hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Haşimi yeniden Türkiye'de...

    Haşimi yeniden Türkiyede...
    expand

    Katar, Ürdün ve diğer Körfez ülkelerini dolaştıktan sonra Irak'ın eski Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık Haşimi yeniden Türkiye'de... CNN TÜRK'e konuşan Haşimi, "Maliki'nin adamları beni izliyor, bu yüzden İstanbul'da başka bir eve taşınmayı düşünüyorum" dedi. Haşimi, Cumhurbaşkanı Talabani'den sonra Irak'ın çok daha zor bir sürece gireceğini savundu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Deniz Kilislioğlu'nun yazısı şöyle:

    Nisan 2012'den beri Türkiye'de.
    İstanbul'da yaşıyor.
    Ama zaman zaman Katar gibi körfez ülkelerine gidip görüşmeler yapıyor.
    Uzunca bir süredir Türkiye'de yoktu.
    Yeniden döndü.
    İki günlüğüne de Ankara'ya geldi.
    Israrlı sorularımıza rağmen yanıt vermediği, gizli tuttuğu bir görüşme için...
    Perşembe gecesi yeniden İstanbul'a dönen Haşimi, davası ile ilgili olumlu bir sonuç yaşanana kadar Türkiye'de kalacak.
    Ama İstanbul'da Başakşehir'de yaşadığı evinden taşınma kararı aldı..
    O kararın arkasında da bir 'güvenlik' endişesi var.
    Haşimi, İstanbul'da bile Irak Başbakan'ı Maliki'nin adamlarının kendisini izlediğini, 3 ay önce İstanbul'da yaşadığı yere bazı kişilerin geldiğini söyledi.
    "Türk yetkililerden öğrendiğimiz kadarıyla Maliki'nin adamlarıydı. Aralarında sadece Iraklıların olmadığını da belirtmeliyim. Beni izlediklerini ne yaptığımı, nasıl yaşadığımı takip  ettiklerini biliyorum. İstanbul'da oturduğum yer bir çok kişi tarafından biliniyor. Bu yüzden yine İstanbul'da başka bir yere taşınacağım" dedi.
     
    'Ürdün'e oturma izni başvurusu yapmadım'
     
    Irak'a 'tutuklanma endişesi' yüzünden dönemeyen Haşimi Türkiye'ye geldiğinde, Irak merkezi hükümeti,  O'na kapılarını açan Türkiye'ye öfkeliydi.
    Hatta Bağdat-Ankara ilişkilerini allak bullak eden "Haşimi'ye kapıların açılması" olmuştu.
    Ama Haşimi, ne zaman Körfez ülkelerine gitse, 'Acaba Türkiye'den ayrılıyor mu?' soruları da beraberinde geldi.
    Haşimi özellikle 'Ürdün'e gitti, oturma izni için başvurdu ama reddedildi' haberlerine  tepki gösterdi.
    "Ben yaşamak için Türkiye'yi seçtim. Ürdün'e ikamet izni için başvurmadım. Kızlarım uzun yıllardır Ürdün'de yaşıyor. Orada üniversitede okuyorlar. Eğer benim davam devam ederse, 6 ay içinde okullarını bitirdikten sonra benimle burada İstanbul'da olmaya karar verebilirler. Davam çözümlenene kadar buralarda kalacağım. Elbette her şey çözümlenip ülkeme Irak'a dönmek istiyorum" diye konuştu.

    Yeni Hedef: Usame Nuceyfi

    Haşimi'den sonra Irak'ın Sünni Maliye Bakanı Rafi İsavi de benzer bir süreç ile karşı karşıya kaldı. Irak'ta 'uzlaştırıcı' siyasi figür olarak bilinen Celal Talabani'nin tedavi için Almanya'ya gittiği gün, İsavi'nin 10 özel koruması dahil, 150 bakanlık koruması 'antiterör operasyonu' kapsamında tutuklandı. Haşimi, İsavi başta olmak üzere Sünni liderleri nasıl uyardığını anlattı, bir sonraki hedefi açıkladı:
    'Ben onları  onları uyardım.  Maliki, Haşimi davasıyla durmayacak dedim. Başka mağdurlar olacağını söyledim. Dikkatli olun dedim. İsavi bir sonraki hedef olacak dedim. Sünni Arap Liderler şu anda hedefte. Bizi politik sürecin hatta ülkenin dışına atmak çıkarmak istiyorlar. Unutmayın, ben hedefe konulan altıncı ismim. Bu seri devam edecek, başka siyasiler hedefte olacak. Parlamento Başkanı Usame Nuceyfi bir sonraki hedef olacak. Salih Mutlak olabilir. Onlar bizim siyasi sürece ortak olmamızı istemiyorlar. Bu kadar basit. "

    Talabani'den son tablo karanlık

    Haşimi'nin 'terör örgütü kurmak' suçundan yargılandığı davada olumlu bir gelişme yok.  
    Umudu biraz daha azalmış, endişeleri giderek artmış bir Haşimi'yi gördük karşımızda.
    'Daha önceki görüşmelerimize göre sizi çok daha karamsar gördük, doğru mu?' sorumuza,  tek kelimelik bir yanıt verdi. ''Evet'... Arkasından iç geçirerek...
    Bu karamsarlığın arkasında Irak'ta her gün değişen dengeler var.
    Tarık Haşimi, Cumhurbaşkanı Talabani'nin sağlık durumunun Irak'ın geleceğini olumsuz etkileyeceği görüşünde.
    Talabani'nin bir daha Irak siyasetine dönememe ihtimalinin kendisinde yarattığı o kaygıyı şu sözlerle ifade etti:
    'Şu anki durum gerçekten çok zor. Son derece kritik ve tarihi bir an bu.  Talabani'nin yokluğunda Irak'ta politik dengeler daha kötü olacak.  Benim davama yeterince destek vermemesine rağmen, hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, Talabani uzlaştırıcı bir Cumhurbaşkanı. Günün sonunda herkesi tatmin eden bir isimdi. Böyle bir figüre ihtiyacımı var. Onun yokluğu bazı şeyleri olduğundan daha da zorlaştıracak.   Talabani eşsiz bir karakterdi. Kimse O'nun gibi olamaz."

    'Korkum Talabani'den sonra Maliki'nin gücünü arttırması'

    Sadece bir siyasi figür olarak Talabani'nin gidişi değil, Haşimi'ye göre, Talabani sonrasını şekillendirmek bile zor. Hatta Irak'taki mevcut anayasa ile mümkün değil.. Çünkü Haşimi,  anayasadaki muğlaklık, süreci daha da karmaşık hale getirecek mesajı verdi:
    ' Cumhurbaşkanı'nın görevini yerine getiremeyecek durumda olduğu ilan edildikten sonra, 1 ay içinde seçime gidilmek zorunda anayasaya göre. Ama 'Şu andan itibaren görevini yapamayacak durumda' ifadesini kim ve ne zaman söyleyecek, bu anayasal bir sorun olarak önümüzde duruyor. Anayasa'daki o maddede bir boşluk var. Benim korkum, Maliki'nin oyunlar oynaması ve bir çok gücü elinde birleştirmesi. Maliki bu konuda ne düşünüyor bilmiyorum, Cumhurbaşkanlığı için oluşan siyasi vakum ile nasıl baş edecek bilmiyorum. Maliki'ye güvenmiyorum. Bu siyasi vakumu daha fazla güç kazanmak için kullanacaktır.' dedi.

    "Talabani'nin yerine geçmeme izin vermeyecekler"

    Cumhurbaşkanı Talabani, geçtiğimiz aylarda Tarık Haşimi'nin Cumhurbaşkan Yardımcılığı görevinin düştüğünü açıklamıştı. Hatta buna gerekçe olarak da Irak ceza hukukundaki yasaları göstermişti. Ama Haşimi, bunu kabul etmedi. Hâlâ, 'görevimin başındayım' dedi. Üstelik, teoride Cumhurbaşkanlığı için şansı olduğu görüşünde. Ama pratikte bunun olamayacağını da şu sözlerle ifade etti:
    "Hala Cumhurbaşkan Yardımcısıyım ve görevimdeyim. Eğer birisi, federal mahkeme olduğunu varsayalım, parlamentoya 'Talabani'nin şu zamandan sonra, cumhurbaşkanlığı görevini yapamacağını' söylerse, bir aylık bir süre içerisinde seçime gidilir." sözleriyle anlattı.  Ama hemen arkasından ekledi. "Ancak benim onun yerine geçmeme izin vermeyeceklerdir" diye. Ve Maliki ile ilgili kaygısını yineledi. "Birinci Cumhurbaşkan Yardımcısı olmama rağmen, vermeyeceklerdir. İkinci Cumhurbaşkan yardımcısı Dava Partisi'nin üyesi. Yani Dava Partisi hem Cumhurbaşkanlığı hem de Başbakanlık makamını elinde tutuyor."dedi.

    Bölünme tehdidiyle yüzyüze bir ülke: Irak

    Bir iddia idi.
    Sadr Grubuna bağlı Ahrar Partisi'nin bir üyesi olan Cevad Hasnavi'nin iddiası.
    'Irak Başbakanı Maliki ve ABD Başkan Yardımcısı Biden Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulması konusunda mutabakata vardı' diyordu.
    Haşimi 'böyle bir mutabakattan haberiniz var mı?' sorusuna 'Bir fikrim yok' yanıtını verdi ama Maliki'nin politikalarının da Irak'ı bölünmeye götüreceğini savundu:
    "Kritik bir süreçten geçiyoruz. Iraklılar gerçek bir yol ayrımında. Şunu şüphesiz söyleyebilirim ki, Maliki'nin 6 yıldan beri izlediği politika Irak'ı bölmek üzerine. Uyguladığı adaletsizlikleri, Kürtlere ve Sünnilere yönelik tavrını başka türlü açıklayamıyorum. Kürtlerin ve Sünnilerin Irak'tan ayrılması için cesaretlendirme konusunda elinden gelenin en iyisini yapıyor...Sünniler için çözüm ne? Vilayetlerini bir bölgeye çevirmek. Bunu ciddi olarak düşünüyorlar."

    'Türkiye-Kürdistan İlişkileri'nden Rahatsız mı?

    Son birkaç yıldır Türkiye ve Kuzey Irak yönetimi arasında ilişkiler en iyi dönemini yaşıyor.
    Ankara ve Erbil'in özellikle enerji alanında 'ham petrol karşılığında petrol ürünleri' gibi işbirlikleri bölgede dikkatle izleniyor. Ve bu tablodan Maliki yönetimi son derece rahatsız.
    Kuzey Irak petrolleri ve gazı ile ilgili bölgesel yönetimin tek taraflı adım atma ihtimali merkezi hükümeti tepkisel bir boyuta çekiyor.
    Bölgesel ve Merkezi Hükümetin petrol ve gaz konusunda anayasayı farklı yorumlaması, bu görüş ayrılığını daha da derinleştiriyor.
    Çünkü anayasanın bir maddesi, 'Irak'ın yeraltı zenginlikleri tüm Iraklılarındır' derken, bir diğer maddesi 'ihtilaflı konular varsa, öncelik bölgesel yönetimlerin yasalarınındır' diyor.
    Maliki yönetimi, bu maddeye dayanarak Kuzey Irak'ın tek taraflı attığı ya da atacağı adımları kabul etmiyor.
    Haşimi, sorunun tek çözümünün bir türlü parlamentodan geçmeyen Petrol Yasası olduğu görüşünde.
    Uzlaşma olmadıkça ve Maliki yönetiminin Kuzey Bölgesine yönelik kısıtlamaları devam ettikçe Erbil yönetiminin Türkiye ile işbirliğine gitmekten başka şansı olmadığını düşünüyor.
    Bu görüşünü de şu sözlerle anlatıyor:
    "Kürdistan, tüm Irak bütçesinin bir kısmını almak zorunda. Eğer Maliki, Kürdistan'ı bundan mahrum ediyorsa, Kürdistan bölgesi bu dengeyi bir şekilde kurma hakkına sahiptir. Burada anahtar konu şu. Merkezi hükümet ve Kürdistan, anayasanın farklı yorumları konusunda uzlaşmak zorunda. Eğer bir uzlaşı yoksa, o zaman Kürdistan özgürdür. Türkiye, Kürdistan'a yardımcı olmalı. Çözüm petrol yasasının çıkmasıdır. Bu kadar basit. Tüm siyasiler ve ulusal koalisyonların bu konuda mutabık olması gerekiyor. Başka bir yol yok.  Tüm bütçenin yüzde 17'sinin Kürdistan bölgesine verilmesi konusunda mutabakat var. Maliki oyunlar oynadığında ve bu oranı vermediğinde Kürdistan bölgesi de petrolü satma ve bu açığı kapatma hakkına sahip. Ayrıca anayasada petrolü kim arayacak, bu petrolü kim pazarlayacak ve ulaşımını taşımasını kim sağlayacak bu konular da belirsiz. Bu konulara herhangi bir referans yok. Tek referans 'Petrol ve doğalgaz Iraklılara aittir. Eğer Kürdistan petrol ve gaz satıyorsa, buradan gelen para merkezi hükümete aktarılmalı, Kürt bölgesine değil. Şu ana kadar yapılan budur. Kuzey Irak'ın haklarını kullanmasına müsade etmeyen bir merkezi hükümete karşılık Türk hükümetinin aldığı tavrı da cesurca buluyorum".
     
    İmralı ile Görüşmeler: Türkiye PKK sorununu çözmede geç kaldı

    9 aydır Türkiye'de yaşayan Haşimi, sadece Irak siyasetini değil, Türkiye'de olup biten herşeyi yakından takip ediyor. Son dönemde devletin İmralı yani PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeleri de... Haşimi, Türkiye'nin bu sorunu çözmede geç kaldığı görüşünde. Bunu da Ahmet Davutoğlu'nun sıfır sorun politikasına atıf yaparak açıklıyor. "Pkk sorunu bu stratejinin bir parçası olarak görülmeli. Bence Türkiye Pkk sorunun çözümü için çok geç kaldı. Bu evin içindeki sorunu çözmüş olması gerekirdi" diyerek..

    9 ayın sonunda 'BİZ'

    Haşimi, Pkk sorunu ile ilgili gelişmelerde dikkat çeken bir ifade kullandı.
    'Siz' demektense 'biz' demeyi tercih etti.
    Tarık Haşimi, 'Bu sorun Türkiye'nin ulusal güvenliğine zarar vermek için, yabancı ülkelerce geçmişte kullanıldı. Bu pencereyi kapatmalıyız. Bu açıdan bakıldığında da çok hızlı hareket etmeliyiz' diyerek Türkiye'nin meselelerini içselleştirdiğini de ortaya koydu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow