hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Selefilik Sempozyumu İstanbul'da yapıldı

    Selefilik Sempozyumu İstanbulda yapıldı
    expand

    İstanbul'da düzenlenen Selefilik konulu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara, "Sıcak yataklarından kalkıp, kar getiren işlerini bırakıp Afganistan'a giderek cihat yapmaları sorun değil" dedi. Mısırlı Prof. Dr. Hasan Hanefi ise Selefilerin şiddetinden nasıl korunacağını bilmediğini söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından İstanbul'da düzenlenen "Tarihte ve Günümüzde Selefilik" Sempozyumu sona erdi.

    Kapanış oturumunu yöneten eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Bardakoğlu, sempozyumda çok değerli tebliğlerin sunulduğuna dikkati çekerek, "Selefiliği bir taraf olarak değil soğukkanlılıkla ele almalı ve üzerinde tahliller yapmalıyız" değerlendirmesini yaptı.

    Bardakoğlu, "Türkiye Selefiliği ve Türkiye'de Selefiliğin geleceği üzerine bir tebliğ olsaydı yanlış olmazdı" cümlesiyle giriş yaptıktan sonra sempozyumda ilk sözü İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara'ya verdi.

    "Afganistan'a giderek cihat yapmaları sorun değil"

    "Selefilik ayrı bir yapı değildir. Selefiler bu ümmetin has parçalarından bir parçadır. Biz daha önce ehlisünnet ve Şia sempozyumları, Maturide sempozyumu da yaptık. Kendimizi tanıyoruz. Oryantalist bir bakışa sahip değiliz" diyen Büyükkara şöyle devam etti:

    "Selefi çizginin Vehhabilik'ten sonra başladığı dışlamacılık ve bunun bir uzantısı olarak Müslüman kitlelere karşı şiddet sıkıntı olan taraftır. Allah'ın sıfatları konusunda tevile gitmemesi gibi ilmi ve akidevi konular problem değildir. Aslında cihadiliğin de problem olmadığını eklemek istiyorum. Sıcak yataklarından kalkıp, kar getiren işlerini bırakıp Afganistan gibi sorunlu bölgelere giderek cihat yapmaları da sorun değildir. Suudi Selefilik zaman zaman Batı'nın politikalarını uygulama aracı haline gelmiştir. Kuzey Afrika'da Selefilik Batı'nın işgaline, emperyalist güçlerin oraları işgaline bir bahane teşkil etmiştir."

    "Sufiye cihat alanlarına dönmelidir"

    "Sufiye cihat alanlarından niçin çekildi?" sorusunu soran Büyükkara, Şeyh Şamil, Nakşi Basmacılar, Cezayir'deki Şeyh Abdulkadir, Libya'daki Şeyh Senusi, Senegal'deki Osman Dan Fadio hareketlerini örnek göstererek "Sufiye cihat alanlarına dönmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

    "Zulüm ve baskı anında gülen yüz asılmalıdır"

    Büyükkara, "Sufiye İslam'ın gülen yüzüdür diye pompalanıyor. Bütün Müslümanlar gülen yüz olmalıdır. Zulüm ve baskı anında bu yüz asılmalıdır. Selefilik Sünnilik içinde tutulması gereken bir hareket olarak kalmalıdır. Hazret-i Ali'nin Haricilerle mücadelesi örnek alınmalıdır. Bir ayrım yapıyor. Emeviler gibi değil onlar. Emeviler batıla niyet edip batılı buldular, Hariciler hakka niyet ettiler batıla ulaştılar. Abdullah bin Mesud 12 bin Harici'den 10 binini ikna etmeyi başarıyor. Nehravan gibi savaşlar geri kalan az sayıdaki gruplara karşı yürütülen savaşlardır" diye konuştu.

    Karaçi Ulum-i İslamiye Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Taki Osmani, Selefiliğin tarifine değinerek, "Aşırılıkları sorun teşkil edebilir. Sorunun çözümü için öncelikle birbirimizi anlamamız lazım" ifadesiyle görüşlerini özetledi.

    "Selefilerin şiddetinden nasıl korunacağım?"

    Sempozyumun kapanış oturumundaki son değerlendirme konuşmasını Mısır'dan katılan Prof. Dr. Hasan Hanefi yaptı. "Mısır'da, Tunus'ta, tüm Arap düyasında gece gündüz Selefilikle uğraşıyoruz" diyen Hanefi, sokaktaki Selefilik"in bilimsel bilgiye dayanmadığını söyledi. "Kendimi tekfirden (din dışı sayılmaktan) nasıl koruyabilirim?" sorusunu soran Prof. Dr. Hanefi, "sokaktaki Selefiliğin mutlak itaat istediğini, oysa kendisinin istibdatın her türüne isyan etmiş olduğunu, sokaktaki Selefiliğin 'iyiyi destekleme kötüyü engelleme' adına başvurduğu şiddetten nasıl korunacağını bilmediğini" belirtti.

    Prof. Dr. Hanefi, sözlerini şöyle tamamladı:

    "Mısır'da kültür ikiye ayrılmış, vatan ikiye ayrılmış. İki parça birbiriyle savaşıyor. Selefiler laikleri din dışı sayıyor, laikler Selefileri hain ilan ediyor. Şimdi ben şu soruyu soruyorum: Yarım asırı aşkın bir süredir tek ayakla gittikten, tek ciğerle nefes aldıktan sonra nasıl olur da nefes alırken dönüşümlü olarak her iki ciğerimi de kullanırım, iki ayağımla birlikte yürürüm ve iki gözümle birlikte görürüm? Selefiler ötekine, yani laiklere ellerini uzatmalı, laikler de Selefilere ellerini uzatmalı."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow