Erdoğan: "Alternatif arayışı hızlanıyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yaşanan istikrarsızlık ve kırılganlık, küresel ekonominin mevcut mimarisinin sorgulanmasına neden oluyor. Alternatif ekonomik model arayışları, giderek hızlanıyor" dedi.
Başbakan Erdoğan, Grand Cevahir Otel'de gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Bakanlar Zirvesi'nin açılışında konuştu. İSEDAK'ın 28. yılının idrak edildiği bu dönemde, dalgalı ve kırılgan bir küresel ekonomiyle karşı karşıya olunduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu sıkıntılar sadece Avrupa'yı, sadece ABD'yi değil, İSEDAK üyesi ülkeleri de olumsuz etkiliyor. Yaşanan istikrarsızlık ve kırılganlık, küresel ekonominin mevcut mimarisinin sorgulanmasına neden oluyor. Alternatif ekonomik model arayışları, giderek hızlanıyor" diye konuştu.
Erdoğan, İSEDAK üyesi ülkelerin, küresel ekonominin sağlam ve istikrarlı bir yapıya kavuşması için yapabilecekleri bulunduğuna işaret ederek, "Öncelikle, bu süreçte İSEDAK'a ve üye ülkelere düşen rollerin ne olduğu konusunda gerekli çalışmaları yapmalıyız. Esasen medeniyetimizde mevcut olan birikim ve değerleri işleyip yeniden üreterek, tüm insanlığın istifadesine sunabiliriz. Bunu başardığımızda, daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve huzurlu bir dünyanın inşasına, önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyorum. Daha adil ve yaşanabilir bir dünya, ancak kolektif bir çalışmayla mümkün olabilir" dedi.
İslam toplumlarını küresel rol üstlenmeye sevk eden çeşitli sebepler bulunduğunu ve bu sebeplerin en başında, "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır" ilkesinin geldiğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ayrıca son dönemde, ülkelerimizin dünya ekonomisi içinde sahip bulundukları ağırlığın artmasıyla, İslam ülkelerinde yaşanan hızlı değişimi de dikkate almalıyız. İslam toplumlarında insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesapverebilirlik konusundaki taleplerin artmasını da bu süreçte etkili olan unsurlar arasında sayabiliriz. Geleceğin dünyasında, geçmişe kıyasla çok daha etkin bir konumda bulunmamız mümkündür. Bu rolü başarıyla oynamak için gerekli olan kaynaklara da sahip olduğumuza inanıyorum."
"Ben var olanı sana, sende var olanı bana..."
Başbakan Erdoğan, 2009 yılında İSEDAK Ekonomi Zirvesi'nde alınan karar doğrultusunda bir İSEDAK Strateji Belgesi hazırlandığını ve bu belgenin geçen Ağustos ayında düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı 4. Olağanüstü Zirvesi'nde kabul edildiğini hatırlattı. Strateji belgesinin, İSEDAK'ın etkinliğini ve görünürlüğünü artıracak yeni bir vizyona ve daha uygulanabilir bir işbirliği çerçevesine kavuşmasını sağlayacağına inandığını ifade eden Erdoğan, yeni stratejinin önemli proje ve programların geliştirilmesi, finansmanı ve uygulanması safhalarını tanzim eden 3 temel ilkeye dayandığını belirtti. Erdoğan, bu ilkeleri şöyle sıraladı:
"Bu ilkelerden ilki, üye ülkeler arasında serbest dolaşımı artırmaktır. Günümüzde mal sermaye ve iş gücünün küresel dolaşımı, daha önce görülmemiş bir şekilde hızlanmıştır. Ancak ülkelerimiz arasındaki dolaşım, maalesef bu genel düzeyin çok altında seyrediyor. İSEDAK Stratejisi, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arasındaki mal, sermaye ve iş gücü dolaşımını kolaylaştırmayı hedefliyor. Stratejinin ikinci ilkesi, ülkelerimiz arasında dayanışmanın güçlendirilmesidir. Bilindiği gibi ülkelerimizin siyasi yapıları ve kalkınma düzeyleri arasında önemli farklar bulunuyor. Bu durumu, ekonomik işbirliğimizi derinleştirmemize engel olan değil, tam tersine kolaylık sağlayacak bir fırsata
dönüştürebiliriz. Karşılaştığımız ortak sorunları çözmek için kaynakların birleştirilmesini, deneyimlerin ve iyi uygulamaların paylaşılmasını sağlayabiliriz. Yeni stratejinin üçüncü ilkesi, yönetimin iyileştirilmesi. Bir başka ifadeyle katılımcı yönetim anlayışının hayata geçirilmesidir. Kötü yönetimler, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun siyasi istikrarsızlığın ve sosyal huzursuzluğun temel sebepleri arasında yer alıyor. Bu nedenle, öncelikle kamu hizmetlerinin kalitesini artırmalı, şeffaf ve hukukun üstünlüğüne riayet eden güçlü kurumlar oluşturmalıyız. Aynı şekilde sivil toplum dahil, tüm kesimlerin karar alma süreçlere katılımını sağlayacak mekanizmaları oluşturup işletmeliyiz. Yönetim yapısının geliştirilmesi muhakkak ki bölgemizde yoksulluğun azaltılmasına, siyasi istikrar ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasına yönelik çabalarımıza büyük bir ivme kazandıracaktır."
"Dolaşımın artırılması", "dayanışmanın güçlendirilmesi" ve "yönetişimin iyileştirilmesi" ilkelerinin, İSEDAK çerçevesinde yürütülecek bütün işbirliği çabalarının vizyonunu oluşturduğunun altını çizen Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Yoksa burada otururuz, konuşuruz, ondan sonra dağılır, gideriz. Bunun bir anlamı var mı? yok. Bunun anlam kazanabilmesi için, bizim bu dayanışmayı ortaya koymamız lazım. Bu karşılıklı iletişimi sağlamamız lazım. Bende ne var, sende ne yok... Ben var olanı sana, sen de sende var olanı bana aktarmalısın ki, İSEDAK'ın asıl ruhu bu. Bunu gerçekleştirmemiz lazım. İSEDAK Stratejisi'nin getirdiği yeni işbirliği yapısı ve vizyonun uygulanabilmesi için İSEDAK statüsünde değişikliğe gitmemiz gerekiyor. Bu çerçevede, öncelikle üye ülkelerin işbirliğimizin merkezindeki rolünün daha da pekiştirilmesini, temin etmeliyiz. Ayrıca sekreterya hizmetlerinin daha etkin ve profesyonel biçimde yapılmasına dönük bazı değişikliklere de ihtiyaç var. İslam İşbirliği Teşkilatı 4. Olağanüstü Zirvesi'nde bu çerçevede bir düzenlemene kabul edilerek, stratejinin hayata geçirilmesi yönünde önemli adımlar atıldı. Türkiye'nin yeni strateji belgesinin başarıya ulaşması için üye ülkelerle dayanışma içinde her türlü gayreti göstereceğini, burada açıkça belirtmek istiyorum. Tüm üye ülkelerin ve İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşlarının da bu yönde gereken adımları atacaklarına, güçlü bir dayanışma örneği sergileyeceklerine inanıyorum."
Konuşmasında Suriye krizine de değinen Erdoğan, "Biliyorsunuz baba Esad, Hama ve Humus'ta 30 bin kişiyi katletmişti. Oğul Esad, 'Benim babamın rekorunu kırmam lazım' diyor ve 30 binin üzerine çıkmanın gayreti, mücadelesi içinde. Uçaklarla bombalamak suretiyle kendi halkını ölüme, yokluğa doğru sevk ediyor" dedi. Suriye'den komşu ülkelere yaklaşık 250 bin kişinin sığındığını, Türkiye'ye sığınan 99 bin kişinin ise kamplarda misafir edildiğini anlatan Erdoğan, bu rakamın her geçen gün süratle arttığını, 2,5 milyon civarında kişinin, yerinden, yurdundan olduğunu ifade etti.
Suriye'de yaşanan olayların bölgede ve dünyada yansımaları olacağını söyleyen Erdoğan, "Olayların bugün geldiği nokta, Türkiye'nin eseri değildir. Tam tersine Suriye'yi bugüne getiren, ülkedeki mevcut yönetimdir ve onun yanlışlarıdır" diye konuştu.
Erdoğan, gelişmelerin seyrini görüp, Esad'ı uyardıklarını söyleyerek, "Ama maalesef Esad yönetimi bizim ikazlarımızı dinlemedi, bize, halkına ve dünyaya verdiği sözleri tutmadı. Kimse bizden Suriye halkının meşru taleplerinin şiddet, baskı, zulüm yoluyla bastırılmasına seyirci kalmamızı bekleyemez" dedi.
Konuşmasında Arakan ve Somali ve Filistin'e de değinen Erdoğan, "Hani komşusu açken tok yatan bizden değildi. Hani biz kardeştik, kardeşliğimizin gereği bu mu? Biz elimizi uzatmayacak mıyız? Biz köşklerimizde yatarak bu işi çözebilir miyiz?" dedi.
Başbakan Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri arasında ticaretin gelişmesinin de ülkelerin zenginleşmesine büyük katkı sağlayacağını vurguladı. Erdoğan, İSEDAK'ın önemli projelerinden birisi olan İİT Tercihli Ticaret Sistemi'nin hukuki zemininin tamamlanmasını veya uygulama aşamasına gelmesini de önemsediğini bildirdi. İSEDAK kapsamında bankacılık ve sermaye piyasalarına ilişkin ilişkilere de değinen Erdoğan, özel sektörün gelişmesinin ekonomik kalkınmanın en önemli dinamikleri arasında yer aldığını, özel sektör içinde küçük orta boy işletmelerin, ülke ekonomilerinin bel kemiği konumunda bulunduğunu söyledi. KOBİ'lerin ekonomik kalkınmada olduğu kadar teknolojik ilerlemede, sosyal refahın yükselmesinde ve fakirliğin önlenmesinde de büyük rol üstlendiğine değinen Erdoğan, "Bunun için KOBİ'lerin küresel ve ulusal risklere karşı güçlendirilmesi, desteklenmesi gerekiyor. Bugün yapılacak olan bakanlar görüş alışverişi konusunun İİT üyesi ülkelerde KOBİ'lerin rekabet gücünün artırılması olarak belirlenmesini bu noktada isabetli buluyorum. Görüş alışverişi oturumunda ülkelerimizin kalkınmasında önemli yeri olan KOBİ'lerin rekabet düzeylerinin artırılması konusunda verimli ve faydalı çalışmalar yapacağına inanıyorum" dedi.