Babacan: "Asgari ücret konusundaki taahhüdümüz net"
Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ali Babacan, asgari ücret konusundaki bin 300 lira taahhütlerinin net olduğunu, 2016'da uygulanacağını söyledi.
Babacan, TRT HABER yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
1 Kasım Genel Seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, seçim sonuçlarının Türkiye'nin istikrar ve huzur ortamı içerisinde yükselmeye devam etmesine olanak sağlayacak şekilde sonuçlanmasını diledi.
AK Parti'nin seçimlere yönelik yeni taahhütlerine yönelik sorular üzerine Babacan, seçim beyannamesinde ortaya koydukları yeni taahhütlerin toplam maliyetinin milli gelirin yüzde 1'ine karşılık geldiğini söyledi.
Babacan, en büyük kalemi emekliler için düşünülen maaş artışının oluşturduğunu, ilave maliyetin yarısından biraz fazlasının buradan kaynaklandığını ifade etti.
Bira devleri sonunda el sıkıştı
Çiftçilerle ilgili adımlar bulunduğuna işaret eden Babacan, yem ve gübrede KDV'nin kaldırılıyor olmasının da maliyetlere önemli bir etkisi olduğuna değindi.
Babacan, sonuçta ortaya 19-20 milyar liralık bir maliyet ortaya çıktığını kaydetti.
Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Planı'nda bu taahhütlerin önemli ölçüde dikkate alındığına işaret eden Babacan, "Böylesine zor ve taahhütlerin verildiği bir dönemde mali disiplin korunuyor. Taahhütler verilmesine rağmen bunun gelirle, tedbirlerle dengelendiği bir tablo ortaya konulmuş durumda" diye konuştu.
Mali disiplinin AK Parti ile özdeşleştiğini dile getiren Babacan, mali disiplinin bundan sonraki fonksiyonun cari açığı düşük tutmak ve daha da aşağı çekmeye yönelik olacağını vurguladı.
Babacan, AK Parti'nin seçim beyannamesindeki asgari ücret vaadine ilişkin, "Asgari ücret konusundaki bin 300 lira taahhüdümüz nettir ve 2016'da uygulanacaktır" dedi.
Muhalefet partilerinin vaatlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Babacan, şunları kaydetti:
"Maliye ve Kalkınma Bakanlığımızın detaylı analizleri oldu. Açıkladıkları seçim beyannamesinde söz verdikleri vaatlerin detaylı çalışması yapıldı. Bu çalışmalara göre muhalefet partilerinin vaatleri 150 ila 180 milyar lira tutuyor. Yani milli gelirin yüzde 7 ila 9'u arasında bir rakamdan söz ediyoruz.
Bizimki yüzde 1 ve bunun tedbirleri alınmış şekilde bir program ve bütçe ortaya koyuyoruz. Diğer siyasi partilerin ortaya koydukları vaatlerle ilgili böyle bir çalışma yok, kaynak da kimse göstermedi."
Türkiye'nin öngörülebilirliğe ve istikrara ihtiyacı olduğunu vurgulayan Babacan, yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin büyümeye ve istihdam yaratmaya devam ettiğini söyledi.
Taşeron işçiler
Taşeron işçilerle ilgili vaatlerin anımsatılması üzerine Babacan, söz konusu kanunun çıktığını, Bakanlar Kurulu kararı ile asli ve yardımcı işin tanımlanması aşamasında olunduğunu söyledi.
Seçimden sonra kurulacak hükümetin atacağı ilk adımlardan birinin bu tanımları yapmak olacağını, tanımlar yapıldıktan sonra atılacak adımların ilan edildiğini ifade eden Babacan, taşeron sistemiyle ilgili sorunların, mağduriyetlerin, hak kayıplarının farkında olduklarını, çalışanların hakkını tam olarak verecek, hiçbir hak kaybına uğratmayacak bir sistem öngördüklerini, mağduriyetlerin giderileceği çerçevenin oluştuğunu, bunun detayları belirleyecek Bakanlar Kurulu kararının sosyal kesimlerle istişare edilmesi gerektiğini anlattı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti seçim beyannamesini açıkladığı gün bu konuyla ilgili net ifadelerinin olduğunu anımsatan Babacan, bu problemi ilkeli bir şekilde çözmek için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
"Siyasi istikrar ve doğru ekonomi politikası Türkiye'yi korunaklı hale getirir"
Babacan, doların yükselmesinde dış etkenlerin de belirleyici olup olmadığı ve bu kaybın sürüp sürmeyeceğiyle ilgili öngörüsünün sorulması üzerine, içinde Brezilya, Türkiye, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Malezya, Filipinler'in yer aldığı gelişmekte olan ülke grubunun ekonomik büyüklüklerinin gelişmiş ülkeleri geçtiğini ifade etti.
Gelişmekte olan ülkelerin tümüyle alakalı son birkaç yıldır olumsuz bir tablonun söz konusu olduğunu dile getiren Babacan, özellikle Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artışının tartışıldığı son dönemlerde, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değer kaybettiğini, faizlerinin arttığını ya da borsalarında düşüş meydana geldiğini belirtti.
Türkiye'nin finansal göstergelerindeki tüm gelişmelerin, yani faiz ve kur artışı ile borsadaki düşüşün gelişmekte olan tüm ülkelerde yaşandığını anlatan Babacan, şöyle konuştu:
"Ama biz daha çok etkilenen ülkeler arasındayız. Özellikle jeopolitik gelişmeler ve Türkiye'nin kendi içinde yaşadığı siyasi belirsizlik ortamı Türkiye'yi daha çok etkilenen ülkeler arasına soktu.
1 Kasım seçimlerinden sonra güçlü bir hükümet kurulursa ve bu hükümet işe başlar başlamaz reformlar konusundaki kararlığını ortaya koyarsa, açıklanan Orta Vadeli Program çerçevesinde makro ekonomik hedef setiyle hareket ederse bizim göstergelerimizin hepsinde iyileşmeler yaşanır.
Biz, gelişmekte olan ülkeler içinde olan bitenden daha az etkilenen ülkeler tarafına doğru kayarız. Siyasette istikrarın ve öngörülebilirliğin oluşması ve ekonomi politikalarının netleşmesiyle beraber biz, daha az etkilenen ülkeler grubu içine gireceğiz.
Açık bir ekonomiyiz dışarıda olanlardan hiç etkilenmememiz mümkün değil. Siyasi istikrar ve doğru bir ekonomi politikası dışarıda olup bitenden Türkiye'nin daha az etkilenmesini sağlar, Türkiye'yi daha korunaklı hale getirir."
Fed'in faiz artışını yıl sonuna doğru gerçekleştirmesinin mümkün olup olmadığı sorusuna Babacan, Fed'in faiz artışının dünya ekonomisi için belirsizlik alanı haline geldiğini ifade etti.
Mayıs 2013'te sıkılaştırmaya başlayacağını açıklayan Fed'in son 2,5 yıldır ne zaman, ne yapacağının tartışıldığına dikkati çeken Babacan, bunun doğru olmadığını, Fed'in daha öngörülebilir olması gerektiğini kaydetti.
Amerika'nın kendi ekonomik verilerine bakarak aldığı faiz kararının, dünyanın tümünü etkilediğini ifade eden Babacan, G20 toplantılarında kendilerinden daha öngörülebilir olmayı beklediklerini söylediklerini anlattı.
Somut adımlara dönük politikanın oluşmasının dünya için daha iyi olacağını düşündüklerini dile getiren Babacan, spekülasyonla, herkesin kendi tahmin çabalarıyla yönetilen bir finansal piyasanın çok inişli çıkışlı olacağını söyledi.
Bu durumdan gelişmekte olan ülkelerin kaybettiğini belirten Babacan, Fed'in kendi verilerinin yanı sıra dünyanın geri kalanına bakarak adım atmasını ümit ettiklerini kaydetti.
Babacan, "Amerikan Merkez Bankasının atacağı adımlar, dünyayı zayıflatıyorsa, gelişmekte olan ülkelerde kırılganlıkları artırıyorsa, bu dönüp dolaşıp Amerikan ekonomisini mutlaka vurur. Amerikan ekonomisi açık bir ekonomi, dışarıda olup bitenden bağımsız bir ekonomi değil. Atacağı adım, dışarıyı etkiler ama dışarıda olup bitende dönüp kendisini etkiler. Bunların daha iyi farkında olmalarını istiyoruz" dedi.