Sosyal Güvenlik 27 Mart'ta TBMM'de görüşülecek
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın 27 Mart Perşembe günü TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacağını söyledi.
Çelik, yasanın yürürlük tarihi konusunda ise, "Bazı maddeleri hemen, bazıları mayıs ayına doğru yürürlüğe girebilir. Ama ağırlıklı olarak ağustos sonu, eylül sonu arasında bir şey olur. Bunu bir, iki gün içerisinde netleştireceğiz. 2008'de yürürlüğe girer bu yasa" dedi.
Çelik, CHP, MHP ve DTP'yi ziyaret etti
Çelik, TBMM'de CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ve DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş'la ayrı ayrı görüştü.
Ziyaretleri sonrasında gazetecilere açıklama yapan Çelik, şunları söyledi:
"Grupları ziyaret ettik. Bu hafta içinde Sosyal Güvenlik Reformu'nun gündeme alınmasıyla ilgili değerlendirmeler yaptık. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bu perşembe günü Sosyal Güvenlik Reformu'nu, temel yasa olarak genelini görüşmeye başlayacağız.
Uzlaşma var, Danışma Kurulu önerisine de ilave edildi. Perşembe günü görüşmeye başlayacağız. Gruplarımız olaya çok anlayışlı baktılar. Biz de sosyal taraflarla, sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığımız değerlendirmelerin içeriğini kendilerine aktardık.
Ayrıca yasa, bildiğiniz gibi çok ağır bir metin. Biraz daha anlaşılır şekilde, yaptığımız çalışmanın ne getirip ne götürdüğü ile ilgili bir düzenlemeyi de kendilerine takdim ettik.
Verdiğimiz dokümanlarla partilerimiz yeni bir değerlendirme yapma imkanına da sahip olacaklar. Kendilerinin katkılarını almaya devam edeceğiz."
Bir gazetecinin, partilerin Genel Kurul'da önerge vereceklerini söylemesi üzerine de Çelik, "Partilerin talepleri tabii ki olabilir. Çok doğal bir şey... Zaten aylardır bütün toplum kesimlerinin taleplerini dikkate alarak yolumuza devam ediyoruz" dedi.
Genel Kurul'da da katkıya açık olduklarını daha önce söylediklerini ifade eden Çelik, sözlerini, "Yeter ki ana parametrelerimizi, Türkiye'nin sosyal güvenlikte yapmak istediği, hedeflediği noktalardan bir sapma olmasın. Bu konuda da bir sağduyu var. Sosyal güvenlikle ilgili geleceğe dönük düzenleme konusunda siyasi partilerde genelde bir birliktelik var. İçerikle ilgili taleplere her zaman açığız. Onları da değerlendireceğiz" diye tamamladı.
"Uzlaşmadan yana tavır koyduk"
Çelik, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı konusunda, uzlaşmadan yana tavır koyduklarını, ilk günden sosyal taraflara anlattıklarını söyledi.
Bazı kesimlerin bu konudaki tavırlarını bilmedikleri için sürecin uzlaşmasız işletileceği veya göstermelik bir uzlaşma arayışında olunacağını zannettiklerini ifade eden Çelik, bu çerçevede, bütün süreçlerde sosyal tarafları ihmal etmediklerini dile getirdi.
Yasa tasarısının çok ciddi ana parametreleri bulunduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Bu yasa ülkenin geleceğini ilgilendiriyor. Herkesin katkı sağlaması gerekiyor. Bunun görmemezlikten gelmek çok büyük yanlış olur. Durumu kurtaralım diye bir bakış açısı, Türkiye'nin geleceğini karartır.
Yasa tasarısıyla ilgili bugüne kadarki süreçlerde katkıları her defasında ilaveye dönüştürdük. Çünkü onlar işçi kesimini, çalışanları temsil ediyorlardı.
Biz de aslında onlarla paydaştık, biz de bakanlık olarak çalışanların mümkün mertebe bu reform çerçevesinde mağdur olmamaları gerektiği düşüncesiyle esneyebildiğimiz kadar, yasayı esnetebileceğimiz kadar esnetmeden yana tavırda olacağımızı söyledik.
Genel Kurul safhasında da buna açık olduğumuzu söyledik. Genel Kurul safhasından sonra da bulunursa eksiğimiz, noksanımız onları da süreçte tamamlarız diye samimi bir şekilde söyledik. Buna inanmayanlar oldu belki ama büyük ölçüde samimiyetimize de inanıldı.
Bu son süreçte, bizim çalışanlardan yana tavır koyduğumuzu arkadaşlarımız çok daha iyi gördü. Gerçekten de önemli düzenlemeler yapıldı, bunları birlikte yaptık. Sosyal tarafların dört dörtlük, yüzde 100'lük bir mutabakat talebi olmasını saygıyla karşılıyorum ama bunun olmayacağını bir yerde biliyoruz.
Onların taleplerinin benim tarafımdan yüzde 100 karşılanması nasıl mümkün değilse, benim taleplerimin de yüzde 100 onlar tarafından karşılanması mümkün değildir."
Tasarıda gelinen son nokta
Çelik, aylık bağlama oranı konusunda çalışılan süreye göre değişen yüzde 1.5, 2.5, 3.5 gibi farklılıklar olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu'na devredilen sosyal güvenlik kurumlarında da farklı uygulamalar bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin gerçeklerini dikkate alarak aylık bağlama oranını yüzde 2 ile sınırladıklarını anlatan Çelik, halen çalışan, SSK ve Bağ-Kur'lulardan 3 bin 600 gün yani 10 yılı doldurmayanların aylık bağlama oranını yüzde 3 olarak belirlediklerini ifade etti.
Çelik, şöyle konuştu:
"Uzun vadede yüzde 2'lik orandan da istifade edecekleri için bir hak kaybı olmasın dedik. Bu kapsamdakilerin aylık bağlamada bir zarara uğramamaları ve mağduriyet oluşmaması için düzenlemeye gitti.
Halen 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl, 9 yıl çalışmış vatandaşımızın aylık bağlama oranı 3.5 diye hesaplanırken birden 2'ye düşmesi psikolojik sorun da yaratabilirdi. Bunu da dikkate alarak, sosyal devlet olmanın sorumluluğuyla bunu 3 bin 600 güne, yani 10 yıla kadar yüzde 3 olarak belirledik.
10 yılı tamamladıklarında da aylık bağlama oranları yüzde 2 olacak. 25 yıldan sonra çalışsalar aylık bağlama oranı yüzde 1.5'tu. Burada da yüzde 2 olacak. Orada da artıları var."
Prim gün sayısının 9 bin olması konusunda işçilerin, kamu çalışanlarında olduğu gibi iş güvencelerini bulunmadığı konusunda değerlendirmeler yapıldığını belirten Çelik, bunu 50 ve 100'er günlük kademeler şeklinde yapmayı önerdiklerini, ancak bunun anlaşılamadığını ifade etti.
Çelik, bu konuda bakanlık olarak çalışanları rahatlatacak düzenleme yapmayı kararlaştırdıklarını ve 7 bin 200'ü önerdiklerini bildirdi.
Çelik, "Sendikaların talepleri de zaten o istikametteydi. 7 bin 200 olmasının sebebi tam 20 yıla karşılık geliyor" dedi.
Yetim kız çocuklarına verilen evlenme yardımının kendileri içinde bir sorun olmadığını ve yetim kızlardan bir şey kesmek amaçlarının bulunmadığını söyleyen Çelik, 24 aylık evlilik ödeneği uygulamasında istismarlar yaşanması nedeniyle, bu konuda düzenleme yapma niyetinin ortaya çıktığını dile getirdi.
Çelik, "Yetimden kıskandığımız için değil, suistimallere konu olmasın düşüncesiyle böyle bir düzenleme yapmıştık. O da bizim için makul bir talepti" diye konuştu.
"65 yaş bu tasarının çok ciddi bir parametresi"
Çelik, 65 yaşla ilgili talepler konusunda, "Yaş bu yasanın çok ciddi bir parametresidir. Onda esneme yapamayacağımızı söyledik. Onlar ısrar ettiler. Birkaç saat bu konuyu tartıştık. Fakat prim gün sayısında olabilir ama yaşta olamaz dedik" dedi.
Güncelleme katsayısı konusunun, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı neticesinde gündemlerine girdiğini anlatan Çelik, gelişme hızında emeğin payı ne kadarsa o oranda düzenleme yapmayı öngördüklerini belirtti.
Çelik, "Bu oran TÜİK'in açıklamalarına göre yüzde 26.3, biz bunu 30'a çıkardık. '4-5 puan nedir?' diyorlar. 4-5 puan emekli maaşına 5 puan yansımadır. Efendim, 'Bunu daha yükseltelim' deniyor. Türkiye'de şu anda çalışan 15 milyon kişi var. Ama Türkiye'de 70 milyon insan var. Geride 55 milyon vatandaşımız daha var. Yüzde 100'ünü buraya verin bir talep olabilir, buna saygı duyduk. Ama sosyal devletin bütün gelişme hızını bu tarafa aktarmak gibi bir bakış açısı doğru olmaz. Objektif ve bilimsel kriterler çerçevesinde hareket etmemiz gerekirdi" diye konuştu.
Fiili hizmet zammı
Fiili hizmet zammına ilişkin taleplerle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Çelik, şunları kaydetti:
"Fiili hizmet zammı konusunda bu kapsama girenlerin nasıl girdiklerini sorduk arkadaşlara. Filan bakan 'Eskişehirliydi pancarla ilgili şeyler girdi, filan bakan Kütahyalıydı azottakiler alındı'.
Yani bu şekilde bilimsel bir veriye dayanmayan bir tablo vardı. Kalıcı bir şey yapıyoruz, kalıcı şeyin de ispat edilir, inandırıcı bilgilerle donanması gerekir. Bunu yaptık. Bize geçerli bir izahat yapılsın hemen dahil etmeye hazırız.
Sosyal hayatımızı ilgilendiren konularda sonuna kadar açık davrandık ama kapıyı açamayacağımız ana parametreler vardı, açabileceklerimiz vardı. Açabileceklerimizde de işçiden, çalışandan yana tavrımızı net şekilde koyduk."
Prim gün sayısındaki azalma
Prim gün sayısındaki azalmanın ana parametreler açısından ciddi bir sorun oluşturmayacağını söyleyen Çelik, işçilerin daha kısa zamanda emekliliği hak etme imkanı elde edeceklerini dile getirdi.
Çelik, bunun ana parametreleri bozmadığını çünkü 2000 yılından sonra sisteme girenlerin 60 yaşında emekli olacaklarına işaret etti.
Çelik, "Dolayısıyla yaş sınırı zaten olduğu için sistem içerisinde öyle veya böyle kalacaktır vatandaşımız. 20 yılımı doldurdum diye bırakacak değil. Yine çalışacaktır. Çalıştıkça, prim ödedikçe geliri daha da artacaktır" dedi.
"Yararlı değerlendirmelere her zaman açığız"
Çelik, tasarıda bundan sonra bir değişikliğin söz konusu olup olamayacağı yönündeki soru üzerine, şunları kaydetti:
"Yararlı değerlendirmelere her zaman açık olacağız. Çünkü bu hepimizin çocuklarını ilgilendiren bir yasa. Ama burada ana parametreleri, ileriye dönük projeksiyon çalışmalarını sarsıcı, onlardaki hedefleri ortadan kaldırıcı düzenlemeler değil bunlar.
Sanki bu projeksiyonlarla sosyal güvenlik açıklarını sıfırlamak istiyormuşuz gibi şeyler söyleniyor. Öyle bir hedefimiz yok.
Türkiye, sosyal güvenlik açıklarını sürdürülebilir bir noktada tutmak istiyor. Şu anda artarak ve katlanarak gidiyor. Arkadaşlarımız ufak bir sahip çıktılar 1.5 katrilyon liralık bir tasarruf sağladık. Beklenenden daha düşük bir açık sağladık. 26.5 katrilyon lira beklenirken 25 katrilyon lira gerçekleşti.
Ufak bir ilgi... Bu yıl daha çok ilgileneceğiz. Devlet bu tasarıyla her yıl toplanan primlerin dörtte bir kadar sisteme katkı sağlayacak. Bunları da dikkate aldığımız zaman Türkiye artık sosyal güvenlik açıklarıyla konuşulmayacak."