Mısır'da "Kara" rüzgar
Tahrir Devrimi'nin üzerinden iki yıl geçti, ülke yeniden ayakta. Bu kez hedefteki isim Muhammed Mursi ve muhalifler yarım kalan devrimi tamamlama iddiasında. Ve bu hareketlilik içinde bir grup dikkat çekiyor: "Kara Blok".
Mısır'da Tahrir ayaklanmasıyla başlayan devrimi sürdüreceklerini açıklayan "Kara Blok", adını ve anarşist duruşunu 30 yıl önce Almanya'da faaliyet gösteren bir gruptan alıyor.
Bianet'ten Elif Cansu Akoğuz'un derlemesine göre, Müslüman Kardeşler bir sene önce muhalif grupların desteğiyle Hüsnü Mübarek'in diktasını devirdiklerinde Mısır halkını özgürlük, adalet ve demokrasiye kavuşturmayı vaad ediyorlardı. Yaşananları takip edenlerin çoğu bu vaadlere şüpheyle yaklaşsa da, Müslüman Kardeşler Mübarek yönetimine başkaldıran kitlelerin umudu ve öncüsü oldukları iddiasındaydılar. Ancak devrimin ardından, seçimleri kazanan Muhammed Mursi'nin iktidarı henüz birinci yılını doldurmadan şüpheleri haklı çıkaracak birçok karara imza attı.
Günden güne merkezi ve otoriter bir yapıya bürünen Mursi hükümetinin icraatlarına, geçen yıl oynanan bir futbol maçı sırasında 74 kişinin ölümüne sebep olan çatışmalardan sorumlu tutulan 21 kişinin idam kararı da eklenince Mısır halkı bir kez daha sokaklara çıktı. Karardan bu yana mahkemeyi protesto edenlerin ve Mursi muhaliflerinin öfkesi dinmiyor. Bu yeni ve şiddetli ayaklanmanın beraberinde Mısır'da daha önce adını duymadığımız muhalif gruplar yarım kalan devrimi sürdürmek iddiasıya meydanlara çıkıyor. Son günlerde Tahrir Meydanı'nı dolduran muhalif kalabalığın arasındaki baştan aşağı siyah giyimli ve maskeli gençler Mısır ve dünya basınının dikkatlerini üzerilerine çekti. "Black Bloc" (Kara Blok) adındaki bu anarşist grup, Müslüman Kardeşler'in diktatörlüğüne karşı mücadele etmek ve muhalifleri korumak için meydanlarda olduklarını söylüyorlar.
"Şiddet, etkiden doğan bir tepkidir"
25 Ocak 2013'de, yani devrimin 2. yıl dönümünde Tahrir Meydanı'nda ortaya çıkan grup, siyah kıyafetler giyiyor, yüzlerini saklıyor ve şiddet içerikli eylemler gerçekleştiriyor. Black Bloc üyeleri, kendilerini "insanları özgürlüğe kavuşturmayı, yozlaşmayı sonlandırmayı ve diktatörleri devirmeyi hedefleyen" bir grup olarak tanımlıyorlar. Black Bloc, adını ve anarşist duruşunu 80'lerin başında Almanya'da polisin orantısız güç kullanmasına tepki olarak ortaya çıkan anarşist "Black Bloc" hareketinden alıyor.
Black Bloc tarafından internet üzerinden yayınlanan bir videoda "Faşist diktatörlerin, Müslüman Kardeşler'in ve onların askeri kanadının getirdiği rejime karşı savaşmak için ortaya çıkmamız gerekiyordu" deniyor. Videoda siyah giyimli erkekler, Mısır bayrağı ve üzerinde anarşizm sembolu taşıyan bayraklar göze çarpıyor. Grubun facebook sitesini binlerce kişi takip ediyor. Sitede Müslüman Kardeşler'e karşı sert söylemler içeren videolar ve sokak dövüşü konusunda eğitsel görseller yer alıyor.
Grup hakkında pek çok söylenti var. Sayılarını tam olarak bilen yok ancak Kahire'nin El Ahly futbol takımının fanatik taraftarlarından oluşan "Ultras" gibi bazı grupların da Black Bloc'la bağlantı içerisinde olduğu düşünülüyor. Grubun ismini vermeyen bir üyesi, El Yawm el Sabi haber sitesine konuşarak, grubun üyeleri arasında "Ultras"dan, 6 Nisan gençlik sol hareketinden üyelerin ve bağımsız gençlerin bulunduğunu belirtti.
Savcı Halid El Masri, bazı tanınmış muhalifleri de grubun kurucuları arasında bulunmakla suçladı. Suçlamalara hedef olan isimler arasında 2012 seçimleri cumhurbaşkanı adayı Hamdeen Sabbahi, Sabbahi'nin seçim kampanyasını yürüten Şerif Eşref, Tahrir televizyon kanalının sahibi Soliman Amer ve televizyon sunucusu Dina Abdül-Fattah da bulunuyor.
10 bin üye, 20 grup
Grubun kurucularından birisi olduğunu iddia eden Şerif el Şerafi, 27 Ocak'ta El Watan gazetesine yaptığı açıklamada Black Bloc'un ülke çapında 10 bin üyesi olduğunu, 20 alt grup halinde teşkilatlandıklarını ve bir emir komuta zincirinin bulunmadığını anlattı. "Şehitlerin haklarını geri istiyoruz. Bu da adil intikamlar almadan başarılamaz, ancak şehitleri öldüren suçluların infazıyla mümkündür" diyen El Şerafi'nin iddialarına göre grup üyelerine savunma sanatları eğitimi veriliyor ve göz yaşartıcı gazla baş etme yolları öğretiliyor.
"Şiddet, etkiden doğan bir tepkidir" diyen El Şerafi, yaşananları isyancılar ve hükümet arasında süren bir savaş olarak niteliyor ve durumun daha da kötüleşeceğini söylüyor. El Şerafi'nin açıklamalarına göre grup "ya devrim ya intikam" sloganını benimsiyor.
Devrimci Sosyalistler'den tanınmış solcu aktivist Hossam al-Hamalawy "Black Bloc, samimi bir grup. Arkadaşlarının ölümüne tanık oldular. Bir değişim yaratmak istiyorlar. Dolayısıyla meseleyi kendileri ele almaya karar verdiler." diyor ancak durumun tehlike yaratabileceği konusunda uyarıyor. Al-Hamalawy'a göre, bu durum -sözde Black Bloc karşıtı- hükümet yanlısı grupların silahlanmasını meşru hale getirebilir.
"Eşkiya ya da sabotajcı değiliz"
25 Ocak'ta meydanda beliren Black Bloc üyeleri, davul sesleri eşliğinde "devrimi sürdüreceklerini" ve "protestocuları koruyacaklarını" söylediler ve "Bugün Tahrir meydanında, Mısır halkı haklarını geri alana kadar kendi devrimimizi ilan ediyoruz. Bizler eşkıya ya da sabotajcı değiliz yalnızca Müslüman Kardeşler'in işledikleri suçlara karşı Mısır halkını savunuyoruz." dediler. Ahram haber sitesine göre, aynı örgüte üye bir başka grup da aynı gün İskenderiye'nin kuzeyinde tramvay yollarını bloke etti.
Grup yine aynı tarihte facebook'tan yaptığı açıklamayla, Kahire'de bulunan Müslüman Kardeşlerle bağlantılı bir isim tarafından işletildiği düşünülen ünlü bir restorana ve Müslüman Kardeşlerin resmi web sitesinin ofisine yapılan kundakçılık girişimini üstlendi.
Black Bloc, 4 Aralık 2012'de yaşanan olaylara bir tepki olarak doğduğunu söylüyor. Sözü geçen tarihte, Müslüman Kardeşler'in Başkanlık Sarayı önünde oturma eylemi yapan protestocu gruplara gerçekleştirdiği saldırı sonucu 10'dan fazla kişi hayatını kaybetmiş ve yüzlerce kişi yaralanmıştı. Bu olay, muhalifler tarafından Müslüman Kardeşler'in Mursi yönetimini eleştirenlere karşı şiddet kullanmaktan yana olduğunun açık bir kanıtı olarak değerlendirmişti.
"Toplumda kaos yaratmayı amaçlıyorlar"
Black Bloc'un yöntemleri ana akım medyanın eleştiri oklarına hedef oldu. Bazı kanallar, Black Bloc'u "terörist grup" olarak adlandırdı. Hani Salah-al-Din, al-Yawm al-Sabi gazetesinde "Gençlerden oluşan radikal bir grup, kendilerine Black Bloc diyorlar. Anarşist fikirlere sahipler ve batıdaki terör hareketlerini taklit ediyorlar" diye yazdı.
26 Ocak'ta, Müslüman Kardeşler bağlantılı televizyon kanalı Misr 25'in raporunda, "Bu tür gruplar her türlü politik, hukuki ve parlamenter sistemi reddediyor. Devletsiz toplumlar istiyorlar. Bu amaçla, cinayet ve kundakçılık dahil her türlü şiddetli ve barbar eyleme imza atıyorlar.Bu anarşist sabotaj grupları devrimci gruplar değildir. Toplumda kaos yaratmak için devrimi bir bahane olarak kullanıyorlar" dendi ve Black Bloc'un, Mısırlı Troçkist Devrimci Sosyalistler gibi devrimci gruplarla bağlantılı olduğu iddia edildi.
Devlet tarafından işletilen Nile News TV'nin raporuna göre, grup 25 Ocak'ta Muhammed Mursi'nin evine saldırı düzenledi. Yine devlet kontrolündeki Al-Ahram gazetesinin haberine göre ise grup beş yıldızlı bir otele zorla girmeye çalıştı ve diğer protestocuların engel olma çabalarına rağmen havaya ateş açtı.
Bir diğer söylenti de gösterilerinin ilk gününde Tahrir meydanındaki çatışmalar sırasında grubun bazı üyelerinin polis güçleri tarafından tutuklandıkları yönünde. Polisin ifadesine 27 Ocak'ta Kahire'de Black Bloc üyesi olduğu iddia edilen biri askeri techizatlarla birlikte ele geçirildi.
Hükümet ve muhafazakarlar alarmda
Hükümet, ses getiren eylemlerle kısa zamanda adlarını duyuran ve çok sayıda destekçi toplayan anarşist gruba karşı alarm halinde.
Mısır başsavcısı Talat Abdullah 29 Ocak'ta emniyet güçlerine Black Bloc üyesi olduğu tespit edilen herkesi tutuklama emri verdi. Abdullah, aynı zamanda halkı güvenlik güçleriyle işbirliği yapmaya ve grup haklarında öğrendikleri her türlü bilgiyi polise bildirmeye çağırdı.
"Ülkenin iç güvenliğini tehdit ettiği" iddia edilen gruba dair bilgileri yetkililerle paylaşmamak, grubun amblemini taşımak hatta benzer kıyafetler giymenin dahi hukuki sonuçlar doğurabileceği söyleniyor.
Müslüman Kardeşler aylardır isyancıları seçim sonuçlarına karşı gelmekle suçluyorlardı. Bir süredir de Black Bloc'un eylemleri isyancıların şiddet yanlısı yapısının kanıtı olarak gösteriliyor. Mısır Cumhurbaşkanı yardımcısı Essam el-Haddad facebook sayfasından yaptığı açıklamada grubu "ülke çapında sistematik şiddet uygulamak ve organize suçlar düzenlemekle" itham etti ve diğer muhalif partileri de konuyla ilgili sessiz kalarak bu oluşuma destek vermekle suçladı.
Black Bloc'un eylemlerine tepki gösterenler yalnızca Mursi hükümeti ve Müslüman Kardeşler değil. Ülkedeki muhafazakar oluşumlardan da gruba sert tepkiler yağıyor. Öyle ki, kimi cihat yanlısı örgütler açıkca, dini kaidelere göre, böyle bir gruba üye olan herkesin öldürülmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Bazı muhafazakar kesimler ise grubun oluşumunun arkasında hristiyan azınlık grupların bulunduğunu öne sürüyor.
Cihad Organizasyonu'ndan Muhammed Samra, Black Bloc'un yurt dışından finanse edildiğini iddia etti ve öldürülmeleri gerektiğini söyledi. Samra, aynı zamanda Ulusal Kurtuluş Cephesi üyelerinin de tutuklanması ve yargılanması gerektiğini öne sürdü.Bir diğer cihat yanlısı grup olan Gamaa Islamiya'nın önde gelen isimlerinden Tareq el-Zomr ise, "eğer güvenlik güçleri huzuru sağlayamazsa, saldırılara yanıt vermek, başta bizler olmak üzere tüm Mısır halkının hakkıdır" diyerek muhafazakarların da ilerleyen günlerde Black Bloc eylemlerine karşılık verebileceğini belirtti.