Bakan Pakdemirli'den önemli açıklamalar
Ege Ekonomik Forumu'na katılarak konuşma yapan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, çiftçilere, bugün itibarıyla başta organik tarım destekleri olmak üzere birçok kalemde destek ödemesi yapmaya başladıkları müjdesini verdi.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı, NTV ve Özgencil Grup iş birliğiyle düzenlenen Ege Ekonomik Forum'un ikinci gün oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarım ve ormancılıkta önemli mesafeler katettiğini, gelecek için planlama çalışmalarına önem verdiklerini söyledi.
Tarım sektörüne yönelik desteklemelere ilişkin bilgi veren Pakdemirli, "Bugün ilk defa buradan çiftçilerimiz için bir müjde açıklamak istiyorum, bugün itibarıyla çiftçilerimize başta organik tarım destekleri olmak üzere birçok kalemde bir destek ödemesi yapmaya başlıyoruz, toplamı 490 milyon lira, hayırlı uğurlu olsun." dedi. Türkiye'de protein tercihinin genelde kırmızı etten yana kullanıldığını belirten Pakdemirli, et üretiminin artmasına rağmen talepteki artışı karşılayamadığını ifade etti.
Pakdemirli, balık tüketiminin artırılmasını tavsiye ettiğini ancak bunun zaman zaman eleştiri konusu olduğunu dile getirdi. 2002'de kişi başına ortalama 6,7 kilogram olan balık tüketiminin 2017'de 5,5 kilograma gerilediğini, tavukta aynı dönemde tüketimin 10 kilogramdan 26 kilograma, kırmızı ette ise 6 kilogramdan 15 kilograma çıktığına dikkati çeken Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki 6 ay içinde kasaplık hayvanlarla ilgili herhangi bir ithalatımız olmayacak. Bunu net söyleyebilirim ama Türkiye (tüketimini) 6 kilogramdan 15 kilograma çıkarırken üretimini yüzde 70 artırmış. Bugün itibarıyla tüketici tercihleri proteinde bir miktar daha ette olduğu için bizim bu konuyla ilgili ithalat bağımlılığımızı tamamen ortadan kaldırmamız 3 senelik bir program. 2021 yılı içinde biz artık 'Türkiye tamamen bu konuda ithalata bağımlı olmaktan kesinlikle çıkacaktır.' diyebiliyoruz.
Ucuz eti sosyal sorumluluk olarak görüyoruz. Türkiye'de 81 ilde teşkilatı olan 3 büyük markette 29 liradan kıyma, 31 liradan kuşbaşı et satışları sürmekte. Bunu devam ettirmeyi düşünüyoruz. Diğer taraftan tabii ki et sektörü de para kazanmalı ama sektörde her oyuncuya ihtiyaç var. Türkiye'nin aylık et tüketimi ihtiyacı 100 bin tondur, bunun aşağı yukarı 5 bin tonu sosyal sorumluluk projesi kapsamında bizim de desteklediğimiz Et ve Süt Kurumu tarafından yapılan, vatandaşın ucuz ete ulaşmasını sağlayan proje."
"Yerel ve coğrafi işaretli ürün satma mecburiyeti yüzde 20-25 seviyesine taşınması halinde..."
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ulusal zincir marketlerde yerel ve coğrafi işaretli ürün satma mecburiyetinin yasal olarak yüzde 1 olduğunu, bunun yüzde 20-25 seviyesine taşınması halinde hem ciddi bir verimlilik yakalanabileceğini hem de yerel kalkınmaya katkı sağlanabileceğini belirtti.
Pakdemirli, Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı, NTV ve Özgencil Grup iş birliğiyle ikincisi düzenlenen Ege Ekonomik Forum'unda, dünyadaki tarım ve gıda projeksiyonları konularında değerlendirmelerde bulundu.
Gelecekte yüksek teknoloji ve uzay temalarına rağmen gıdanın vazgeçilmez önemde olacağını, bu konuda Türkiye'yi de zor ev ödevlerinin beklediğini belirten Pakdemirli, tarımın savunma sanayisinden daha önemli bir alan olduğunu kaydetti.
"Açlıkla karşı karşıyaysanız o kocaman uçakları, roketleri, tankları ısırıp yeme imkanınız yok. Öncelikle vatandaşı besleyeceksiniz ondan sonra her şey geliyor" diyen Pakdemirli, stratejik planlar yapılması gerektiğini bildirdi.
Bakan Pakdemirli, tarımın günlük siyasete çok açık bir alan olduğunu dile getirerek, "Bizim genel bir alışkanlığımız da var, 'herkes okumadan katip, yazmadan alim'. Bana göre tarımı siyasetten ayrı tutmamız gerekiyor. Çok zor bir ev ödevimiz var. Tarımda hep beraber yan yana yürümeye ihtiyacımız var." dedi.
