Geçen hafta ekonomide elbette vatandaş olarak hepimizi zorlayan birtakım kararlar alındı. MTV’nin bu yıl için iki kez ödenmesi, pasaportlar ve noter dahil harçların yüzde 50 artırılması, yurtdışından getirilen telefonlarda harcın 6 bin liradan 20 bin liraya çıkarılması, Kurumlar Vergisi oranlarının yükseltilmesi, KDV’de genel oranın yüzde 18’den yüzde 20’ye çıkarılması ve tüketici kredilerinde verginin 5 puan artırılması bunlardan bazıları.
- Bu kararlar alınırken unutulmaması gereken en büyük konu, kaybettiğimiz hayatların ağırlığının üstüne ekonomiye toplam 100 milyar dolarlık ek maliyet getiren yüzyılın depremidir.
- Çoğumuzun günlük hayat koşturması nedeniyle unuttuğu, devletin konut yetiştirmek için canla başla çalıştığı ancak kimilerinin çadırda ya da konteynerde bayramı karşıladığı o büyük deprem.
- Nasıl 1999 yılında Marmara depremi ile oluşan hasarın ortadan kaldırılabilmesi için vergi artışları dahil çeşitli kararlar alındıysa, şimdi de benzer kararlar alınıyor. Çünkü 11 ili kapsayan deprem Türkiye olarak bizim depremimiz.
- Devlet şu anda kaynaklarını kullanıyor ama 100 milyar dolarlık bir maliyeti dünyada sadece kendi kaynaklarından karşılayacak sayılı ülke vardır.
- Sonuçta TL rezerv para değil ve Türkiye gelişmekte olan bir ülke.