Mehmet Şimşek yatırımcılara seslendi: Dalgalanmalar sizi korkutmasın
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Yatırım yapan gruptan ricamız, lütfen günlük veya kısa vadeli dalgalanmalar sizi korkutmasın. Temele bakın, demografiye bakın, reform sürecine bakın, daha kaliteli kurumlar kuran ülkelere bakın" dedi.
Şimşek, Dünya Yatırım Tanıtım Ajansları Birliği (WAIPA) Dünya Yatırım Konferansı'nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile dostları arasında bazı görüş ayrılıkları olabileceğini, aileler arasında bile bu tür görüş ayrılıkları bulunduğunu, her şeye rağmen Batı ile yollarını ayırmayacaklarını söyledi.
Galaxy Note 7 Samsung'a pahalıya patladı
"Türkiye, Batı'dan ayrılmıyor" diyen Şimşek, ilişkileri yeniden oluşturmanın başka ilişkiler kurmalarına bir alternatif teşkil etmeyeceğini, ticaretin açıklığına ve daha fazla entegrasyona karşı olmadıklarını vurguladı.
Türkiye'nin çok daha güçlü bir arayışı olduğunu, başkaldırıdan sonra bile AB ile Gümrük Birliği'ni güncellemek istediğini, AB'yi ikna etmeye çalıştıklarını belirten Şimşek, "Diyoruz ki, yeni bir serbest ticaret anlaşması gerçekleştirelim. Bu tarım için olabilir, kamu alımları için olabilir, ihaleler için olabilir, imalat sektörü için olabilir. Biz kendimize inanıyoruz, biz rekabetçiyiz" dedi.
AB ile Türkiye arasındaki ticaret hacmini mevcut kapasiteden çok daha ileriye taşıyacaklarına inandıklarını ifade eden Şimşek, Türkiye'nin Batı ile olan ilişkilerinin güçlenmeye devam edeceğini söyledi.
Avrupa otomobil pazarı 9 ayda yüzde 7,7 büyüdü
Şimşek, "Evet, ara sıra yanlış anlaşılmalar olabilir. Birkaç hafta birbirimizle konuştuk, bağırdık, çağırdık ama bu dönem arkada kaldı. Biz ticarete, küresel entegrasyona inanıyoruz ve bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Çünkü biz bunun neticede daha fazla verimliliğe ve sürdürülebilir refaha götüren yol olduğuna inanıyoruz." şeklinde konuştu.
"Sektörel dönüşümler yapmamız gerekiyor"
Mehmet Şimşek, darbe girişimi başarısız bile olsa küçümsenecek bir şey olmadığını söyledi. Özellikle uluslararası gözlemcilerin tepki verdiğini ve bütün bu olayların daha gürültülü, daha kutuplaşmış bir iç politika yaratacağını yazdığını, ancak bunun yanlış olduğunu belirten Şimşek, bu ayaklanmaya karşı bütün ülkenin bir araya geldiğini hatırlattı.
Şimşek, bu darbenin planlandığı akşam ile sonrasındaki haftalar boyunca hayatın her kesiminden insanların bir araya geldiğini, bu etkinliğin yurtiçindeki siyasi gerginlikleri de hafiflettiğini dile getirerek, "Yani bir siyasi konsolidasyon, destek yaşandı. Hem hükümet için hem Cumhurbaşkanı için..." dedi.
Görevlerinin bugünkü ortamdan yararlanmak olduğunu, bu durumun yapısal reformları da hızlandıracağını belirten Şimşek, değer zinciri üzerinde yükselmek istediklerini, bunu yapmanın tek yolunun yüksek gelirli bir ülkeye geçmek olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin iş piyasasında yaptığı reformlara değinen Şimşek, bunları yatırım iklimini iyileştirmek için hayata geçirdiklerini söyledi. Şimşek, yabancı sermaye yatırımları konusunda da rekabet içinde olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yeni gelişmekte olan ülkeler eskisi kadar ilgi çekmez oldu. Bence ortalıkta hala muazzam bir para var. Ve evinizi düzene sokar, reformlarınızı yaparsanız, buradan daha fazla nemalanabilirsiniz. Biz de mevduat ve tasarruflar çok düşük olduğu için dış paraya ihtiyaç duyuyoruz.
Türkiye'nin en büyük sorunu tasarruflarının düşük seviyede olması. Bu kıyamet içinde muazzam bir reform hazırladık ve bunu parlamentoya sunduk. Önce Bireysel Emeklilik Sistemi olarak lanse ettik. Bu bir şekilde tasarrufları geliştirme sonucu doğuracaktır.
Bu şekilde Türkiye, cari hesaplarındaki açığı kapatabilecektir. Ama yine de bununla da iş bitmiyor. Çok kapsamlı bir reform programımız var. Sektörel dönüşümler yapmamız gerekiyor. Aynı zamanda yukarıdan aşağı inen bir yaklaşımımız olmalı."
"Bir harcama reformu üzerinde çalışmamız gerek"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, iyileştirilmiş ve kaliteli bir eğitimin peşinde olduklarını belirterek, okullarda performans ölçümleri yapılması, öğrencilerin kendilerini daha fazla geliştirmesi gerektiğini söyledi.
Borcun GSYH'ye oranının yüzde 32 olduğunu, yine de gelir kalitesini artırmaları ve bir harcama reformu üzerinde çalışmaları gerektiğini vurgulayan Şimşek, darbe sonrasında birçok endişe olduğunu, ancak artık hukukun üstünlüğü içinde her şeyin yapıldığını, bu konuda kanıta dayalı yaklaşım bulunduğunu kaydetti.
Şimşek, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin hem kararları hem de yargı yetkisi ile bağımlı bir ülke olduğunu, bu nedenle standartları uygulamak zorunda bulunduğunu ve hiç kimsenin rejim içinde başka rejim olan bir ülkede yaşamak istemeyeceğini ifade etti.
Bugünlerde küresel olarak belirsizlik olduğunu, özellikle finans piyasalarındaki dalgalanmaların bütün yatırım teşvik ajanslarını zora soktuğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yatırım yapan gruplardan ricamız, lütfen günlük veya kısa vadeli dalgalanmalar sizi korkutmasın. Temele bakın, demografiye bakın, reform sürecine bakın, daha kaliteli kurumlar kuran ülkelere bakın. Kısa dönemde aşırı dalgalanma olabilir. Bunu yönetebiliriz, ama bunun ötesine baktığımızda yeni gelişen piyasalar hala orada, yatırım imkanları hala orada...
Ve evini barkını düzene sokan, reform yapmaya devam eden, verimliliğini artıran, istihdamı artıran ve daha yüksek bir gelir seviyesi yaratabilen ülkeler aslında hala mevcut. Bütün olaylara rağmen biz AB üyeliği sürecinde ilerliyoruz, ne kadar sürerse sürsün. Tabi buna Avrupa ve Türk halkı karar verecek."
"Asla ve asla popülist retoriğin pençesi altına girmeyelim"
Mehmet Şimşek, verimliliğin bütün dünyada zayıf olduğunu, Türkiye'de bir istisna olmadığını söyledi. Verimliliği iyileştirmenin en önemli yolunun özel sektör yatırımlarını da kamu yatırımları ile birlikte görmek, ancak en önemlisinin rekabet engellerini ortadan kaldırmak olduğunu vurgulayan Şimşek, "Daha fazla rekabet, ürün düzenlenmesi... Bunların peşinden gitmeliyiz." ifadesini kullandı.
Şimşek, konuşmasını "Asla ve asla popülist retoriğin pençesi altına girmeyelim. Biz kamuoyunun görüşünü etkileyebiliriz. Doğru şeyleri söyleyebilir, insanların buna odaklanmasını isteyebilir ve popülizm tuzağına düşmelerini engelleyebiliriz. Biz bunları yapmadığımız takdirde küresel büyüme daha da kötüleşecek. Yani bir fark yaratabiliriz ve bunun için liderliğe gerek var" şeklinde tamamladı.