"Gayrımenkule gelen yatırımlar yükseldi"
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Ermut: "2017'nin çok pozitif geçeceğine ve Türkiye'ye geçen yıldan daha fazla doğrudan yatırım geleceğine inanıyorum. 2015'teki seviyeleri yeniden yakalarsak ve Türkiye'nin yıllık doğrudan yatırım ortalamasını 17-18 milyar dolara doğru çekersek ondan sonra bunun üstüne çıkmamız daha kolay olur. Geçen yıl Türkiye'ye gelen yatırım yüzde 30 düşmesine rağmen gayrimenkule gelen yatırımlar yükseldi" dedi.
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut, 2017'nin çok pozitif geçeceğine ve Türkiye'ye geçen yıldan daha fazla doğrudan yatırım geleceğine inandığını ifade ederek, "2015'teki seviyeleri yeniden yakalarsak ve Türkiye'nin yıllık doğrudan yatırım ortalamasını 17-18 milyar dolara doğru çekersek ondan sonra bunun üstüne çıkmamız daha kolay olur." dedi.
Ermut, Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenen uluslararası gayrimenkul fuarı MIPIM'de basın mensuplarını sorularını yanıtladı.
Gayrimenkulün eskiden çok öncelikli sektörlerden olmadığını aktaran Ermut, kendilerinden daha katma değerli ve sıfırdan yatırımları getirmelerinin beklendiğini ancak gayrimenkulün de artık bu işin önemli bir parçası olduğunu ifade etti.
Ermut, hem Türkiye'nin ciddi gayrimenkul yatırımı çekmeye başladığını hem de global düzeyde gayrimenkul yatırımlarının önemli gündem maddesi haline geldiğini söyledi.
Türkiye'nin, 2002'ye kadar toplamda sadece 15 milyar dolar doğrudan yatırım almışken, 2002'den bugüne kadar 187 milyar dolar yatırım çektiğini belirten Ermut, özellikle 2003'te başlayan reform programıyla atılan pek çok adımla birlikte ülkenin yatırım ortamındaki iyileşmenin yatırımcılarda farkındalık oluşturduğunu kaydetti.
Ermut, Türkiye'ye doğrudan yatırımlarda zirvenin 22 milyar dolarla 2007'de görüldüğünü, global yatırımlardan en fazla payın ise yüzde 1,36 ile 18,3 milyar dolar yatırımın geldiği 2006'da alındığını bildirdi.
Türkiye'nin, global yatırımların ortalama olarak yüzde 1'ini çektiğini ancak ülkenin potansiyeli düşünüldüğünde bu payın kısa vadede yüzde 1,5'e çıkabileceğini vurgulayan Ermut, global ve bölgesel krizlerin muhtemel yatırımları etkilediğini söyledi.
Yatırımcıların önemli bir bölümünün, özellikle de çok uluslu yatırımcıların sadece Türkiye için değil, çevre pazarlara ulaşım açısından da ülkeye geldiğini belirten Ermut, şöyle devam etti:
"4 saatlik bir uçuş mesafesinde toplamda 1,6 milyar insana ve toplam 27 trilyon dolar gayrisafi milli hasılaya ulaşıyorsunuz. Aslında yatırımcıların geldiği potansiyel bu. Ondan dolayı Coca-Cola 94 ülkeyi, Microsoft 80 ülkeyi İstanbul'dan yönetiyor. Burası bir bölgesel merkez, hatta neredeyse global merkez. Çünkü genelde merkezi operasyonlarından sonra en büyük operasyon neredeyse Türkiye'de."
"Türkiye'yi bilen yatırımcılar 15 Temmuz'da halkın verdiği güçlü reaksiyonu ödüllendirdi"
Arda Ermut, Türkiye'nin iki seçim yaşamasına karşın 2015 yılını doğrudan yatırımda yüzde 35 artış kaydederek 17 milyar dolarla kapattığını, 2016'da ise bu rakamın yüzde 31 düşüşle 12,3 milyar dolara gerilediğini bildirdi.
Geçen yılın ilk yarısının çok zor geçtiğini ifade eden Ermut, yıllık doğrudan yatırım miktarı hedefini 10 milyar dolara kadar revize ettiklerini ancak ikinci yarıda yatırımlarda bir toparlanma yaşandığını kaydetti.
