hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Dalgadan en başta Türkiye etkilenir"

    Dalgadan en başta Türkiye etkilenir
    expand

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Risk Yönetimi Çalışma Grubu Başkanı Tamer Saka, Türkiye'nin finansal piyasalardaki rahatsızlıktan en başta etkilenecek ülkeler arasında olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Saka, TÜSİAD'ın hazırlattığı "Kurumsal Risk Yönetimi başlıklı" raporun tanıtımında konuştu.

    2007 sonu itibarıyla durum değerlendirmesi yapıldığında ekonomiden gelen sinyallerin çok olumlu olmadığını söyleyen Saka, büyüme hızının önemli ölçüde yavaşladığını, enflasyonun nispeten hız kazandığını, genel işsizlik oranının artmaya başladığını, kamu maliyesinde disiplinin zedelendiğini ve cari açık sorununun büyüyerek devam ettiğini söyledi.

    ABD ekonomisinde yavaşlamanın büyümeye doğrudan etkisinin düşük olacağını belirten Saka, "Ancak diğer ekonomilerde yaratacağı etki üzerinden dolaylı etki, özellikle Euro Bölgesi'nde güçlenecek bir yavaşlama dış ticarette yüzde 60'a varan bir paya sahip olması nedeniyle ihracatı ve dolayısıyla büyümeyi olumsuz etkiler" dedi.

    Finansal piyasalardaki rahatsızlığın reel piyasalara ve yatırım fonlarına sıçraması konusuna da değinen Saka, doğrudan yabancı yatırımların önemli bir kısmını gerçekleştiren yatırım şirketlerinin mevcut durumdan etkilenmesinin dünya üzerindeki para hareketlerine önemli ölçüde sınırlama getireceğini, bu durumdan en başta etkilenecek ülkeler arasında ise Türkiye'nin bulunacağını kaydetti.

    Saka, talebin daralmakta olduğu bir süreçte emtia fiyatlarında yaşanan yükselişlerin devam etmesinin, talebin öngörülen düzeyden çok daha fazla azalmasına neden olabileceğine dikkati çekti.

    "Yavaşlama, dış ticaret açığını olumsuz etkiler"

    Saka, Türkiye'nin hali hazırda paraya en yüksek seviyede para kazandıran ülkelerden olduğunu, cari açık açısından bakıldığında Türkiye'nin, gelişmekte olan ülkeler arasında son beş yıldaki artış oranları açısından en üst seviyelerde bulunduğunu belirtti.

    Saka, "Küresel çalkantı sonucu beklenen global talepteki yavaşlamanın, dış ticaret açığını hem miktar hem de değer olarak olumsuz etkileyeceği açıktır. Dış kaynak girişindeki azalma da buna eklendiğinde, ülkemizde büyümenin ve cari açığın finansmanının daha zor şartlarda gerçekleşmesi ihtimali artmaktadır" diye konuştu.

    Tamer Saka, global risk iştahının düştüğü bir ortamda mali disiplinin zayıflamasının kurları, enflasyonu ve faizlere yükseltici etki yapacağını, iç talebi olumsuz etkileyeceğini ifade ederek, AB'nin, Türkiye'nin en önemli çapalarından biri olduğunu, AB sürecine her zamankinden çok daha sıkı bir şekilde önem verilmesi gerektiğini vurguladı.

    Yaklaşan yerel seçimlerin etkisiyle kamu maliyesinin bozulma riskinin ortaya çıktığını, bu durumun, dünyanın içerisinde bulunduğu konjonktür dikkate alındığında daha da kritik bir önem kazandığını belirten Saka, ekonomiyi etkileyebilecek yasal düzenlemelerle ilgili olarak da, ilgili çıkar grupları ile yeterli düzeyde tartışılmadan hazırlanabilecek yasal düzenlemelerin son derece hassas dengeler üzerine kurulu ekonomik dinamikleri olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi.

    "İyileşmenin sınırına gelmiş durumdayız"

    "2001 yılının dünya ve ülkemiz şartlarına göre tasarlanmış olan ekonomik iyileşme programı ile sağlayabileceğimiz iyileşmenin sınırına gelmiş durumdayız" diyen Saka, içeriden ve dışarıdan gelen bu baskıları aşabilmek için ekonomiyi uzun vadeli bir perspektifle yeniden yapılandırmak gerektiğini belirtti.

    Saka, "Bunu sağlayabilmek için yeni ekonomik düzeni iyi analiz eden, daha fazla katma değer üreten, dış talep ve kaynaklardan daha fazla pay almamızı sağlayacak, göreceli üstünlüklerimizi iyi kullanan, yeni bir strateji ve uygulama programı yapmak ve bu programı hızlı bir şekilde hayata geçirmek zorundayız" dedi.

    Ulusal güvenlik, iklim değişikliği, deprem ile siyasal ve politik risklere de değinen Saka, söz konusu risklerin yönetiminde tek sorumlu olarak hükümetlerin görülmemesi gerektiğini belirtti.

    Saka, "Bu risklerin ancak hükümetin koordinasyonunda ilgili tüm kesimlerin etkin bir katılımı ile yönetilebileceğine tüm kalbimizle inanmaktayız. Ancak bunun için özellikle ekonomik risklerin yönetiminde, 2008 yılında yeni bir vizyon ortaya konmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyacımız olduğu görüşündeyiz" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow