyel bir faktörünün bulunmadığını anlattı.
Türkiye'deki iş şartlarına yönelik olarak sadece sendikalarla değil, küresel anlamda da sendikalarla birlikte çalışma yaptıklarını belirten Enright, "Türk hükümetinden bu ihlallerle ilişkili olarak Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) öne sürdüğü bazı tavsiyelerle uyumlu hale gelmesi gerektiğini bir çağrı olarak kendilerine iletiyoruz. Özellikle referandum sonrası bazı olumlu adımların atıldığını görüyoruz. Ancak bunların tamamen uygulamaya geçmesini temenni ediyoruz. Ancak özellikle sendika kanuna ilişkin yasa tasarısının halen iş haklarının, özellikle temel hakların görmezden gelindiğinin de farkındayız" diye konuştu.
Bakan Çelik ile görüşme
Özel ve kamu sektöründe sosyal haklara ilişkin bazı eksikliklerin bulunduğunu, bu noktada dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile 3 başlıkta görüşme yaptıklarını dile getiren Enright, ilk olarak iş kolu barajına yönelik olduğunu, örgüt olarak, toplu sözleşme yapılması için gerekli sendikal üye barajının sağlanması noktasında çalışanların özgürce ve herhangi bir
sınırlama getirmeksizin kendi rızalarıyla sendikalarını seçmesi gerektiğini kaydetti.
Enright, "Bizim orada bahsettiğimiz sendikanın, toplu çoğunluğa ulaşmamış olsa bile iş yerindeki üyelerin var olan çoğunlukla temsil hakkına sahip olmasıdır. Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı, toplu sözleşme yapma hakkıdır. Bu haklar, hem özel ve hem kamu sektöründe yerine getirilmelidir. Bunların gerçekleştirilmesi için hükümetin müdahalesinin ortadan kaldırılmasını bekliyoruz. Bakan ile yaptığımız görüşmenin diğer konusu ise hukuki düzenlemeler.
İş yerlerinin örgütlenmesi ve bunların yetkililerinin düzenlemesine yönelik bazı reformların yapılmasını görüştük. Grev yapma hakkının ILO standartlarına uygun olarak yapılmasını amaçlıyoruz. ILO uzman komitesinin de altını çizdiği gibi, siyasi dayanışmanın sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Temel haklar
Görüşmede Çelik'e iş kolu barajı, hukuki süreçler ve grev yapma hakkıyla ilgili konuları aktardıklarında 2 farklı yönde cevap aldıklarını belirten Enright, bunları kamuoyuyla paylaşmak istediklerini söyledi.
Enright, şunları kaydetti:
"İlk olarak Bakan Çelik, özelikle Avrupa'da şu an süren ekonomik krizin Türk piyasalarındaki etkisinin bu reform sürecini etkilediğini aktardı. Örgüt olarak ekonomik belirsizlik ve değişikliğin farkında olduğumuzu söyledik, bunun aşılması için de grev ve toplu sözleşme hakları gibi temel işçi haklarının sağlanmasının işçilerin bu durumunu ortadan kaldırabileceğini söyledik. Bakan, özellikle son 6 aydır sendika ve işverenlerle diyaloğun gelişme kat ettiğini söyledi. İnsan haklarının pazarlığı yapılamaz. Örgüt olarak, Türkiye hükümetinden hem kamu, hem de özel sektör uygulanacak iş yasasına yönelik reformun, temel hakları içermesi gerektiğini konusunda adımlar atması beklemektedir."
Bir gazetecinin "İş kolu barajının yüzde 3'e indirilmesini düzenleyen kanun tasarı hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğu Enriht, şöyle konuştu:
"Bu konuda çok açık olmak istiyoruz. Türkiye'nin sendikalara ilişkin yasaları 20 yıldan daha eski. Çok farklı bir dönemden geliyorlar, çok farklı bir çağdan kalmalar ve 21. yüzyıla uygun değiller. Türkiye'deki işçiler daha az insan haklarına değil, daha fazla insan haklarına ihtiyaç duyuyor. Sendikalara ilişkin yasal ve mevzuat değişikliklerinin işçilerin, çalışanların gönüllü olarak kendi
rızalarıyla, özgürce üye oldukları sendikaların kapatılması gibi bir sonuç doğurması kesinlikle şok edici olacaktır. Bu tür bir durumun gerçekleşmesi küresel insan hakları topluluğunun, ILO, uluslararası sendikaların, Türkiye'den beklentileri konusunda büyük bir hayal kırıklığı olacaktır. Aynı zamanda bu tür bir Türkiye hükümetinin de kendi sendikal haklar konusundaki duruşuna yönelik de tehdit oluşturacaktır. Çok güçlü uluslararası bir tepki doğuracaktır."
Kampanya hakkında
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanya Koordinatörü Burcu Türkay da örgüt olarak geçen yıl başlattıkları "Türkiye'de İşçi ve kamu emekçilerinin hakları tanınmıyor" kampanyasının küresel bir etkinlik olarak örgütün uluslararası şubelerinin katılımıyla farklı coğrafyalarda destek gördüğünü belirtti.
Kampanya kapsamında kartpostallarla Türkiye'de işçilerin haklarının yetersiz kaldığını vurgulamaya çalıştıklarını dile getiren Türkay, geçen yıl Mayıs ayından bu yana Türkiye'nin 81 ilinde sendikalara bu kartpostalları dağıttıklarını anlattı.
Türkay, 20 bin adet kartpostalın imzalandığını söyleyerek, İngiltere, İsviçre, Belçika, Fransa, ABD, Kanada'daki insan hakları örgütlerinin de bu kampanyaya destek verdiklerini ifade ederek, örgüt olarak bu kampanyayı 5 ay daha devam ettirmek istediklerini ve bu kartpostalları 1 Mayıs 2012'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'na sunmayı hedeflediklerini kaydetti.