Geçen yıl çekilen yatırımların yüzde 56'sının darbe girişiminin yaşandığı temmuz ayından sonra geldiğine dikkati çeken Ermut, "Doğrudan yatırımların önemli bir kısmını halihazırdaki yatırımcılardan alıyorsunuz; genişleme yatırımı olarak... Türkiye'yi halihazırda bilen yatırımcılar bence terör saldırıları ve 15 Temmuz'da Türk halkının verdiği güçlü reaksiyonu ödüllendirdi. Çünkü Türk halkının demokratik, laik rejimine, meşru seçilmiş cumhurbaşkanına bağlı olduğunu gördüler. Bu bir tahmin edilebilirlik ve öngörülebilirlik sağladı." şeklinde konuştu.
Geçen yıl mart ayında ABD'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'li 21 şirketin üst yönetici (CEO) ve yönetim kurulu başkanıyla bir toplantı yaptığını hatırlatan Ermut, şunları kaydetti:
"15 Temmuz darbe girişiminden sonra eylül ayında yapılan ABD ziyaretinde de 29 şirket yöneticisini topladık. Orada iki toplantıya da katılan önemli bir firmanın CEO'su dedi ki 'Mart ayında söylediğimiz bazı şeyler resmen uygulamaya geçmiş ve teşvik sistemi güncellenmiş. Bu kadar terör saldırıları ve 15 Temmuz gibi olay yaşadığınız bir dönemde yatırım ortamıyla ilgili bu adımları atmış olmanız etkileyici.' Yani şunu gördüler; halk zaten demokrasisine, ülkesine sahip çıkıyor. Bu da ülkede çok köklü bir değişimin yaşanmayacağının bir garantisi. Ayrıca hükümet hangi şartlarda olursa olsun yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili çalışmalara devam ediyor. Demek ki yatırımlarla ilgili, özellikle doğrudan yatırımlarla ilgili farkındalık anlaşılmış. Bu önemli bir aşamaydı."
Ermut, 2017'nin çok pozitif geçeceğine ve Türkiye'ye geçen yıldan daha fazla doğrudan yatırım geleceğine inandığını ifade ederek, "2015'teki seviyeleri yeniden yakalarsak ve Türkiye'nin yıllık doğrudan yatırım ortalamasını 17-18 milyar dolara doğru çekersek ondan sonra bunun üstüne çıkmamız daha kolay olur." dedi.
"Yatırımcı işine bakıyor"
Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Ermut, uluslararası yatırımcıların Türkiye'nin Almanya ve Hollanda ile yaşadığı gerilime yaklaşımına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"Genelde Avrupa, özelde Almanya bizim hala bir numaralı ticari partnerimiz, aynı zamanda bir numaralı yatırım kaynağımız. Dolayısıyla onlarla ekonomik ilişkilerimiz hala bizim açımızdan çok önemli. Her ne kadar Almanya ve Hollanda'nın tavırları Türkiye ile ilgili algıyı bir yandan zehirlese de yatırımcı işine bakıyor. Aynı durum turizm açısından da geçerli. Güvenlik algısıyla ilgili problem olmadığı zaman ikili ilişkilerdeki sorunlar insanları bir yere kadar etkiliyor. Hele yatırımlarda ve turizmde çok daha sınırlı etkiliyor. Eninde sonunda yatırımcılar ya da turistler pazar dinamiklerine göre karar veriyor.
Biz son 10 yılda Almanya'dan 7 milyar doların üzerinde yatırım çektik. Geçen yıl 430 milyon dolar civarı geldi. Başka ülkeler üzerinden gelen Alman yatırımlar da var. Resmi rakam olarak bilançoda 14 milyar dolar ama diğer ülkeler üzerinden gelenler de düşünüldüğünde Türkiye'de kümülatif olarak 20 milyar dolarlık bir Alman yatırımı olduğunu tahmin ediyoruz. Ar-Ge'den otomotive, tarımdan gayrimenkule pek çok alanda Alman şirketi Türkiye'de yatırım yapıyor. Alman firmalarından bize gelen bilgi isteme taleplerinde bir azalma yok. İnşallah olmayacağına da inanıyoruz."
Doğrudan yatırımların uzun bir perspektifle yapıldığını vurgulayan Ermut, "Bu nedenle geçici durumlar, siyasi tartışmalar, hatta döviz iniş çıkışları bile bu yatırım kararlarını kısmen etkilese de tamamen etkilemiyor. Türkiye'yi radarına koyduysa 2 ay erteliyor, 3 ay öne alıyor ama bir şekilde geliyor." ifadelerini kullandı.
