Zafer Çağlayan: "Vize insanlık suçu..."
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Avrupalı iş adamları benim ülkeme rahat bir şekilde elini kolunu sallayarak girerken, benim iş adamım AB üyesi ülkelere girerken vize rejimine tabi tutulacak. Ben bunu bir insanlık suçu olarak düşünüyorum, insan hakları ihlali olarak görüyorum" dedi.
Çağlayan, Türk-Belçika İş Forumu'nda, Türkiye Belçika arasındaki ilişkilerin tarihinin çok eskiye dayandığını kaydetti.
220 bine yakın Türk vatandaşının Belçika'da yaşadığını anımsatan Çağlayan, bu sayının 160 bininin de Belçika vatandaşı olduğunu dile getirdi.
Çağlayan, 20 yıl önce Belçika'ya çalışmak için giden Türk vatandaşlarının çocuklarının bugün Belçika ekonomisi içinde iş ve istihdam sağladığını ifade etti.
Türk vatandaşlarının Belçika'ya yapmış olduğu yatırımlarla Türk girişimcisinin göstermiş olduğu başarı öyküsünü bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Çağlayan, aynı zamanda Belçika vatandaşlığına geçen Türk vatandaşlarının da Belçika siyasi hayatında önemli görevler üstlendiğini söyledi.
Bakan Çağlayan, "6 milyon nüfusu dünyanın çeşitli ülkelerinde, bunun 5 milyonu sadece Avrupa'da yaşayan bir ülke olarak bilhassa yurt dışında yerleşmiş olan vatandaşlarımıza 'yaşadıkları ülkenin vatandaşları olmalarını gerektiğini ve yaşadıkları ülkenin menfaatlerine, değerlerine kendi menfaatleri, değerleri gibi sahip çıkmalarını' söylüyoruz. Örneğin Belçika'da yaşayan çifte vatandaş olmuş Türk vatandaşlarının bir Belçika vatandaşından hiçbir şekilde geri kalmaksızın Belçika'nın hakkına, hukukuna fazlasıyla saygılı olmaları gerektiğini, bunları yaparken de kendi benliklerinden kendi gelenek ve göreneklerinden taviz vermemelerini öğütlüyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin ve Belçika'nın güçlü ekonomiye sahip olduğu iki ülke olduğunu dile getiren Çağlayan, bugün Türkiye ile Belçika arasındaki ekonomik performansın potansiyelini yansıtmaktan çok uzak olduğunu, iki ülke arasında 10 yıl önce toplam 1,8 milyar dolar seviyesindeki dış ticaretin bugün 4 katına çıktığını anlattı.
Türkiye ile Belçika arasındaki toplam dış ticaretin 2011 sonu itibariyle 6,5 milyar dolara ulaştığını ifade eden Çağlayan, "Türkiye ile Belçika arasındaki 6,5 milyar dolarlık dış ticaret hacmi bizim gerçek performansımızı yansıtmaktan çok uzaktır, aramızdaki çok yakın siyasi ve ekonomik ilişkilere rağmen. Bu rakam değil 6,5 milyar dolar, neden 16,5 milyar dolar, neden 26,5 milyar dolar olmasın?" dedi.
Bakan Çağlayan, iki ülke sektörlerinin birbirine rakip olmaktan ziyade birbirini tamamlar nitelikte olduğunun görüldüğünü belirtti.
Türkiye'nin Belçika'nın ihracatında yüzde 1,4'lük bir paya sahipken, Belçika'nın ithalatında binde 9'luk bir paya sahip olduğunu bildiren Çağlayan, Belçika gibi ithalatı ve ihracatı neredeyse birbirine denk olan bir ülkenin, Türkiye ile olan ticaret hacmini yükseltirken, diğer yandan bunun dengeli olmasının Türkiye'nin önceliği olduğunu anlattı.
Zafer Çağlayan, Türkiye'de 465 Belçikalı firmanın, Türkiye'de önemli yatırımlar yaptığını hatırlatarak, ancak bunun yeterli olmadığını, Belçikalı yatırımcıların Türkiye'yi tam keşfedemediğini söyledi.
Türkiye'deki yeni teşvik sistemini anlatan Çağlayan, Türkiye'nin açıkladığı yeni teşvik sisteminin, dünyanın en iddialı ve en cömert teşvikleri ortaya koyduğunu belirtti.
Bakan Çağlayan, Belçikalı firmalarının geçen yıl Türkiye'ye 1,5 milyar dolarlık doğrudan yatırım gerçekleştirdiklerini ve Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım sıralamasında 4. sırada yer aldıklarını ifade ederek, Türkiye'ye geçen yıl gelen doğrudan yabancı yatırım miktarının 15,9 milyar dolar olduğunu söyledi.
