İhtiyar Mostar Köprüsü'nün yeniden doğuşu
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde bulunan ve Bosna Hersek'te"barışın sembolü" olarak gösterilen Mostar Köprüsü turist akınına uğruyor.
Bosna Hersek'te barışın sembolü olan ancak Bosna Savaşı sırasında, Hırvat askerlerinin topçu atışlarıyla yıkılan Mostar Köprüsü'nün onarılmasının üzerinden 9 yıl geçti.
Neretva Nehri'nin iki yakasını bir araya getiren ve Mostar kentinin sosyal ve kültürel hayatına canlılık katan Mostar Köprüsü, yerli ve yabancıların ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Bosna Hersek'te yaşayanlar tarafından "ihtiyar" olarak nitelendirilen tarihi Mostar Köprüsü, farklı inançlardan ve farklı kültürlerden insanların buluşma noktası olması dolayısıyla da Mostar kentinin sosyal ve kültürel yaşamını canlı tutuyor.
Köprünün yıkılışı Bosna savaşı sırasında, 9 Kasım 1993'te, saat 10:16'da, Hırvat topçu atışlarına dayanamayan Mostar Köprüsü, altından akan Neretva Nehri'nin serin sularına gömülmüştü. Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin'in eseri olan bu tarihi köprünün yıkıldığı anı kaydeden video görüntüsü, dünya kamuoyunda infiale yol açmıştı.
Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç, Mostar Köprüsü'nün yıkılmasına ilişkin, "O an, insanlıktan nefret ettim" ifadelerini kullanmıştı. Köprünün onarımını Türkiye'den bir inşaat firmasının üstlendiği onarım çalışmaları sırasında 60'ın üzerinde Türk taş ustası görev almış, yaklaşık 7 yıl süren ve 13,5 milyon dolara mal olan onarım çalışmaları, Dünya Bankasından alınan kredinin yanı sıra, Türkiye, İtalya, Hollanda ve Hırvatistan'ın bağışlarıyla tamamlanmıştı.
Köprünün onarımında, 1557-1566 yılları arasında, köprüyü inşa ederken Mimar Hayreddin'in kullandığı taşlar tercih edilirken, o dönemde, Mimar Hayreddin'in de taş temin ettiği Mostar yakınlarındaki Mukoşa Taş Ocaklarından 2002-2004 yılları arasında bin 250 metre kare taş çıkarılmış ve köprünün onarımında kullanılmıştı.
Açılış törenine, dönemin İngiltere Prensi Charles, UNESCO Genel Direktörü Koichiro Matsuura ile Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan ve Sırbistan-Karadağ cumhurbaşkanlarının yanı sıra, Türkiye'den dönemin devlet bakanları Beşir Atalay ve Mehmet Aydın, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen,Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, bazı milletvekilleri ve çok sayıda bürokrat katılmıştı.