Sen hiç mezarlıkta yüzdün mü?
Kaş'a gittim yıllarca. 15 yıl boyunca her yaz oraya koştum. Ne zaman bir tatil fırsatı olsa soluğu orada alırdım. Arkadaşlar vardı. Yazları Kaş'ta buluşur, birlikte dinlenir, birlikte dağıtırdık. Gün batımında Akdeniz'e dalıp uzaktaki sevgiliyi düşünürdük biraları yudumlarken. Ne iyi gelirdi...
CNN TÜRK editörü Kerem Şenel, eski hatıraların mekanlarının artık mültecilerin dramlarının coğrafyasına nasıl dönüştüğünü kaleme aldı. Şenel, her yaz koşarak gidilen Akdeniz'deki tatil beldesi Kaş'ın, yeni bir yaşam umuduyla yollara düşen mültecilere mezar olduğunu satırlara döktü. İşte o yazı:
Sen hiç mezarlıkta yüzdün mü?
Kaş'a gittim yıllarca. 15 yıl boyunca her yaz oraya koştum. Ne zaman bir tatil fırsatı olsa soluğu orada alırdım. Arkadaşlar vardı. Yazları Kaş'ta buluşur, birlikte dinlenir, birlikte dağıtırdık. Gün batımında Akdeniz'e dalıp uzaktaki sevgiliyi düşünürdük biraları yudumlarken. Ne iyi gelirdi.
Sonra başka insanlar vardı. Dalgıç kıyafetlerini giyer Akdeniz'in o engin mavisinde derinlik sarhoşu olurlardı. Diplere, derinliklere indikçe başka hikayeler anlatırlardı. Mesela her balığın bir adı vardı.
Sonra Meis vardı. Kaş'tan birkaç kilometre uzakta bir Yunan adası. Bir tekneye atlar, günübirlik o adaya gider, o adada çekilen filmlerden konuşurduk. Dönüşte yarıyolda tekneden atlar, Kaş limanına yüzerek yarışırdık. Deniz her daim maviydi.
Sonra Mavi bar vardı. Geceleri gider, yeni insanlar tanır, eski insanları daha iyi tanırdık. Günün ilk ışıklarıyla yine kendimizi Akdeniz'in sularına atardık. Deniz bizi ayıltırdı.
Olmayan "Tabutta Rövaşata"
Şimdi yine yaz geldi. Kaş zamanı. Tekneler, mavi deniz, denizin dibi hepsi bizi bekliyor. Arkadaşlar yine orada. Peki şimdi nasıl olacak? Gün batımında platonik aşkı düşünüp Akdeniz'e dalıp nasıl bira içeceğiz? Arkadaşlar nasıl dalacak dalgıç kıyafetleriyle o derinlere? Kaç mültecinin mezarı vardır o derinliklerde? Sahilde arkadaşlarıyla şişme botta kürek çeken, simitle yüzen çocuk görünce aklımıza ne gelecek? Sahilde top oynarken rövaşata atmayı deneyecek kimimiz. Mültecilerin tabutları yok, yoksa onlar da atardı diye mi düşüneceğiz?
Artık hayat böyle. 10 katlı AVM de diksen, içerisi yan taraftaki gecekondu mahallesinin kanalizasyonu kokacak. En havalısından bir araba da alsan, bir gece şehirlerarası yolda 3 kuruşa 10 tur atmak zorunda kalan uykusuz bir şehirlerarası otobüs şoförünün altında kalacaksın. Bir villa alsan, etrafını duvarlarla çevirsen, aç bebeklerine süt alabilmek için bazı babalar o duvarlara tırmanacak.
Ve bir gün denize girmek için tatil yöresine gitsen, savaştan kaçarken boğulan küçücük çocukların bedenleri bacaklarına dolanacak. Korkudan suyun içinde rövaşata atacaksın.