hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    FXTCR'den yatırımcılara mektup!

    FXTCRden yatırımcılara mektup
    expand

    Yeni yılın ilk aylarında çokça konuşulan yatırım hikayelerine baktığımızda ilk sırada yeni bir hükümetle 2013'e giren Japonya ve dolayısıyla USD/JPY paritesi geliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Meclisin çoğunu ele geçiren hükümet, Japonya Merkez Bankası üstünde baskı oluşturduktan sonra kur savaşlarını başlatmayı göze alarak aşırı değerli Japon Yeni'ne savaş açtı.

    Savaş tüm hızıyla sürüyor. ABD tarafında ise, piyasa oyuncularının bilmek istediği parasal genişlemenin ne zaman sona ereceği.

    FED son toplantısında düşük faiz ortamını istihdam ve enflasyon göstergelerine bağladı. Buna göre, hedef yüzde 6.5 işsizlik ve yüzde 2.5 enflasyon. Ancak son gelen veriler bu oranlara ulaşmanın kolay olmayacağını gösteriyor.

    İMKB'de 80.000 seviyesi izlenmeli


    2012 yılında oldukça iyi bir performans gösteren İMKB-100 Endeksi, yeni yılın ilk ayına da yükseliş trendini koruyarak girdi.

    Ayın son günlerine doğru yaşanan volatilite satış baskısının oluşmasına neden oldu. Şubat ayında da endeksteki volatilitenin devam edeceğini ancak bu volatilitenin azalan bir trend izleyeceği görüşündeyiz.

    80,000 puan seviyesi endeks açısından kritik bir öneme sahip. Endeks, 80,000'in altına kayarsa satışlar bir kez daha hızlanabilir ve gerileme ilk etapta 76,500-77,500 aralığına kadar devam edebilir. Yukarı yönlü hareketlerde ise 82,500 direnci güçleniyor. 82,500'e doğru yaşanacak ataklarda kar satışları ya da pozisyon kapama satışları gelebilir.

    Şu aşamada geçtiğimiz günlerde test edilen ve tarihi zirve seviyesi olan 86,787 puan seviyesinin aşılma olasılığının zayıf olduğu görüşündeyiz. Volatilitenin azalması ile birlikte endeksin belli bir bant içine sıkışacağını ve sektörel, hisse bazlı hareketlerin ön plana çıkacağını düşünüyoruz.

    Japonya'da savaş sürüyor


    Japonya'da 16 Aralık seçimleri sonrasında önemli bir siyasi değişim yaşandı. Anketlerin işaret ettiği gibi Liberal Demokrat Parti ve destekçisi New Komeito partisinin zaferiyle sonuçlanan seçimler sonrası toplam  480 sandalyenin 325 tanesi koalisyonun eline geçti. Böylece mecliste yaklaşık yüzde 70'lik bir oran yakalayan koalisyon hükümetinin planının ilk aşaması başarıyla tamamlanmış oldu.

    Planın ikinci aşaması ise seçim öncesinde Liberal Demokrat Parti lideri Shinzo Abe'nin de ısrarla belirttiği gibi güçlü Japon Yeni ile mücadeleydi.



    Japonya hükümetinin neden böyle bir mücadeleye ihtiyaç duyduğunu ise ülkenin dış ticaret dengesi  tablosuna bakarak anlayabiliriz.

    2008 yılında ünlü Lehman Brothers'ın batmasıyla başlayan kriz sürecinde Japonya 2011 yılına kadar oldukça iyi bir dış ticaret performansı ortaya koymuştu. Böylece Japon Yeni güvenli liman özelliği kazandı ve piyasada ne zaman sert rüzgarlar esse yatırımcılardan ekstra talep gördü.

    Ancak süreklilik kazanan bu talep JPY kısaltması ile bilinen Japon Yeni'nin diğer para birimleri karşısında aşırı değerlenmesine yol açarak Japon ekonomisinde üretilen malların göreceli olarak pahalılaşmasına yol açtı. Dolayısıyla 2011 sonrası ülkenin dış ticaret dengesi tablosu tamamen terse dönerek açık vermeye başladı.



    Üretimde kullandığı doğal kaynakları ithal etmek zorunda olan Japonya'da sanayi üretimindeki gerileme ve yıllardır süren deflasyon sorunlarına bir de ekonominin can damarı olan ihracattaki düşüş eklenince sürdürülemez bir  tablo ortaya çıktı.

    İşte ekonomide yaşanan bu bozulma aşırı değerli Japon Yeni'ne savaş açacağını her fırsatta dile getiren Liberal Demokrat Parti'nin seçimlerden oldukça güçlü bir şeklide çıkmasını sağladı.

    Yeni hükümet başa geçtikten sonra ilk iş olarak JPY ile girişeceği savaşta kendisine destek olacak müttefikler aramak oldu. Tabii ki bir para birimiyle savaşa girecekseniz en iyi müttefikiniz bir merkez bankasıdır.

    Bu nedenle Başbakan Shinzo Abe Aralık ayı faiz kararı toplantısı öncesi Japonya Merkez Bankası'nın kapısını çaldı ve mevcut yüzde 1 seviyesindeki enflasyon oranının yüzde 2'ye çıkartılmasını istedi. Ancak banka bu çağrıya cevap vermedi ve sadece varlık alım programı hacmini 76 trilyon JPY'ye çıkarmakla yetindi.

    Akabinde söylemlerini sertleştiren hükümet Mart ve Nisan aylarında Japonya Merkez Bankası başkanı ve iki kurul üyesinin görev sürelerinin dolacağına vurgu yaparak banka üzerindeki baskıyı artırdı ve gecikmeli de olsa Ocak ayında istediğini aldı.

    Ocak ayı merkez bankası toplantısında enflasyon hedefi yüzde 2 seviyesine çıkartıldı. Ayrıca 2014 yılı Ocak ayı itibarıyla uygulamaya konacak bir parasal genişleme programı da açıklandı. Piyasalar ise yüzde 1'lik enflasyon hedefini bile tutturmakta zorlanan merkez bankasının yüzde 2 hedefine ve yeni parasal genişleme programına kuşkuyla yaklaşıyor.



    Aşırı değerli para birimine, bozulmaya devam eden makro göstergelere ve ayak direten merkez bankasına rağmen hükümet şimdiye kadar Japon Yeni'nin değerini düşürmekte başarılı oldu.

    Seçim öncesi 75 seviyesine kadar gerileyen USD/JPY paritesi başlayan yükselişinde teknik anlamda kritik bir nokta olan haftalık grafikteki 23.6 (87 seviyesi) fibonacci direncini de aştı.

    Bununla da yetinmeyen parite 90 seviyesinin üstüne yerleşmeyi başardı. Zaten Başbakan Abe'de USD/JPY'nin 90 ile 100 arası bir seviyeye oturmasını istediklerini açıkladı. Bu açıklama grafikte bir sonraki direnç olan 38.2 (94 seviyesi) fibonacci direncinin önemini artırdı.

    Önümüzdeki süreçte Japonya Merkez Bankasının parasal genişleme programını genişletmesiyle 94 seviyesinin test edilmesi ve yukarı kırılması mümkün.

    Parasal genişleme bitmez

    2013 yılının başlamasıyla gündemdeki ana madde EUR/USD üstünde önemli bir etkiye sahip olan FED'in genişleyici para politikasının ne zaman sonlanacağıydı. Aslında piyasa bu konudaki tartışmalara yabancı değil.

    Geçtiğimiz yıl Chicago FED Başkanı Charles Evans, FED'in işsizlik yüzde 7 seviyesine inene kadar veya enflasyon yüzde 3'e çıkana kadar parasal genişlemeye devam etmesi gerektiğini belirtmişti.

    FED ise, Evans'ın bu görüşünü resmi olarak kabullenmedi ancak karşıt bir görüş de belirtmedi. Bu nedenle piyasa oyuncuları bu oranları ölçü alarak fiyatlama yaptı.

    Ardından Operation Twist'in sonlandığı ve ek parasal genişlemeye gidilen Aralık ayı FED toplantısında işsizlik oranının yüzde 6.5, enflasyon oranının ise yüzde 2.5'e ulaşması halinde düşük faiz oranlarının yeniden değerlendirileceği açıklandı.






    ABD'de FED'in gösterge kabul ettiği verilere baktığımızda enflasyon konusunda en azından şimdilik herhangi bir yükseliş baskısı yaşanmadığını görüyoruz. Ancak aynı şeyleri işsizlik oranı için söyleyemeyiz.

    Ekonomide yüzde 9'lardan yüzde 7.8'e kadar gerileyen oran yüzde 7.8 barajını aşağı kırmakta zorlanıyor. Üstüne bir de ABD'nin son çeyrek büyüme verisinin negatif gelmesi işsizlik oranının düşüşünü engelledi.



    Eldeki enflasyon, işsizlik ve büyüme verileri değerlendirildiğinde parasal genişlemenin sonu tartışmaları için henüz erken olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle büyüme verisinin istenen düzeyde gelmemesi önümüzdeki süreçte ekonomide istihdam yaratılmasını zora sokacaktır. Düşük istihdam da daha çok parasal genişleme anlamına geliyor.

    Bu açıdan bakarsak USD'de değer kaybı, değerli metal altında ise artış öngörülebilir. Teknik açıdan EUR/USD günlük grafiğine baktığımızda 1,3485 direncinin yukarı geçilmesiyle göstergelerin aşırı alıma geçtiğini görüyoruz.

    Bu nedenle kısa vadede kar satışı yaşanabilir. Bu senaryoda daha önce direnç görevi gören 1,3485 seviyesi artık destek konumunda. Bu seviyede satışların kesilmesi ve parasal genişlemenin sürmesiyle 1,40'ın üstündeki zirveye doğru bir hareketin başlaması mümkün.

    Alternatif senaryo ise Euro Bölgesi'nde bu kez Fransa kaynaklı bir kriz yaşanmasıyla satışların derinleşmesi şeklinde. Daha önce saatli bomba olarak nitelendirilen Fransa'nın kredi notunun indirilmesi bu fitili ateşleyebilir. Bu senaryoda paritenin yeniden 1,30'un altını görebileceğini düşünüyoruz.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow