Merkez Bankası'ndan hükümete açık mektup
Merkez Bankası, 2008 yılının ilk üç aylık döneminde yıllık yüzde 9.15 olarak gerçekleşen TÜFE artışının, yüzde 9.1'lik belirsizlik aralığı üst sınırını aşması nedeniyle, hükümet ve IMF'ye açık mektup gönderdi.
Merkez Bankası kanununun 42'nci maddesi gereği, hükümet adına Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'e gönderilen toplam 14 sayfalık mektupta, enflasyonun hedeflenen patikadan belirgin olarak sapma nedenleri anlatıldı.
Mektupta, hedefe tekrar ulaşılması için alınan tedbirlerin yanı sıra bu çerçevede oluşan orta vadeli enflasyon görünümü hakkında bilgi verildi.
Mektupta gıda, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gelişmelerin, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de enflasyon üzerinde baskı oluşturduğu ve enflasyon tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğu belirtildi.
Tahminlerdeki sapmaların büyük ölçüde para politikasının kontrolü dışındaki öngörülemeyen gelişmelerle açıklanabildiği belirtildi.
Enerji ve gıda fiyatlarındaki artış
Merkez Bankası'nın 2006 Ekim Enflasyon Raporu'nda yer alan, enflasyonun 2008 yılının ilk çeyreği sonunda yüzde 4 düzeyine yakın gerçekleşeceği tahmininin hatırlatıldığı mektupta, söz konusu tahmin üretilirken, petrol fiyatlarının 60 doları civarında seyretmeye devam edeceği, gıda fiyatlarının ise kademeli bir düzeltme yaparak orta vadede genel enflasyon eğilimine yaklaşacağının varsayıldığına dikkat çekildi.
Ancak petrol fiyatlarının hızla artmaya devam ederek, 2008 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 100 dolar civarında gerçekleştiği, gıda fiyatlarının yıllık artış oranının ise mart ayında yüzde 13.4 düzeyine ulaştığına vurgu yapılan mektupta, bu gelişmelere paralel, 2008 yılının ilk çeyreğinin sonunda yüzde 9.15 olarak gerçekleşen yıllık enflasyonun 6.13 puanının, enerji ve gıda kalemlerindeki fiyat artışlarından kaynaklandığı kaydedildi.
"Şokların uzun süreceği algılamaları arttı"
Geçtiğimiz iki yıl içinde arz şoklarının olağan dışı boyutlara ulaşmasının, enflasyon hedeflerinin belirgin olarak aşılmasına neden olduğu ifade edilen mektupta, bu şokların uzunca bir müddet süreceğine ilişkin algılamaların giderek güçlenmesinin de, daha önemli bir gelişme olduğu vurgulandı.
Mektuba göre, bunun yanında küresel ekonomideki sorunların devam etmesi nedeniyle enflasyon görünümüne ilişkin riskler belirginleşiyor. Bu doğrultuda güncellenen projeksiyonlar, para politikasının temkinli bir duruş gösterdiği bir durumda dahi, 2008 ve 2009 yıllarında enflasyonun yüzde 4 hedefinin üzerinde kalma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Dolayısıyla iktisadi birimlerin kısa vadede enflasyon tahminlerini, orta vadede ise yüzde 4 enflasyon hedefini referans alacağı bir çerçeve öngörülüyor.
Enflasyon hedefine ulaşılmasının iki yılı aşkın bir zaman aldığı bir çerçevenin öngörülmesinin, 'Merkez Bankası'nın daha gevşek bir politika izleyeceği' anlamına gelmemesi gereğine işaret edilen mektuba göre, aksine yukarıda sunulan tahminler, önümüzdeki dönemde para politikasının 'kademeli ve ölçülü şekilde sıkılaştırıldığı' bir duruşa göre yapıldı.
Para politikasının olumsuz haberlere karşı, olumlu haberlerden daha duyarlı bir duruş sergileyeceğinin altı çizilen mektupta, bu yaklaşımın, fiyat istikrarını sağlama konusundaki kararlılığın bir göstergesi olarak algılanması istendi.
"Maliye politikası ve reformlar da önemli"
Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için 'basiretli' bir para politikası gerektiği vurgulanan mektupta, fakat bunun tek başına yeterli olmadığı, uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform sürecinin de, en az para politikası kadar önem taşıdığı anlatıldı.
Enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde maliye politikalarının katkısının büyük olduğu ifade edilen mektupta, şunlar kaydedildi:
"Bundan sonra da, fiyat istikrarına giden yolda maliye politikalarının desteği önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin dayanıklılığını koruması için, mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımaktadır.
Bu çerçevede, Avrupa Birliği'ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ve programda öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesi konusundaki çabaların sürekliliği önemini korumaktadır. Özellikle, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeler, gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlenmektedir."