İnternete Basın Kanunu havuç sopa mantığı mı?
İnternet medyasının da Basın Kanunu'nda yerini almasını öngören tasarı TBMM'de imzaya açıldı. Alternatif Bilişim Derneği'ne göre internetin doğasını anlamaktan uzak olan yasa, bir taraftan resmi ilan alma imkanı sunsa da diğer taraftan sansür, otosansür ve engelleme getirecek.
Alternatif Bilişim Derneği Meclis Genel Kurulu'nda imzaya açılan basın yasasında değişiklik taslağıyla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada şu görüşler dile getirildi:
"İnternet medyasıyla ilgili Kasım ayında hükümetin gündeme getirdiği taslağın son halini aldığını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 17 Nisan 2012 tarihli Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı açıklama ile öğrenmiş bulunmaktayız.
Kasım 2011'de yine Arınç tarafından böylesi bir taslağın hazırlandığı duyurulmuş ve tıpkı bugünlerde olduğu gibi "İnternet Medyasına müjde" spotlarıyla duyurulmuştu. Dernek olarak taslağa ilişkin kaygılarımızı İnternet'e basın kartı değil özgürlük gerek başlıklı açıklamamızla ifade etmiştik. Ne yazık ki aradan geçen süre içinde ilgili STK'larla tartışıldığı söylenerek rıza üretilmek istenen tasarının mantığında bir değişiklik olmamıştır. Kendi mecrasında gelişerek akan İnternet Medyasının da yazılı basın gibi denetim altına alınması, tekelleştirilmesini beraberinde getirecek tasarı, İnternet medyası çalışanlarına sarı basın kartı ve akreditasyon kolaylığı sağlaması yönüyle sunulmaktaıdır. Yasada yıllardır değişmeyen 'havuç-sopa politikaları” yürütülmektedir.
Yasada müjde olarak sunulan İnternet Medyası çalışanlarına sarı basın kartı ve akreditasyon verilecek olması olumlu bir adımdır. Ancak yazılı basın çalışanlarının sendikasızlaştırıldığı, akreditasyon ve sarı basın kartı sahibi olmanın çalıştığı kurumun çizgisiyle doğru orantılı olduğu bir durumda bu adımın da kendi içinde ölü doğacağı açıktır. Kaldı ki kimin gazeteci olduğuna ya da kimin hangi haberi izleyebileceğine devletin kurumlarının karar veriyor olması basın özgürlüğü bakımından zaten ciddi bir sorundur. İnternet Medyası sahiplerine havuç olarak sunulan ise taslağın 15. Maddesinde düzenlenen “İnternet haber sitelerinde de resmi ilan ve reklam yayımlatılabilir” ibaresidir. Burada da ilan dağıtımının devlet kurumlarınca yapılacak olması da, medya platformları üzerinde devlet denetimini güçlendireceği için, otosansür ortamının etkinleştirilmesi ve derinleştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
"Gelelim sopalara"
Öncelikle belirtmek isteriz ki tasarı İnternet Medyasına geleneksel basılı yayın gibi yaklaşmaktadır. Bu da her geçen gün yurttaşların da katkısıyla büyüyen ve değişen haber ve habercilik anlayışına ket vurmak anlamına gelecektir.
Taslakta İnternet haber sitesi: “5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin g bendinde tanımlanan İnternet ortamında, haber ya da yorum niteliğinde yazılı, işitsel ve görsel içeriklerin sunumunu yapan süreli yayını” olarak tanımlanmıştır. Tanımda geçen 'süreli yayın' ifadesi bu mecranın hiç anlaşılmadığının en basit göstergelerinden biridir, İnternet ortamında anlık yayın vardır. Ayrıca taslakla tıpkı basılı yayın gibi İnternet haber sitelerinden de, yayınladıkları içerikleri, doğruluğu ve bütünlüğü sağlanmış şekilde bir yıl süre ile muhafaza etme zorunluluğu getirilmiştir. Herhangi bir kovuşturma ya da soruşturmada istenilen tüm belgeler de teslim edilecektir.
Haber siteleri çifte kıskaca alınacak
İnternet haber siteleri hem bugüne kadar en az 18 bin alan adının yasaklanmasına gerekçe yapılan 5651 sayılı yasaya hem de bugüne kadar binlerce gazetecinin yargılanmasına, onlarcasının tutuklanmasına neden olan TMK, CMK ve Basın Kanunu'na karşı sorumlu olacaktır. Tıpkı basılı yayıncılıkta olduğu gibi suç unsuru taşıdığı iddia olunan haber nedeniyle hem muhabir hem de sorumlu yazı işleri müdürlerinin yargılanmasına devam edilecektir. Taslakta yayın durdurma müeyyidelerinin İnternet haber sitelerine uygulanmayacağı söylenmektedir. Ancak sadece şikayetin arandığı 5651 sayılı yasa hali hazırda bunun için kullanılabilecektir. Ayrıca basılı yayının tabi olduğu çok ağır para cezaları getiren yasanın uygulanması da çok sesliliğin azalmasına neden olacaktır. Doğrudan sansür anlamına gelecek bu uygulama taslakta yer alan "Yayın durdurma müeyyidesi sebeplerinin ortaya çıkması veya yer sağlayıcılık faaliyet belgesinin iptali durumlarında İnternet haber siteleri için sağlanan haklar ortadan kalkar" ibaresiyle sansürün en koyusu olan otosansüre de zorlayacaktır. Taslakta İnternet Haber sitelerinin "yer sağlayıcı" sıfatına sahip olduğu belirtilmektedir. Yer sağlayıcılık, içeriğini kullanıcıların oluşturduğu siteler için oluşturulmuş bir statüdür. İçeriği bizzat kendileri hazırlayan internet haber siteleri, ancak içerik sağlayıcı gibi sorumlu tutulmalıdır.
Otosansür ve engelleme yasası
Taslakta kanun yayımlandığı tarihten itibaren İnternet haber sitelerinin, bu Kanunda öngörülen hükümlere uygun hale getirmesi zorunluluğu da getirmiştir. Bu da 3 ay içinde sorumlu müdür ve uygun ofis bulamayan site sahiplerinin sitelerinin tahkikata uğraması, kapatılması ya da yayın hayatlarına farklı şekillerde devam etmesi anlamına gelecektir.
Sonuç olarak, İnternet medyasına yazılı basın muamelesi yapılan tasarı azınlık için rant anlamına gelirken, yurttaş gazeteciliği yapanlar, politik çizgide haber yayınlayanlar için tam bir sansür, otosansür ve engelleme yasası haline gelecektir. İnternet medyası da tıpkı basılı yayında olduğu gibi ceza ve yükümlülükler nedeniyle 'sermayesi olanın haber sitesi' olabildiği, İnternetin sağladığı en önemli olanaklardan biri olan çok sesliliğin kısıldığı bir hale dönüştürülmek istenmektedir.
İnternetin 19 yaşını kutladığımız bu günlerde bir kez daha belirtmek isteriz ki, İnternet'e basın kartı değil özgürlük gerek!"