Uluslararası yatırımcılar arasında 16 Nisan'daki referandumu, yatırım kararı vermek açısından bir gösterge olarak görenler olabildiğini aktaran Ermut, "Daha etkin yönetişim vaadiyle bu referandumu yapıyoruz. Yatırımcılar da en başta etkin yönetişim ve yürütme erkinin yatırımcı dostu konumu açısından bir sorun olup olmayacağına bakıyor. En fazla hukuk güvenliği ve şeffaflığı, tabiri caizse oyunun ortasında kuralların değişmemesine önem veriyorlar. Türkiye'deki referanduma en çok bürokrasi açısından bakıyorlar. Bunun dışında siyasi açıdan sordukları bir şey yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Gayrimenkul yatırımlarında çok daha ileri bir noktaya gelinebilecek"
Arda Ermut, gayrimenkulün de doğrudan yatırım olarak bir girdisi olduğunu ve Türkiye'de bunun arttığını belirterek, geçen yıl Türkiye'ye gelen yatırım yüzde 30 düşmesine karşın gayrimenkul yatırımlarının yükseldiğini söyledi.
Türkiye'nin en çok yatırım aldığı dönemlerde bile bu kadar gayrimenkul yatırımı çekemediklerini aktaran Ermut, "Demek ki bir şeyi yanlış yapıyorduk. Şimdi o konuda bazı adımlar atıldı, değişiklikler yapıldı ve daha çok gayrimenkul yatırımı çekiyoruz." dedi.
Ermut, Türkiye'den belirli bir rakamın üzerinde konut satın alan yabancılara vatandaşlık hakkı verilmesinin de pozitif bir algı oluşturduğunu ifade ederek, "Bu bizim Yatırım Ajansının kurulması gibi önemli bir sinyaldir. Demek ki Türkiye hükümeti hala bu konuya çok önem veriyor, yatırım çekmeye çalışıyor, daha fazla yatırım çekmek için böyle bir regülasyon gerçekleştirdi." diye konuştu.
Geçen yıl gelen gayrimenkul yatırımının 4,1 milyar dolar olduğunu, gayrimenkul hizmet satışıyla bu rakamın 4,3 milyar dolara çıktığını belirten Ermut, ülkenin potansiyeli, vatandaşlık hakkının verilmesi ve diğer çalışmalarla çok daha ileri bir noktaya gelinebileceğini söyledi.
"Gayrimenkul yatırımı algı açısından çok önemli"
Türkiye gayrimenkul sektörüyle ilgili bir ara "balon" sorularının geldiğini aktaran Ermut, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 7 milyon ünite konut, sadece deprem riskinden dolayı yenilenmek zorunda. Dolayısıyla ortada gerçek bir talepten bahsediyoruz. İkincisi, dünyada inşaatın gayrisafi milli hasılaya oranı ortalama yüzde 11-12'lerdeyken bizde hala yüzde 8-9. Yani hala gelişmek için arada bir açık var. Bize çok gözüküyor ama aslında hala gayrisafi milli hasılamızda o kadar da pay almadı. Bu 'bütün gelişmemizi, ekonomik büyümemizi oradan sağlayalım' demek değil ama sağlıklı bir büyümede hala gayrimenkul ve inşaat sektörünün artışı için bir pay var. Bunu devam ettirmemiz lazım."
Arda Ermut, gayrimenkul yatırımının algı açısından çok önemli olduğuna dikkati çekerek, "Belki de sıfırdan çektiğiniz bir yatırımın oluşturduğu algıdan daha fazla. Çünkü bir kere bunlar tanıtıma çok ciddi yatırımlar yapan firmalar. Kendi yaptığı gayrimenkulü pazarlamak istediğinde otomatikman Türkiye'nin tanıtımını yapmış oluyor. MIPIM gibi dünyanın en varlıklı insanlarının, 'premium class' insanların geldiği bir ortamda Türkiye'nin tanıtımını yapan pek çok ülkeden değişik yatırımcı var. Bizzat yatırımcıdan duyuyorlar. Onlar gerçekten açık konuşuyorlar ve mesela sizin aklınıza gelmeyen pek çok enteresan detayın altını çiziyorlar. Dolayısıyla en güzel model bu. Gayrimenkulün de bunu sağlaması açısından böyle dolaylı bir etkisi var." görüşlerini aktardı.
Özellikle 2010'dan sonra yatırımların geldiği ülke ve sektörlerde farklılaşma olduğunu aktaran Ermut, yatırımlarda imalat sektörünün payının yükseldiğini, Avrupa ve ABD'den gelen yatırımların payı düşerken, Asya ülkeleri ve Rusya kaynaklı yatırımların payının arttığını sözlerine ekledi.