Tarımda global bir marka oluşturma hayalinin bulunduğunu, bunun çeşitli ürünleri bir şemsiye altında toplayan bir marka da olabileceğini anlatan Pakdemirli, incir, fındık gibi fiyat belirleyicisi oldukları ürünler için gelecek projeksiyonlarının çizilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Yerel ürün zorunluluğu
Hal yasası ve perakende yasası çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Tarlada ürün 1 lira, tüketicide 4 lira. Burada verimsizlikleri ne yapacağız ? Yüzde 10-12 tarlada, yüzde 25-30 halde, yüzde 10 markette, yüzde 10 civarı da evde kayıp var. Aslında değer zincirinde ürünün yüzde 50'sini kaybediyoruz. İşte doğru hal yasası, doğru perakende yasası, bunlar üzerinde çalışıyoruz.
Bana göre, İzmir Yelki'deki köylü vatandaşım oradaki ulusal zincir markette ürününü, sebzesini, meyvesini satabilmeli. Bununla ilgili ben perakende sektöründen geldiğim için hepsinin genel müdürleriyle konuşuyorum. Coğrafi işaretli bir ürün veya yerel ürün satma mecburiyeti yasal anlamda yüzde 1 ama biz bunu yüzde 20-25'ler seviyesine taşıyabilirsek hem yerel ekonominin kalkınmasını hem de ciddi bir verimliliği yakalayabiliriz. Bu ürün taşınırken üç defa elleçlenmeyecek, üç defa mazot, işçilik ödenmeyecek. Bunları da mutlaka hesaba katıyor olmamız lazım."
Kooperatiflerle ilgili düzenleme
Tarımsal kooperatif sayısının çok fazla olduğunu, bu işin derlenip toplanması konusunda bakanlık olarak zorlayıcı bir etkilerinin olmasını istemediğini aktaran Pakdemirli, gelecek günlerde konuyla ilgili çalıştay yapacaklarını söyledi. Japonya'daki 600 kooperatife karşılık Türkiye'de 14 bin kooperatifin bulunduğunu dile getiren Pakdemirli, buna rağmen dünyada ilk bine girebilen bir kooperatiflerinin bulunmadığına işaret etti.
"Kabalı köyü örnek olmalı"
Bakan Pakdemirli, Türk tarımında ortalama işletme büyüklüğünün 6 hektarken Fransa'da 40, İngilterede 95 hektar olduğunu, ölçeği artırmak için toplulaştırma konusunda önemli adımlar attıklarını, ancak bunun dışında kooperatifler ve birliklerin de devreye girmesini istediklerini bildirdi.
Yozgat'ta ziyaret ettiği Kabalı köyünde üreticinin bir araya gelerek arazilerini toplulaştırdığını, oluşturulan meyve bahçesiyle gelirini katladığını belirten Pakdemirli, bu güzel örneğin yaygınlaştırılması gerektiğini aktardı.
Bakan Pakdemirli, tohum konusunda arz güvenliğini de önemsediklerini aktararak " Tohum yerli olduğu zaman üretim ve lezzetten vazgeçmemiş oluyorsunuz. Ötesinde katma değeri yurt dışına bırakmıyorsunuz. Tohum konusunda gelişim alanımız vardır, kötü bir yerde değiliz. Bugün 1 milyon 50 bin yerli tohum üretim noktasındayız. Hedeflerimiz var." dedi.
Afrika konusu
Pakdemirli, Türkiye'nin Afrika'da yürüttüğü çalışmaların zaman zaman eleştiri konusu yapıldığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Bu hafta Sudan'daydım. Afrika konusu da speküle ediliyor. 'Ne işiniz var' diyorlar. Gıda arz güvenliği bizim stratejik konularımızdan biri. Diğer ülkelerin ne işi varsa bizim de o işimiz var Afrika'da. Dünyada tüm ülkeler bu işi yaparken biz sadece sınırlarımız içinde kalmamalıyız, ufka bakıp ne yapmamız gerektiğine karar vermemiz lazım.
Sudan'daki arazi Türkiye'deki ekilebilir alanın yüzde 10'u ve bize bedelsiz teklif edilmiş. Almasa mıydık? Devlet olarak tarım yapma niyetimiz yok, önümüzdeki günlerde bu tarım arazilerini kullanmaları için iş adamlarımıza açacağız. İzmirli iş adamlarımız yatırım yapmak istiyorsa bu konuda İzmir'e pozitif ayrımcılık yapabiliriz."
Tarımın çok eleştiri alan bir konu olduğunu, haksız eleştirilerle de karşılaştıklarını aktaran Bekir Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkes okumadan alim, yazmadan katip. Birileri eleştiriyor. Diyor ki 'bakan staj yapsın. İzmir milletvekili. Kelli felli adam. Bakıyorum yüksek okul mezunu, spekülasyon yapıyor. Ben 25 senemi verdim. Bu konuyu biliyorum. Milletvekillerimiz çalışacak, doğru eleştirilerle gelecekler."