hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Vergiler artırılacak mı?

    Vergiler artırılacak mı
    expand

    Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, vergileri artırmayı düşünmediklerini ve düşünmeyeceklerinin altını çizerek, "Hatta tam tersini düşünüyoruz. Örneğin fon yöneticileri, İstanbul'da faaliyet gösterirlerse gelir vergilerini sıfıra düşürüyoruz" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Babacan, Dünya Ekonomi Forumu Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi kapsamında düzenlenen ve finans merkezleri konusunun ele alındığı oturumda yaptığı konuşmada, bir ülkenin bölgesel ya da küresel bir merkez olması için güven ve istikrar olmak üzere iki önemli unsura ihtiyaç olduğunu söyledi.

    İMKB'nin gerçekleştirdiği çalışmalara değinen Babacan, bu kapsamda yeni ittifaklar oluşturulmaya çalışıldığını, İMKB'nin birçok borsa ile anlaşmalar imzaladığını, birçok borsada iştirakler oluşturmaya ve ortaklıklar kurmaya çalıştığını ifade etti.

    Birçok gelişmiş ülkede kamu borçları ve kamu açıklarının gittikçe daha fazla vergiyle sonuçlandığını, birçok Avrupa ülkesinin vergileri ve maliyetleri yükseltmeye çalıştığını belirten Babacan, şöyle devam etti:

    "Birçok gelişmekte olan piyasa ki Türkiye buna dahil, bizim kamu açığımız düşük, borçlarımız az. Dolayısıyla vergileri artırmayı düşünmüyoruz ve düşünmeyeceğiz. Hatta tam tersini düşünüyoruz. Örneğin fon yöneticileri, İstanbul'da faaliyet gösterirlerse gelir vergilerini sıfıra düşürüyoruz.

    Eğer İstanbul'da işlemlerini yaparlarsa... Burada kaybettiğimiz vergi zaten çok az birşey. Bizi üzmüyor. Bunun gibi cüretkar adımları atacağız. Bu, Türkiye'yi gün geçtikçe daha cazip kılacak."

    "Bu demek değildir ki hiçbir ev ödevine sahip değiliz"

    Hükümet olarak sadece güvenilir ve güçlü bir zemin oluşturmakla mükellef olduklarını, maliyetleri, vergileri düşük tutmaları, altyapıya ilişkin destekler sağlamaları gerektiğini vurgulayan Babacan, "Engelleri kaldırmalıyız ki mevcut potansiyel en yüksek seviyede kullanılsın. Bu demek değildir ki biz 'hiçbir ev ödevine sahip değiliz, herşeyi yaptık.' Tam tersine Parlamento'ya yeni gönderdiğimiz ve yakında yürürlüğe girecek sermaye piyasalarına ilişkin yasa taslağı var" diye konuştu.

    Ali Babacan, Türkiye'deki cari açık konusuna ilişkin bir soru üzerine ise Türkiye'nin dış dengelerinin iki konudan etkilendiğini, bunlardan birinin büyüme ve iç tüketimle alakalı olduğunu, diğerinin de yapısal unsurların etkileri olduğunu söyledi.

    Söz konusu iki alanı en iyi şekilde geliştirmek ve iyileştirebilmek için 2010'da öncelikle bankacılık politikalarını güçlendirdiklerini, sıkılaştırdıklarını ve bankaların fazla borçlanmasını engellemeyi amaçladıklarını hatırlatan Babacan, ayrıca parasal politikayı devreye soktuklarını ve ekonomik faaliyeti yavaşlatan, büyümeyi daha sürdürülebilir kılan unsurları seçtiklerini anımsattı.

    Türkiye'nin 2010 ve 2011'de çok hızlı büyüdüğüne değinen Babacan, "Ama sonra bunun sürdürülebilir olmasının zorlaştığını gördük. Sadece dış finansmanla yapılamayacağını gördük ve doğru zamanda müdahale ettik. Mühim olan budur. Yapılması gerekeni, yapılması gereken zamanda yapabilmek cesaretini gösterebilmek çok önemli. Biz, bunu son 10 yıldan beri çok kritik dönemlerde yapabildik. Hükümetlerin ve yetkili mercilerin tedbirleri iyi dönemlerde alması çok önemli" şeklinde konuştu.

    "Sonuçlarını bir gecede alamazsınız"

    Türkiye'de dış dengesizlik için yapılanların artık sonuç verdiğinin altını çizen Babacan, cari açığın yüzde 10'a indiğini, bu yıl birçok analistin bunun yüzde 7-8 olmasını beklediğini, söz konusu oranın kademeli olarak daha da azalacağını ifade etti.

    Cari açığın öncelikle yapısal reformlarla halledilmesi gerektiğine dikkati çeken Babacan, "Son 1,5 yıldır yapısal reformlarda çok büyük adımlar atıldı. Ama bunların sonuçlarını bir gecede alamazsınız. Zaman lazım" dedi.

    Piyasaların aslında oldukça rahat olduğunu vurgulayan Babacan, "Mali açıdan son derece temkinliyiz, son derece sıkı politikalarımız var. Merkez Bankamız son derece yetkin devreye giriyor. Hızlı, korkmadan hareket edebilen yetkili kurumlarımız var. Bunlar piyasaları rahatlatıyor. Birçok Avrupa ülkesi için eksik olan bunlar. Bütün mesele, cesaret gösterebilmek ve gereken adımı atmak. Türkiye'yi farklı kılan bu" diye konuştu.

    "Hep aynaya bakıyoruz, kendimizi sürekli eleştiriyoruz"

    Türkiye'nin AB üyelik sürecine de işaret eden Babacan, AB standartlarına uyma isteklerinin hala çok güçlü, AB sürecine olan inanç ve kararlılığın çok net olduğunu vurguladı.

    Babacan, "AB'deki günlük uygulamalar bizi çok da yakından ilgilendirmiyor, zaten çok da cazip değil. Ama günlük uygulamaları bir kenara bırakıp, AB'nin temsil ettiği ideala bakarsanız, bütün bunların Türkiye'ye sağladığı son derece kıymetli" dedi.

    Türkiye'de demokrasinin kalitesini artırmayı, temel hakları, temel özgürlükleri, hukukun üstünlüğü, adli sistemi iyileştirmek istediklerini dile getiren Babacan, bir dış çıpa olmadan hiçkimsenin bunu yeterince hızlı yapamayacağını söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Genel olarak AB sayesinde önümüzde hep mükemmel olmayan bir aynaya bakıyoruz. Kendimizi sürekli eleştiriyoruz. Nihai olarak AB üyesi bir Türkiye, dünyanın bütün bu bölgesi için son derece önemli bir unsur olacaktır" diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow