hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Derviş "IMF'siz seçenekler"i yorumladı

    Derviş IMFsiz seçenekleri yorumladı
    expand

    2001 krizi döneminde Türkiye'nin para politikasını yöneten Kemal Derviş, CNN TÜRK'e yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kaynağa ihtiyacı olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şirin Payzın'ın sorularını yanıtlayan Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Danışma Kurulu üyesi Kemal Derviş, gelinen borç ve finansal yapı noktasına dikkat çekti.

    Dünyadaki krizin veya krizden çıkışın tam nasıl bir seyir alacağını söylemenin güç olduğunu belirten Derviş, "Çok belirsizlik var. Bu belirsizlik aslında bu krizi, bu tür bir krizi son 50 yılda yaşamamış olmamızdan doğan bir belirsizlik. Yani krizler oldu fakat bu küresel çapta kriz olmadı" dedi.

    Derviş, "IMF'siz seçenekler mümkün mü?" sorusuna, "Ben IMF ile hükümet arasındaki tartışmaların ve müzakerelerin içinde değilim. Dolayısıyla o konuda bunu ilk başta belirtmem gerekiyor. Fakat ikinci altını çizmek istediğim nokta Türkiye 5-10 yıllık bir süreç içinde kamu maliye politikasında faiz dışı artı veren bir ülke olmaya devam etmelidir" yanıtını verdi.

    İç tasarrufun bir ayağının kamu tasarrufu olduğunu söyleyen Derviş, "Fazla vererek, faiz dışı fazla vererek kamu tasarruf yaratır. Dolayısıyla bizim uzun vadeli strateji olarak, ülke olarak 2002'den bu yana krizden sonra bizim başlattığımız bizden sonra gelen hükümetin de devam ettiği bir faiz dışı fazla ayaklı programın o ekseninin devam etmesi lazım, uzun vadede" dedi.

    "Fakat tabii şu anda kriz yaşanıyor. Talep çökmüş oluyor, ihracat çöktü, iç talep çöktü" diyen Derviş, dolayısıyla talebi destekleyen kısa vadeli önlemlere ihtiyaç olduğunu belirtti.

    Derviş, "Zaten maliye politikası da bu noktaya geldi. Bugün faiz dışı fazla yok artık, eksi var. Bunu kısa vadede kabul etmek hatta yararlı görmek mümkün. Kısa vadede bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin de genişlemeci bir maliye politikasına ihtiyacı var. Ama maalesef bugün vardığımız borç noktası, borç-milli gelir oranları ve bugün vardığımız finansal yapı, özel sektörün de finansmanını göz önünde tuttuğumuz zaman bizi çok dikkatli olmaya zorluyor" dedi.

    Finansal yapıya dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Derviş, "Böyle bir çerçeve içinde şu anda dış kaynağa ihtiyacımız var, o dış kaynağa en uygun nereden bulabilirsek oradan kullanabiliriz" diye konuştu.

    "Türkiye yüzde 7-8 büyümeye muhtaç bir ülke"


    Türkiye'nin mutlaka yüzde 7-8 büyümeye muhtaç bir ülke olduğunun altını çizen Derviş, "Onun dışında istihdamı yaratamayız. O istihdamı yaratmamız için de yatırım yapmamız lazım. O yatırımın düzeyinin yüksek olması lazım. Milli gelirin yüzde 30-32 gibi yatırım hacmine ulaşmamız lazım zaman içinde" diye konuştu.

    Derviş, "Doğu Asya'da hızlı büyüyen ülkeler yatırım oranlarını milli gelirin yüzde 30'un üstüne çekebildiler. Peki bu yatırım nerede finanse olacak? Bunu hep dışarıdan finanse edersek, cari işlem açığı verirsek tamamen dış sermayeye bağlı bir süreç içinde girersek bu borç amaçlarımızı, yani daha az borçlu hale gelmemiz, daha az kırılgan hale gelmemizle çelişir. Dolayısıyla bunu içeriden yaratmamız lazım. İçerideki tasarruf hem kamu kesiminin hem özel sektörün yarattığı tasarruf adım adım birden olmaz tabii, bu bir süreç. Ama yüzde 16, yüzde 17'lerden yüzde 22-23'lere oradan da yüzde 27'lere kadar çıkmalı. Ufak bir tamamlayıcı dış tasarruf onun üstüne gelebilir. Cari işlemler açığı yüzde 2 olabilir, söz gelişi. Ama onun üstünde olmamalı. Bu son üç yılın bize öğrettiği bir kez daha gösterdiği de budur" dedi.

    "Türkiye'nin güvenilir bir kaynağa ihtiyacı var"


    Derviş, son dönemde Moddy's ve diğer reyting ajanslarının Türkiye hakkında değerlendirmeleriyle ilgili de, "Son 5 yıldır çok bol hata yaptıklarını kanıtladılar. Dolayısıyla reyting önemlidir ama reyting ajanslarının ne kadar hata yaptıklarını da gördük. Dolayısıyla herhangi bir reyting ajansının bir haberine çok da fazla önem vermek bence doğru olmaz" diye konuştu.

    Derviş, "Geçmişte ne kadar hata yaptıklarını gördük. Fakat hiç kuşkusuz Türkiye'nin güvenilir bir kaynağa ihtiyacı var. Bu kaynağı en ucuz vadesi mümkün olduğu kadar uzun biçimde sağlarsa bir an önce sağlayabilirse ne ala. IMF'den sağlayabilir ve anlaşma olursa bu kaynak Türkiye'ye gelir veya hiç olmazsa hazır durur ihtiyacımız olursa" dedi.

    Böyle bir kaynağın devreye girmesinin Türkiye'yi rahatlatmasının iyi olacağını ifade eden derviş, "Ama o kaynağın tam nereden geleceğini, nasıl geleceğini saptamak Türkiye'deki sorumlu müzakerecilerin ve sorumlu hükümetin görevi" diye konuştu.

    METNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ...




    AA

    Brooking Enstitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, ekonomik krizden cari açığı yüksek ülkelerin daha fazla etkilendiğini belirterek, "Türkiye, maalesef 2004'ten sonra yüksek cari işlem açığı ile devam etti yoluna... Bugünkü aşırı daralma ve büyüme hızının yüzde -4'e kadar inmesi, cari işlem açığının bir nedeni" dedi.

    Derviş, Forum İstanbul'un "Dünya Finansal ve Ekonomik Krizinden 2023 Türkiye'sine" başlıklı toplantısının ilk oturumunda yaptığı konuşmada, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana gelişmiş ülkelerde ekonomik kriz yaşanmadığını, sadece belli süreler ekonomik duraksamalar olduğunu anlattı.

    Bugünkü buhranda ise gelişmiş ülkelerde de kriz olduğunu ifade eden Derviş, ortalama bu yıl ABD'de yüzde 3, AB'de yüzde 4 ve Japonya'da yüzde 6 milli gelir düşüşünden bahsedildiğini, bunun 40-50 yıldır görülmeyen rakamlar olduğunu söyledi.

    Ekonomik krizden dünyadaki tüm ülkelerin etkilendiğini, bu açıdan bir ayrışma olmadığını vurgulayan Derviş, "Ama öbür taraftan krizin coğrafyasına baktığımız zaman bir ayrışma var. Japonya yüzde 6 küçülürken, Çin yüzde 7 büyüyor. Güney Amerika küçülme yüzde 1,5 civarında olurken, Doğu Asya her şeye rağmen yüzde 3-4 arasında büyümeyi gerçekleştirecek. Bu ayrışma kavramında dikkatli olmak lazım. Herkesin etkilendiği doğru ama dünya büyümesinin yapısında da çok ciddi ve sürekli olacağını sandığım ayrışmalar var" diye konuştu.

    Cari işlem açığı

    Ekonomik krizden cari açığı yüksek ülkelerin daha fazla etkilendiğini vurgulayan Derviş, "Türkiye, maalesef 2004'ten sonra yüksek cari işlem açığı ile devam etti yoluna... Bugünkü aşırı daralma ve büyüme hızının yüzde -4'e kadar inmesi, cari işlem açığının bir sonucu" dedi.

    IMF

    IMF'ye ilişkin bir soru üzerine Derviş, hükümet ile IMF arasındaki temel tartışmaları bilmediğini belirterek, kuşkusuz IMF'nin finansal kaynaklarının, bugünkü piyasa şartları içerisinde faiz açısından maliyet açısından uygun, istenilen kaynaklar olduğunu söyledi.

    Derviş, Meksika ve Polonya'nın IMF'ye başvurduğunu hatırlatarak, özellikle Londra'daki G-20 toplantısından sonra IMF'ye daha fazla kaynak verip o kaynakları daha uygun şartlarla ve daha uygun biçimde gelişmekte olan ülkelere ve krizden zarar gören ve zarar görebilecek ülkelere aktarabilmek üzere düzeninin bulunmaya çalışıldığını anlattı.

    Her ülkenin genişlemeci maliye politikasını aynı ölçüde kullanamayacağını ifade eden Derviş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Türkiye'nin dünyada en düşük borç oranına sahip ülkeler arasına gireceğini söylediğini aktardı.

    Babacan, "Bu önemli bir mesaj. Bu mesajı somut, yapısal, ileriyi inşa eden önlemlerle, politikalarla desteklemek gerekiyor. Kısa vadede bugünkü kriz, bugünkü sıkıntı açısından Türkiye veya Türkiye gibi ülkelerde maliye politikasını daha da sıkmak ve dolayısıyla kısa vadede talebi daha da düşürerek bir çözüm aramak pek uygun olmaz. Mutlaka kısa vadede talebi destekleyen önlemlere ihtiyaç var, ama aynı zamanda özellikle Türkiye gibi daha çok uzak olmayan bir geçmişte borç dönme sorununu yaşamış ülkelerde de aynı anda uzun vadeli sağlam ve uzun vadeli perspektif çok içinde güçlü bir maliye yapısı ortaya çıkartmak gerekiyor" dedi.

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Derviş, "Kısa vadede gevşeyip, orta vadede disiplini Türkiye, IMF'siz tutturur mu?" şeklindeki bir soruya, "Şu anda IMF'de dünyanın da istediği ciddi bir kaynak var. Bu kaynak bugünkü piyasa şartları içinde çok kolayca başka yerden bulunmuyor. Dolayısıyla bu kaynağı kullanabilmek veya bu kaynağın hiç olmazsa var olduğunu hissettirebilmek iyi bir şey olur. Anlaşmada tabii ki bugünkü Türkiye'nin koşullarını da düşünerek, yani yapıcı ve ileriye dönük şey gerekiyor. Ben bunun ayrıntılarını bilmiyorum" diye yanıtladı.

    Kemal Derviş, "IMF ile anlaşıyormuş gibi yapıp anlaşmamak bir strateji olabilir mi?" sorusu üzerine de, "Bence öyle bir strateji yok. Bence şeffaf olmak her zaman daha iyi. Bizim bazı şartlarımız var ülke olarak, biz şu anda mesela maliye politikasını daha fazla kısamayız bu kadar zorluk varken. Ama biz uzun vadede gerekenleri yaparız, şeffaf bir şekilde yaparız. Buna da ikna ederek bence bir anlaşma mümkün, bence yararlı da olur" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow