hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Yılmaz: "Dalgalanmalara karşı dayanıklılık arttı"

    Yılmaz: Dalgalanmalara karşı dayanıklılık arttı
    expand

    Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye ekonomisinin geçmiş yıllara kıyasla küresel dalgalanmalara karşı dayanıklılığının, göreli olarak arttığını gösterdiğini belirtti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Yılmaz, "Bununla birlikte kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, risklerin mevcut olmadığı şeklinde algılanmaması gerektiği unutulmamalıdır" dedi.

    Yılmaz, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Türkiye ekonomisine ilişkin bir sunum yaptı.

    Sunuma göre, 2008 yılının ilk aylarına ait ekonomik veriler, finansal çalkantıların dış talep üzerinde henüz belirgin bir yavaşlatıcı etki yaratmadığını gösterdi.

    Yılın ilk çeyreğine ait veriler ile nisan ayına ilişkin öncü göstergeler, ihracatta yüksek oranlı büyüme hızının devam ettiğini, 2008 yılının ilk aylarına ait ekonomik veriler, finansal çalkantıların dış talep üzerinde henüz belirgin bir yavaşlatıcı etki yaratmadığına işaret etti.

    2008 ve 2009 yıllarına ilişkin dünya ekonomisi görünümü, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de iyi yönetişim ilkelerine azami özen gösterilmesinin ve büyümeye destek olacak reformların kararlılıkla uygulanmasının önemini ortaya koydu.

    Ekonomik programın kararlı bir şekilde uygulanmaya devam edildiği, sürdürülebilir büyümenin tesisine yönelik politikalardan taviz verilmediği ölçüde Türkiye ekonomisi şoklara karşı daha dayanıklı hale gelecek, şokların etkisi daha az hissedilecek.

    Sunumda, şu görüşler yer aldı:

    "Yurtdışı kaynaklı risklerin belirginlik kazandığı son dönemde, mali disiplinden sapma olacağına yönelik izlenimlerin ortaya çıkması halinde Türkiye ekonomisine ilişkin risk algılamalarında bir bozulma olabileceği unutulmamalı.

    Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığının artırılması için, kamu maliyesinde elde edilmiş kazanımların ve kurumsal alt yapıda gerçekleştirilen reformların korunması ve daha da iyileştirilmesi zorunlu.

    Kısa vadede büyüme hızını geçici ve yapay olarak artıracak politikalar yerine, uzun vadeli bir bakış açısı ile bir reform gündemi oluşturulması, bu gündem kapsamında yapılacak düzenlemelerin şeffaf bir şekilde listelenmesi ve kamuoyuna açıklanması, bir çapa işlevi görecek ve Türkiye ekonomisine yönelik bekleyişleri olumlu yönde etkileyecek.

    Açıklanan reform gündeminin hayata geçirilmesi için yol haritası oluşturulması ve uygulama takvimine ilişkin zaman ve performans kriterleri belirlenmesi kritik bir önem taşıyor. Fiyat istikrarına ulaşılması ve yüksek büyüme oranlarının kalıcı hale getirilmesi konusunda çabaların sürdürülmesi gerekiyor."

    Reel sektör

    Bununla birlikte, reel sektörün yabancı para cinsinden açık pozisyonunun bankacılık sektörü için dolaylı kredi riski oluşturduğunun unutulmaması gerektiği belirtilen sunuma göre, bu kapsamda bankalar açısından etkin likidite yönetiminin sürdürülmesi büyük önem taşıyor.

    Türkiye'de reel sektörün kısa vadeli borç yükü, diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında daha yüksek. Ancak, son yıllarda borçlanma vadesinde bir iyileşme sağlandı. Reel sektörün kısa vadeli yabancı para cinsi borç oranındaki azalma devam ediyor.

    Benzer bir şekilde Türkiye'de reel sektörün borç dolarizasyon oranı yüksek seyrini korumakla beraber son dönemde azalma eğilimine girdi. Borç dolarizasyonu, dış pazarlara yönelik üretim yapan firmalar ile büyük ölçekli firmalar arasında daha yüksek, iç pazara üretim yapan firmalar ile küçük ölçekli firmalar arasında daha düşük.

    Geliri YTL cinsi olan firmaların ise kur riskini yönetmede daha ihtiyatlı olmaları gerekiyor. Dalgalı kur rejimi, uyguluyor olsalar da, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkabilecek şokların olumsuz etkilerinin giderilmesinde ve ülkeye duyulan güvenin artırılmasında büyük katkı sağlıyor.

    Kuşkusuz, dalgalı kur rejiminde, Merkez Bankası, sabit veya yönetilen kur rejimine kıyasla daha esnek bir likidite politikası uygulayabilmekte, bankacılık sisteminin likidite ihtiyaçlarına çok daha esnek bir biçimde ve süratle cevap verebilmekte, para piyasası faiz oranlarının aşırı dalgalanmasını önleyebilmekte.

    Ancak, gerek bankacılık sektörünün gerekse reel sektörün, Merkez Bankası'nın esnek ve etkin Türk lirası likidite yönetimini ve sınırlı da olsa döviz likidite imkanını baz alarak, risk yönetimi ilkelerinde rehavete kapılmaması gerektiği, kur riskinin piyasada olduğu bir ortamda faaliyette bulunduklarını dikkate alarak, bu riskin daha etkin bir şekilde yönetilebilmesini sağlayacak mekanizmaları oluşturmalarının bir gereklilik olduğu gözden uzak tutulmamalı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow