EURUSD paritesinde bir "boğa" ayını geride bırakıyoruz
EURUSD paritesi bu ayı ciddi bir yükselişle kapatmaya hazırlanıyor.
Avrupa'nın görünümüne ilişkin umutlar ve dolar endeksindeki kısmı zayıflamalardan dolayı paritenin ayın son haftalarında 1,33 direncine yakın hareket ettiğini görüyoruz.
Biraz temel görünüme bakacak olursak, paritenin görünümü yukarı yönlü olsa da, Avrupa'nın krizi atlatmak üzere olduğu söylemlerini çok da sağlıklı bulmadığımızı söyleyebiliriz. Paritedeki bu yükseliş, Temmuz ayının ortalarında açıklanan ve beklentilerden iyi gelen Avrupa İmalat PMI verileri sonrasında biraz daha güç kazandı. Beklentilerin üzerinde gelen PMI verileri sonrasında piyasada yine olumlu bir hava esti ve resesyonun bitebileceğine yönelik umutlar yine boy gösterdi. Ancak, Avrupa Bölgesi'nin genel görünümüne baktığımızda, servis sektörünün aktivitesinin hala çok düşük olmasından dolayı çok da sürdürülebilir bir olumluluk görmemekteyiz. Bu sebepten dolayı, imalat PMI verilerinin yanında bir de servis PMI verilerine bakmamız gerekiyor. Yani üretimdeki artışın tüketime yansıyıp yansımadığını görmemiz şart. Üretilen malların satılamaması durumunda yani servis sektöründe bir toparlanma görülmemesi halinde bu durum bize bölgedeki sıkıntının devam ettiğini gösterecektir.
Bunun dışında Avrupa'daki işsizlik oranları hala oldukça yüksek seyretmekte. Özellikle Güney Avrupa ülkelerinde %25 - %26'lara varan işsizlik oranları görüyoruz. İşsizlik oranları bazen düşüş gösterse de genel olarak yükselen bir grafik çizdiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda istihdam rakamlarında bir iyileşme sağlanmadıkça Avrupa Bölgesi iyileşiyor dememiz oldukça zor.
Bu bağlamda, paritenin orta vadeli görünümünü netleştirmesi açısından bazı gelişmeler büyük önem taşıyor. Örneğin, Ağustos ayının ile gününde gerçekleşecek olan Avrupa Merkez Bankası toplantısı ve faiz oranı kararı oldukça önemli. Genel beklenti Draghi'nin faiz oranlarını değiştirmemesi yönünde ancak Avrupa Bölgesi'ne yönelik umutsuzlukları biraz yatıştırmak ve bölge ekonomisini desteklemek adına, faizleri indirmese bile gevşek para politikası üzerinde durabileceğini düşünmekteyiz. "Eğer gerekirse negatif faiz uygulamasını ortaya koymaktan çekinmeyiz" gibi bir açıklama yapması piyasayı derinden etkileyebilir ve parite üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratabilir. Negatif faiz uygulamasına geçmeseler bile bu konuyu masaya yatırılacaklarını düşünmekteyiz ve düşük faizlerden bahsedilmesi halinde paritede 1,30'lu seviyelere kadar geri çekilme beklenebilir.
ABD cephesine biraz değinecek olursak, Temmuz ayının son haftasında gerçekleşecek olan FED toplantısı ve yine aynı günlerde açıklanacak olan Tarım Dışı İstihdam, ABD büyümesi gibi veriler, EURUSD paritesi üzerinde majör rol oynayacaktır diye düşünmekteyiz. FED'in vereceği kararlar ve parasal genişleme ile ilgili yapacağı açıklamalar piyasa tarafından zaten sabırsızlıkla bekleniyor. Bu sebepten dolayı FED'den gelebilecek flash bir açıklama ya da parasal genişlemenin azaltılmasına yönelik bir sinyal paritede sert hareketlere neden olabilir diye düşünmekteyiz.
