Akaryakıtta "yerli katkı" dönemi
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (EPDK), 2013 yılından itibaren benzin ve motorinde her yıl kademeli artırılmak üzere yerli katkı ilave zorunluğu, beraberinde yerli tarım ürünlerinden biyoetanol ve biyodizel üretiminin artırılması gerekliliğini de ortaya koyuyor.
EPDK, dün aldığı kararla akaryakıta tarımsal ürün katkısını zorunlu hale getirirken, bu karar bir anlamda yerli biyoyakıtların üretiminin teşviği anlamına da geliyor.
EPDK'nın kararına göre, piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerine, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle de en az yüzde 3 oranında yerli tarım ürünlerinden üretilmiş etanol ilave edilecek.
Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerine de, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri (YAME) içeriğinin (biyodizel) 1 Ocak 2014 tarihi itibariyle en az yüzde 1, 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle en az yüzde 2, 1 Ocak 2016 tarihi itibariyle en az yüzde 3 olması gerekiyor.
A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, Türkiye'de 2010 yılında yaklaşık 13,9 milyon ton motorin ve 2,1 milyon ton da benzin tüketimi yapıldı. Motorinin yoğunlu ortalama 0,845 gr/cm3 olarak alındığında 16,4 milyon metreküp motorin, benzin yoğunluğu ortalama 0,775 gr/cm3 olarak alındığında 2,7 milyon metreküp benzin tüketimi bulunuyor.
Benzin ve motorinde yüzde 3'lük bir harmanlama yapılmasının zorunlu hale getirilmesi durumunda ise 493 bin metreküp biyodizel ve 80 bin metreküp biyoetanole ihtiyaç bulunuyor.
Bu da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ürün verimlilikleri de dikkate alındığında 493 bin metreküp biyodizel için 1 milyon 233 bin 728 ton kolza ve aspir ile 80 bin metreküp biyoetanol için 945 bin 83 ton şekerpancarı veya 223 bin 145 ton mısır üretimi anlamına geliyor.
2010 yılı tüketimi sabit alındığında bu rakama harmanlanması gereken biyodizel üretimi için gerekli yerli tarım ürünlerinin üretiminin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilerine dayanılarak, 2016 yılında karşılanabileceği hesaplanıyor.
Benzin tüketimi daha az olduğu için de benzine etanol harmanlanmasında herhangi bir sorun olmayacağı değerlendiriliyor.
Biyodizel Sanayi Derneği Başkanı Boravalı
Biyodizel Sanayi Derneği Başkanı Selçuk Boravalı da EPDK'nın dün Kurul toplantısında Biyoyakıt harmanlama zorunluluğu ile ilgili almış olduğu kararın, bir çok yönü ile Türkiye'ye büyük katma değer yaratacak nitelikte olduğunu söyledi.
Cari açığın azaltılmasında en etkili yöntemlerden biri olan yerli üretilen katma değerin yükseltilmesi, biyoyakıt sektörünün mevcut düzenlemeler ile kolaylıkla hayata geçirebileceği bir konu olduğunu belirten Boravalı, zorunluluğun başlaması ve kademeli olarak artmasının ise kurulun konuya ne kadar ciddiyet ve sorumlulukla yaklaştığının bir göstergesi olduğunu söyledi.
Geçmişte yasal düzenlemeler tam hayata geçmeden ve planlama kapsamlı düşünülmeden, sektör hızlı ve kontrolsüz bir büyüme sürecine girdiğini ve birçok işletmenin kısa süre sonra değişen şartlar yüzünden sıkıntıya düştüğünü hatırlatan Boravalı, şöyle devam etti:
"Akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren 6 dağıtıcı firma, hem biyoethanolde, hem de biyodizelde yaklaşık 2 yıldan beri az sayıda ancak kurumsal yapıdaki biyoyakıt üreticileri ile biyoyakıt harmanlama yapmaktaydı. Sektör geneli, yurtdışında yüzde 7'lere kadar varan harmanlama uygulamasını izlemekte, ancak yurtiçinde harekete geçmede pazar genelini kapsayacak bir zorunluluk beklentisi içerisindeydi.
Bu karar ile EPDK, ülkemizde bugünün rakamları ile yıllık 350 Milyon TL'den başlayarak 1 Milyar TL'ye kadar kademeli olarak artacak bir kaynağın ithal ikamesi ile tarım sektörüne, yani Anadolu toprağını işleyen ekiciye aktarılmasına imkan sağlamıştır.
Aynı zamanda, kademeli geçiş ile birlikte, sektörün geçerli kalite standartlarında ve akaryakıt sektörünün beklentilerine uygun biyoyakıt ihtiyacını karşılayacak tesislerin kurulmasına, piyasanın serbest rekabet şartları içerisinde gelişmesine imkan tanımıştır."
Önemle altının çizilmesi gereken bir konunun çıkan harmanlama zorunluluğunun sadece yerli tarım ürünlerinden Türkiye'de üretilecek biyoyakıtları kapsaması olduğunu belirten Boravalı, "Uygulama tam kapasite ile hayata geçtiğinde araçlarımıza her doldurduğumuz 1 depo yakıt sayesinde 10 metreküp tarım toprağını ekime/işlemeye kazandırılmış olacağız" dedi.
Bu arada Türkiye'de biyodizel üretiminin oldukça düşük olduğuna dikkati çeken Boravalı, düzenleme ile birlikte yakıt amaçlı kullanılan tarımsal ürün üretiminin artacağını savundu.
PETDER Genel Sekreteri Metin
PETDER Genel Sekreteri Erol Metin de EPDK'nın söz konusu kararının, biyodizel ve biyoetanolün üretiminin desteklenmesi açısından önemli bir adım olduğunu söyledi.
Karar ile yerli tarım ürünlerinin yeteri kadar üretilmesi, akaryakıta harmanlamasını sağlayacak kademeli bir geçişin öngörüldüğünü hatırlatan Metin, biyoetanolde bir problem olmadığını, sektörün ihtiyaçlarını karşılayabilecek üretimin olduğunu ifade etti.
Motorine ilave edilecek biyodizel için de 2014'e kadar süre olduğuna işaret eden Metin, Türkiye'de yerli tarım ürünü ve yağlı tohum üretiminin artırılmasının ve yerli tarım ürün politikasının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Söz konusu kararın enerji verimliliği ve çeşitlilik açısından önemli olduğunu ifade eden Metin, bunun çevre etkilerinin de bulunduğunu söyledi.
Avrupa'da akaryakıta katkı ürünlerinde yerli tarım ürünü zorunluluğu olmadığına dikkati çeken Metin, Avrupa'da bu konuda yüksek bir teknoloji bulunduğunu, karar ile Türkiye'de de depo, harmanlama ünitelerinin kurulması, kalite sertifikasyonlarının tamamlanması, şirketlerin bu teknolojik uyumu sağlamaları için zaman tanındığını kaydetti.
Metin, "Zorunlu harmanlama miktarı için yeterli yağlı tohum üretiminin de desteklenmesi gerekiyor" diye konuştu.
EPDK Başkanı Köktaş
Öte yandan, EPDK Başkanı Hasan Köktaş konuya ilişkin dün yaptığı açıklamada, aldıkları kararın önümüzdeki birkaç yıl içinde hem cari açığın azaltılması hem de yerli tarım üretimi açısından çok büyük önem taşıdığını belirtmişti.
Türkiye'nin petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmının ithalat yoluyla karşıladığı dikkate alındığında, bu karar sayesinde, yerli tarım ürünlerinden elde edilecek biyoyakıtların enerjide dışa bağımlılığı azaltacağını ifade eden Köktaş, ayrıca yerli tarım ürünlerinden biyoyakıt üretiminin teşvik edilmesiyle belirli tarım ürünlerine olan talebin artacağını ve tarım sektörü için ek gelir ve istihdam imkanı oluşacağını kaydetmişti.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, "gıda fiyatlarını artırdığı için" insan gıdası olarak kullanılan ürünlerin akaryakıt üretiminde kullanılmasını doğru bulmadığını ifade etti.
EPDK'nın cari açığın azaltılması ve yerli biyoyakıtların üretiminin teşviki için akaryakıta tarımsal ürün katkısı konusunda yaptığı düzenleme konusunda, "Bu düzenleme Türkiye'de tarımsal üretimi artıracaksa, üretimi teşvik edecekse, çiftçiye ek gelir sağlayacaksa, yerli üretimi ve yerli ürün kullanımını artıracaksa olumlu" diyen Eker, akaryakıta yerli tarımsal ürün katkısını "mevcut ürünler kullanılarak değil, mevcut üretimi artırarak yapıldığı takdirde olumlu" bulduğunu vurguladı.
"İstihdam ve katma değer yaratılmış olacak"
Bu arada, EPDK'nın bu düzenlemeye gitmeden önce çeşitli kurumlardan görüş aldığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenlemeye ilişkin şu görüşü ifade ettiği öğrenildi:
"Bakanlığımızca Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli oluşturulmuş olup, destekleme uygulamaları, 2010 yılından itibaren bu modele göre gerçekleştirilmektedir. Ülkemizin iklim, toprak, topoğrafya ve arazi sınırları dikkate alınarak 30 tarım havzası belirlenmiş, her havzada bitki çeşitlerinin ekolojik istekleri ile ilişkilendirilerek hangi ürünün daha verimli ve ne kadar üretebileceği belirlenmiş ve sağlıklı bir tarım envanteri oluşturularak geleceğe yönelik talep projeksiyonlarının yapılabilmesi sağlanmıştır.
Bakanlığımızca yürütülen destekleme uygulamaları, özellikle yağlı tohumlu bitkiler olmak üzere biyoyakıt hammaddesi olarak kullanılan bitkisel ürünlerin üretim miktarlarında önemli artışlar sağlamıştır. Avrupa Birliği üyeliğine aday olan ülkemizde, biyoyakıtların akaryakıt ile harmanlama oranının AB kriterlerine uygun haline getirilmesi ile biyoyakıt kullanımı cazip hale getirilecek ve bu sayede hem biyoyakıt hammaddesi olarak da kullanılmakta olan bitkilerin üretimi cazip hale getirilerek ülkemiz çiftçisinin gelir düzeyi artırılacak hem de biyoyakıt işleme tesislerindeki mevcut atıl kapasite değerlendirilerek istihdam ve katma değer yaratılmış olacaktır."
Sektörün görüşleri
Öte yandan, Biyodizel Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (BİYOSİAD) sunduğu görüşte de, bu konudaki düzenlemenin Türkiye'de yağlı tohum bitkisi tarımına ve dolayısıyla yerli kaynaklardan elde edilmiş biyodizel üretimine büyük ölçüde destek olacağı kaydedildi.
Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği Derneği (ALBİYOBİR) ise dünyadaki biyodizel uygulamalarının "biyodizelin bitkisel yağ üretiminin artmasını sağlayan lokomotif görevi gördüğünü" belirterek, biyodizelle alternatif müşteri potansiyeli yaratılmasının tarıma ve çiftçilere önemli avantajlar sağlayacağını, "rekabetin ülkede yağlı tohum üretimini arttıracağını, bundan da Türk tarımı ve çiftçisinin karlı çıkacağı" görüşünü sundu.