Belçika'nın son 10 yıllık sürede Türkiye'de doğrudan yabancı yatırımcı konusunda 4. sırada yer aldığını dile getiren Çağlayan, ilk üç ülkenin ise Hollanda, Avusturya ve ABD olduğunu kaydetti.
Çağlayan, Türkiye ve Belçikalı iş adamlarının birlikte 3. ülkelerde iş de yapabileceklerini vurgulayarak, Avrupa'nın birçok ülkesinin kriz öncesi dönemlere dönmesinin 10 yıl sürebileceği bir ortamda Belçika Veliaht Prensi Philippe'in ziyaretinin çok önemli olduğunu anlattı.
"Ulaşım ve enerjiye 250 milyar dolarlık yatırım..."
Bakan Çağlayan, Türkiye'nin 2023 hedeflerinin bulunduğunu anımsatarak, bu hedeflerin iddialı, ancak Türkiye açısından gerçekleştirilebilir hedefler olduğunu belirtti.
2023'e giderken, Türkiye'nin altyapısını komple yeni baştan geliştirip, büyüttüğünü ifade eden Çağlayan, Türkiye'nin gelecek 10 yılda bugünkü kurulu gücü olan 55 bin megavatlık elektrik enerji üretim kapasitesini en az ikiye katlayacağını bildirdi.
Çağlayan, Türkiye'nin bunu yaparken sadece enerji alanında 130 milyar dolar yatırım yapacağını dile getirerek, "Yine Türkiye 2023'e kadar dünyanın en büyük iki konteyner limanını yapacaktır. Biri Akdeniz'de Mersin'de, biri Ege'de İzmir Çandarlı'da. Yine Türkiye hızlı tren için 10 bin kilometre demiryolu döşeyecektir. Türkiye ulaştırma alanında da önümüzdeki 10 yılda 110 milyar dolar yatırım yapacaktır. Ben sizlere 250 milyar dolara yakın sadece enerji ve ulaştırma alanında yatırım yapılacak olan Türkiye'yi daha fazla izlemenizi tavsiye ediyorum" diye konuştu.
"İş adamlarına vizeyi insan hakları ihlali olarak görüyorum"
Zafer Çağlayan, Belçika'ya Avrupa Birliği (AB) konusunda Türkiye'ye vermiş olduğu desteklerden dolayı teşekkür etti.
Kendisinin son 5,5 yılda diplomatik pasaporta sahip olduğunu, ondan önce kendisinin de iş adamı, sanayici olduğunu, şimdiki iş adamlarının sahip bulunduğu pasaportu kullandığını anımsatan Çağlayan, şunları kaydetti:
"Avrupa'nın herhangi bir ülkesine gitmek için AB üyesi ülkelerin konsolosluklarında vize kuyruğuna girmiş bir insanım. AB'nin Türk iş dünyasına 17 yıldır süren Gümrük Birliği anlaşmasına rağmen, uyguladığı vize ayıbını burada kınamak istiyorum.
Nobel Barış ödülü AB'ye verildi. Şimdi soruyorum; 17 yıldır Gümrük Birliği anlaşması yapacaksınız ve AB'ye tam entegrasyon konusunda son derece istekli olacaksınız. Avrupalı iş adamları benim ülkeme rahat bir şekilde elini kolunu sallayarak girerken, benim iş adamımın AB üyesi ülkelere girerken vize rejimine tabi tutulacak. Ben bunu bir insanlık suçu olarak düşünüyorum, insan hakları ihlali olarak görüyorum.
Bir taraftan iş adamlarına, diğer taraftan da iş adamının kendi karasal nakliyesine vize koyarken, bir taraftan Nobel Barış Ödülünü ben bir araya getiremiyorum, zorlanıyorum. Gerekçe olarak Türkiye'nin AB tam üyesi olmadığı gösteriliyor. Bir an için kabul edelim. Brezilya, Arjantin, Karadağ, Ukrayna, Makedonya, Güney Kore ne zaman AB'ye girdi? Size soruyorum. Bu ülkelere AB vizesiz giriş imkanı verirken maalesef Türk girişimcisine bu vize uygulaması doğru değildir. Haksız rekabet uygulamasıdır."
Türkiye'nin Avrupa'ya yük katan değil, Avrupa'dan yük alan bir ülke haline geldiğine işaret eden Çağlayan, geçen yıl Avrupa'nın yüzde 1,5 büyüdüğünü, Türkiye'nin AB'nin 28'inci üyesi olması durumunda ise geçen yıl AB'nin yüzde 1,8 büyüyeceğini kaydetti.