Genel anlamda ABD tarafına bakarsak bu ay içerisinde gelen verilerin yine kararsızlık gösterdiğini söylemekle beraber, verilerin genelinde bir kısım zayıflama olduğunu ifade edebiliriz. %2'den %1,8'e aşağı yönlü revize edilen büyüme verisinin ardından, beklentilerin altında gelen Perakende Satışlar verisi ABD ekonomisine yönelik kararsız olan piyasayı biraz daha olumsuz tarafa itti. Ardından yine hayal kırıklığı yaratan konut ve inşaat verileri de dolar endeksini zayıflatan diğer faktörler oldu. Genel olarak son duruma baktığımızda hafif olumsuz olmakla birlikte, veri açısından biraz kararsız bir ABD görmekteyiz. Bu bağlamda Ağustos ayının ilk haftasında açıklanacak olan Tarım Dışı İstihdam verisi de ciddi önem arz ediyor.
Genel anlamda baktığımızda Ağustos ayının ilk haftasını nasıl geçireceğimiz çok önemli. Veri ve toplantı kararları açısından yoğun olan bu hafta sonunda oluşan hareketlerin parite üzerinde orta vadeli bir hareket yaratabileceğini düşünmekteyiz.
EURUSD paritesinde teknik açıdan bakıldığında 50 günlük hareketli ortalamanın 200 günlük hareketli ortalamayı yukarı yönlü kırmış olduğunu görüyoruz fakat teknik olarak paritenin 1,34'lerin üzerinde tutunabilmesi zor gibi görünüyor. 1,3150 desteğinin kırıldıktan sonra, Bernanke'nin o 19 Haziran'da yaptığı ve piyasası bayağı bir sallayan konuşması sonrası EURUSD'da oluşan ve paritenin istikrarlı bir biçimde sürdüğü o düşüş kanalına tekrardan geri dönebileceğini düşünmekteyiz. Ancak daha önceden de belirtildiği üzere, Avrupa'nın faiz kararı, istihdam verileri, FED toplantısı ve an ABD tahvil faizlerinin ne tür bir aralıkta istikrar kazanacağı, paritenin orta vadeli yönünün belirlenmesinde majör rol oynayacaktır.
Enflasyon, Türkiye gündemindeki yerini yeniden aldı
Bu ay içerisinde, Türkiye tarafından gelen ve USDTRY paritesini etkileyen iki majör gelişme yaşadık. Bunlardan ilki faiz artırımı, ikincisi ise enflasyon hedefimizin revize dilmesi oldu.
Aslına bakarsak, gelişmekte olan bir ülke olduğumuzdan dolayı gündemimizde enflasyon olmasına alışkınız. Bu tehlikenin ilk sinyalleri, Bernanke'nin 22 Mayıs'ta yaptığı ve piyasada ciddi hareketlenmelere yaratan o konuşması sonrası gelmeye başladı. ABD'nin ekonomisini canlandırmak adına tahvil alım programına gitmesi ile birlikte bollaşan likidite, faiz oranları gelişmiş ülkelere görece daha yüksek olan gelişmekte olan ülkelere akmaya başladı. Her ay ülkeye bol miktarda giren sıcak paraya alışan Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkeler, Bernanke'nin tahvil alım programının azaltılabileceğini ve 2014 ortalarına doğru bitebileceğini söylemesi ile birlikte bir likidite sıkışıklığına girdiler. Her ay ülkeye akan para durdu ve sermaye hareketliliği azaldı. Sıcak parayla büyüyen bir ülke olduğumuzdan dolayı bu durum hem büyümemiz hem de piyasadaki dövizin çekilmesinden dolayı enflasyonumuz baskı altına girdi.
Durumu bir süre döviz satım ihaleleriyle devam ettirmeye çalışan TCMB, daha sonra beklenen hamleyi yaptı ve faiz koridorunun üst bandı olan TCMB borç verme faizini %6,5'tan %7,25'ye yükseltti.
TCMB'nin verdiği bu faiz artırımı kararının isabetli bir karar olduğunu söyleyebiliriz. USDTRY paritesini bir kenara bırakalım, uluslararası piyasalarda, özellikle gelişen ekonomilerde bir zayıflık ve sıkılaştırma politikası uygulaması söz konusu. Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz haftalarda Hindistan da sıkılaştırmaya gitti. Faiz koridorunun üst bandını hali hazırda artırmış olan Hindistan Merkez Bankası, bankaların o banttan alacağı borçlanma rakamını da azaltarak büyümeyi etkilemeden sıkılaştırmaya gitmeye çalıştı. Türkiye için bu tarz bir likidite sıkışıklığı yapmak tehlikeli olacağından dolayı TCMB kullanabileceği miktarda bir sıkılaştırma yapmadan faiz koridorunu 75 baz puan arttırdı. Ancak, piyasada genel olarak 100 baz puanlık bir artış beklendiğinden dolayı bu sıkılaştırıcı para politikasına olan tepki USDTRY bazında biraz yetersiz kaldı diyebiliriz. Bu gelişme pariteyi kısa bir süreliğine 1,90 seviyesinin altına taşısa da bu durum çok uzun sürmedi ve parite 1,91 - 1,92'lerdeki seviyelerine geri döndü.
Bunun yanı sıra, ikinci önemli gelişme 30 Temmuz'da TCMB Başkanı Erdem Başçı'nın enflasyon raporunu açıklaması ve enflasyon beklentisini yukarı yönlü revize etmesi oldu. Bunun çok şaşırtıcı bir gelişme olduğunu söyleyemeyiz çünkü enflasyonist bir baskının yaklaşacağının sinyalleri bundan birkaç ay önce kendini hali hazırda göstermişti. Örnek vermek gerekirse; küresel açıdan baktığımızda bir tarafta kendi enflasyonunu yaratmaya çalışan bir ABD, diğer tarafta ise sıkılaştırma politikalarının yaygınlık gösterdiği gelişen ekonomileri görmekteyiz. Bu iki ayrı ucun çakışması ile birlikte yükselen enerji fiyatları kendini gösteriyor ve Türkiye için bu durum oldukça riskli. Örneğin petrol fiyatlarına bakarsak şu anda 104'lü seviyelerde gezindiğini görebiliriz ki bu fiyatların çekilmiş halidir.
Bu gelişmeler doğrultusunda, TCMB Başkanı Erdem Başçı 30 Temmuz'da yaptığı açıklamada, enflasyon beklentilerini revize etti ve enflasyonun 2013 sonunda orta noktası yüzde 6,2 olmak üzere yüzde 5,2 ile yüzde 7,2 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirtti. Bunun yanı sıra, azalan sermeye hareketliliğinin yarattığı sıkıntıyı engellemek ve finansal istikrarı sağlamak adına faiz koridorunun esnek bir şekilde kullanılmaya devam edeceğini belirtti. Bu konuşmasından da anlıyoruz ki, kurun soğuyamaması halinde, ilerleyen toplantılarda ek faiz artırımları görebilmemiz mümkün.
Biraz da ABD tarafındaki gelişmelere bakacak olursak, parasal genişlemenin biteceğine yönelik beklentiler bir süredir gelişen ekonomilere dağılan likiditeyi tekrardan ABD'ye çekmeye başladı. Bu durumun sonucunda küresel piyasaları en çok etkileyen gelişme, ABD tahvil faizlerinin %2,5'un üstüne çıkması oldu. Faizlerin yüksek seyretmesi, USDTRY paritesinin 1,90'ın üzerinde kalmasının en büyük sebebi diyebiliriz.
Paritenin genel görünümüne baktığımızda 1,90'ın altına inmeye pek niyeti olmadığını görmekteyiz. Paritenin 1,90'ın altına inebilmesi için ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin %2,5'un altına inmesi gerekiyor diyebiliriz. Onun dışında, Temmuz ayının son haftalarındaki gelişmeler, paritenin orta vadeli yönünü kararlaştırmasında majör rol oynayacaktır. ABD tarafından gelecek olan Büyüme, Tarım Dışı İstihdam ve ISM İmalat veriler ve aynı zamanda bu ayın son günü gerçekleşecek olan FED Toplantı Tutanakları da oldukça önemli. Pariteyi biraz daha uzun vadeli değerlendirecek olursak ise, yıl sonuna doğru 1,89 - 1,93 aralığında bir istikrar sağlaması beklenebilir.