"Artık büyük balık değil hızlı balık olmak önemli"
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ThinkNeuro’nun CEO'su Yrd. Doç. Dr. Yener Girişken, "Reklamın sektörlerin algısını oluşturmaktaki etkisi çok büyük. Eskiden markalar ürünlerine odaklanmıştı ama bugün başarılı markaların tüketiciye odaklandığını, ürünleri geliştirirken, reklamlarını yaparken, ambalajlarını seçerken müşteriyi merkeze alarak karar aldıklarında çok daha başarılı olduklarını görüyoruz" dedi.
Beyin dalgalarının ölçümlendiğin nöro pazarlama teknikleri sayesinde tüketicilerin bir reklam izlerken reklamın neresinden hoşlandığı, neresinin dikkat çektiği veya hangi açıdan anlaşılmayı zorlaştırdığının, beyin dalgalarının ölçümlenmesiyle ya da beyin görüntülemesiyle tespit edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Girişken,bu teknikle tüketicilerin karar alma sürecine dahil olunduğunu aktardı.
"Aynı maliyetle daha hızlı ve güvenilir veriye ulaşılıyor"
Araştırmanın çok pahalı olmadığını ifade eden Dr. Girişken, "Eskiden büyük balık küçük balığı yutardı, büyük balık olmak çok önemliydi artık günümüzde hızlı balık olmak önemli. Bu araştırma çok hızlı yani geleneksel araştırmaların 5'te 1 süresinde hayata geçiriliyor. Dolayısıyla zamanlama ve hız günümüzde maliyeti ve değeri etkileyen önemli bir unsur. Finansal değer açısından baktığımızda da diğer araştırmalardan hemen hemen bir farkı yok. Benzer maliyetlerle çok daha hızlı, çok daha derinden güvenilir bir veriye ulaşmanız mümkün" şeklinde konuştu.
"Tüketicilerin reklamı izlediğinde verdiği tepkiyi saniye saniye ölçmek mümkün"
Araştırmanın nasıl yapıldığına ilişkin bilgi veren Dr. Girişken, "Gönüllü kullanıcılar laboratuarlara geliyor bu laboratuar bir evin oturma odası gibi tasarlanmış, oturuyorlar, led tv'de reklamı izliyorlar. Reklamı izlerken tam olarak neresine bakıyorlar ve gördükleri beyinlerinde nasıl bir ilgi ve nasıl bir aktivasyon oluşturuyor bunu saniye saniye tespit etmek mümkün oluyor. Dolayısıyla reklamın hangi karesinde dikkat, duygusal etki artıyor neresinde düşüyor bunu tespit ederek bir takım analizlerle bir takım algoritmaları da kullanarak reklamları optimize edebilmek mümkün. Ya da daha keyifli daha anlamlı ürünler çıkarmak mümkün olabiliyor" ifadelerini kullandı.
"Reklamların yüzde 70'i başarılı olamıyor"
Bu çalışma yapıldıktan sonra marka yöneticilerinin veya şirketlerin daha keyif verecek daha etkili olabilecek ürünler, tasarımlar ve iletişim yöntemlerini hayata geçirmelerinin olası olduğunu vurgulayan Dr. Girişken, "Bir kere bu ciddi bir avantaj sağlıyor çünkü Türkiye'de reklam sektörü milyarlarca TL değerinde ve reklamların yüzde 60 ile 70'i başarılı olamıyor. Ortaya çıkan negatif dışsallığı ve zararı düşünün. Halbuki bu tür ölçümlemeler yapılarak hangi reklamların daha etkili olacağı ortaya konulabilirse ya da hangi ürünlerin daha keyifli olacağı tüketiciye daha anlamlı geleceği, hangi tasarımın beğenileceği önceden tespit edilebilirse Türk ekonomisine verebileceği katkıyı düşünün. Bu milyarlarca TL'nin cepte kalması ve bunun AR-GE çalışmalarına ya da farklı ürün geliştirmeye aktarılması mümkün olacaktır" açıklamalarında bulundu.