Demirtaş KCK basın davasını izledi
Silivri'de görülen KCK basın davasında tutuklu olarak yargılanan Nilgün Yıldız tahliye edildi. Duruşmayı izleyen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "Benimle röportaj yapmış olmak iddianamede suç olarak tanımlanıyor" dedi.
20'si tutuklu 46 gazeteci ve basın çalışanının yaptıkları haberler delil gösterilerek, KCK'nın basın komitesi olmakla suçlandıkları davanın 29. duruşması görüldü. Davaya bakan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Nilgün Yıldız'ın tutuklu kaldığı süre, suç vasfının değişme ihtimali ve mevcut delil durumunu göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda görev yapan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, yargılanan gazetecilerden tutuklu olan 19'u ile tutuksuz bulunan 4'ü katıldı. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da izledi.
Avukatların taleplerinin alındığı duruşmada ilk olarak tüm sanıkların avukatı Fırat Epözdemir söz aldı.
Mahkemenin verdiği süre kısıtlamasının CMK'ya, Anayasa'ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun olmadığını belirten Epözdemir, bir kısım sanıkların deliller hakkında ek beyanda bulunmaları için uygulanan süre sınırlandırılmasının kaldırılmasını ve tutuklu sanıkların tahliyelerini talep etti.
Talepleri değerlendire mahkeme heyeti 2 saat sonra kararını açıkladı.
2 sanık hakkında suç duyurusu
Mahkeme Heyeti, tutuksuz sanıklar Sultan Güneş Ünsal ve Zeynep Ceren Kuray'ın savunma sınırlarını aşan sözleri nedeniyle Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
Davada bir tahliye
Mahkeme heyeti, Nilgün Yıldız'ın tutuklu kaldığı süre, suç vasfının değişme ihtimali ve mevcut delil durumunu göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Mahkeme ayrıca sanık Yıldız için yurtdışına çıkış yasağı koydu. Davada tutuklu sanık sayısı 19'a düştü. Duruşma 13 Ocak 2014'e ertelendi.
Demirtaş'tan değerlendirme
Bir saat duruşmayı izleyen Demirtaş, duruşmaya verilen öğle arasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Demirtaş, "44 gazeteci yargılanıyor. 20'si tutuklu. 2 yılı aşkın süredir devam eden bir duruşma. Kenan Evren darbe yaptığında toplam 32 gazeteci cezaevine girmişti. Sadece bir dosyada bir gecede 44 gazeteciyi tutuklayıp cezaevine attılar. 2 yıldır yargılamaları sürüyor" dedi.
"Gazetecilerle ilgili emniyette, savcılıklarda kılıf hazırlanmış durumda"
Türkiye'de tutuklu 62 gazeteci bulunduğunu belirten Demirtaş, Başbakan ve hükümetin gittikleri her yerde "gazetecilik mesleği nedeniyle tutuklu kimse bulunmadığını" ileri sürdüklerini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Dünyanın hiçbir ülkesinde hukuk devleti olsun, diktatörlük olsun, krallık olsun, hiçbir devletinde 'gazetecilik yapmak suçtur' diye bir kanun olmaz zaten. Gazeteciyi tutuklamak isteyen kılıfını hazırlar. Türkiye'de de de şu anda tutuklu olan 62 gazetecinin neredeyse tamamıyla ilgili emniyette, savcılıklarda kılıflar hazırlanmış ve bu vesileyle tutuklanmışlardır. Yoksa gazetecilik yaptığı için tutuklanan, dünyada hiçbir gazeteci zaten yoktur. Sadece kılıf uydurma vardır."
"Benimle röportaj yapmış olmak iddianamede suç"
Yapılan yargılamayı eleştiren Demirtaş, "Bunun adına bağımsız yargı deniliyor. Deliller saçma sapan. Savunma hakkı kısıtlanıyor. Benimle röportaj yapmış olmak şu anda iddianamede suç olarak tanımlanıyor. İnanmayan bakabilir.
"Dışarıda muhalefet edebilen bir avuç gazeteci kaldı"
Demirtaş, BDP olarak düşüncesi kimliği ne olursa olsun baskı altında olan tüm basın emekçileriyle birlikte mücadele etmeyi görev olarak benimsediklerini belirterek, "Umut ediyorum bugün davada tahliye kararları çıkar. 2 yılı aşkın bir süredir haksız bir şekilde esir alınmış olan bu arkadaşlarımız serbest kalır. İşlerini yaparlar. Dışarıda hükümete muhalefet edebilen bir avuç gazeteci kaldı" dedi.
"Gizli kapaklı kapılar ardında bu kararlar veriliyor"
Mahkeme kararlarını da eleştiren Demirtaş, "Muhtemelen gizli kapaklı kapılar ardında bu kararlar, veriliyor. Şu günlerde dershane tartışmasıyla birlikte ortaya çıkan paralel devlet zihniyetinin mahkemelere yansıdığını biz çok iyi biliyoruz. Savcılar, yargıçlar kanun kitaplarından usul kitaplarına bakarak karar vermiyorlar. Cemaatin, hükümetin talimatlarından beslenerek kararlarını veriyorlar. Birçok mahkeme bu şekilde çalışıyor. Bütün savcıları, yargıçları zan altına bırakmak için söylemiyorum. Bizler birçok yerde bunların tanıklığını yaptık" diye konuştu.