Tahvil yatırıma ilişkin merak edilen sorulara Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı (Hazine) Etem Öztekin yanıt verdi.Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı (Hazine) Etem Öztekin, Posta'nın sorularına yanıt verdi. İşte tahvil yatırımla ilgili merak edilen her şey... Devlet Tahvili, Hazine ve Maliye Bakanlığının ihraç ettiği vadesi 1 yıldan uzun, Türk Lirası veya yabancı para cinsinden yurt içinde veya yurt dışında ihraç edilebilen, getirisi sabit, faiz endeksine veya TÜFE (enflasyon) oranına göre değişken de olabilen borçlanma senedidir. Tahvil fiyatlamaları, vadelerine, mevcut faiz ortamına ve para biriminin gelecekteki enflasyon beklentilerine yönelik olarak değişiklik gösterir. İlk ihraçta tahvili ihraç eden kurumun belirlediği faiz oranı ve buna karşılık gelen fiyat üzerinden, yatırımcıların talepleri beklenir. Yatırımcıları tahvile yatırım yapmaya ikna eden bir getiri ise, ihraç başarılı sonuçlanır ve tahvilin ilk fiyatı böylece belirlenmiş olur. Benzer durum, ikinci el pazarında da vardır. Kıymeti satan taraf yüksek fiyattan (düşük faiz oranından), alan taraf da düşük fiyattan (yüksek faiz oranından) almak ister. Bu iki tarafın fiyatlarının kesiştiği noktada, tahvilin ikinci elinde işlem gerçekleşir. Faiz kazancı yani tahvil alındıktan sonra geçen her gün başına üstünde biriken faiz ile sağlanan kazanç, tahvilden sağlanabilecek tek kazanç türü değildir. Buna ek olarak, tahvilin alındığı gün piyasadaki faiz oranları satılmak istenen günden yüksek ise; yani tahvilin fiyatı aldıktan sonra yukarı gelmiş ise (bir başka deyişle faizi aşağıya gelmişse), tahvili vadesinden önce satarak sermaye kazancı elde etmek de mümkündür ve bu sık kullanılan bir yöntemdir. Tahvillerin fiyatlarını belirleyen en önemli unsur, gelecekteki faiz beklentisidir. Gelecekteki faiz beklentilerinin şekillenmesinde de enflasyon oranının çok büyük payı var. Dolayısıyla önemli olan, piyasadaki faiz oranları veya enflasyonun değişimi değildir. Tahvilin fiyatını etkileyen şey, faiz oranları ve enflasyon beklentilerindeki değişimdir. Tabii burada tahvilleri tek bir vadedeymiş gibi düşünmek de doğru değildir. Faiz beklentileri, farklı vadelerdeki tahvillerden oluşan faiz eğrisinin farklı noktalarını değişik şekilde etkileyebilir. Örneğin enflasyon beklentilerinde aşağı yönlü önemli bir beklenti oluştuğu takdirde 5-10 yıllık gibi uzun vadeli tahvillerin faizlerinde önemli bir düşüş beklenirken, kısa vadeli tahvillerin faizlerinin daha çok politika faiziyle ve kısa vadeli beklentilerle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Faiz indirimi beklentisinin erkene çekilmesi durumunda bugünkü yüksek faiz ortamında tahvil yatırımı yapan yatırımcılar elbette bu seçimlerinden kazançlı çıkabileceklerdir. Burada önemli olan nokta zamanlama. * Örneğin; üzerinde yüzde 50 faiz oranı yazılı 1 yıl vadeli iskontolu bir tahvili ele alalım. Bu tahvilin ihraç günü fiyatı 66.6 olmalıdır (NBD). Bu şekilde tüm şartlar sabitken yani beklentiler güncelliğini korurken vade sonunda 100 fiyat ile itfa olacağından bu tahvilin fiyatı vade ilerledikçe yavaş yavaş 67, 69, 72, 75... şeklinde her geçen gün yukarı gelerek itfa tarihi geldiğinde 100 oluncaya dek ilerler. Bu ilerlemeye iç verim deriz. Fakat piyasanın gelecekteki faiz beklentileri değiştiğinde tahvilin fiyatı da buna duyarlıdır. * Mesela, tahvil ihraç olduktan 2 ay sonra itfa gününe isabet eden 10 ay sonraki getiri beklentisi yüzde 40a gelmiş olsun. Bu durumda elimizdeki tahvil 10 ay sonra 100 fiyat olacak ve yüzde 40 getiri potansiyeline sahip olmuş olduğumuzu varsayarız. Fiyatını tekrar hesaplayacak olursak 74.9 TL olduğunu göreceğiz. Eğer beklentiler korunsaydı 2 ayın sonunda elimizdeki kağıdın fiyatı (iç verimden yürütülerek bulunan) daha düşük olacak iken; beklenti değişiminin etkisi sebebi ile artık elimizdeki kağıdın değeri 74.9 TL olmuştur. Dolayısıyla bu sayede elimizdeki tahvilden sermaye kârı elde etmiş oluruz. Bireyler, müşterisi oldukları aracı kurum veya bankalar aracılığıyla, ilk ihraçtan veya ikinci elden tahvile yatırım yapabilirler. Yatırım limiti sınırı kurumdan kuruma değişiklik göstermektedir. Tahvilde talep fazlası olması durumunda getirisi düşer yani fiyatı artar. Bu bağlamda Türkiyeye yapılacak yabancı yatırımlar tahvil fiyatlarında bir yükseliş trendi başlatabilir. Bu senaryoda elbette tahvil yatırımı öneririz. Yatırımcı, vadesini kendi yatırım ve harcama planına uygun seçmeli, faiz oranını piyasadaki diğer enstrümanlarla kıyaslamalı, daha sonrasında karar vermeli; fiyat alırken birkaç kurumla çalışmalı ve ilk gördüğü fiyatın en iyi fiyat olmayabileceğini bilmelidir. Sadece tahvili satış anında değil, sonrasında da sürekli bir bilgi alışverişinde bulunabileceği, yetkinliği yüksek profesyoneller barındıran kurumları tercih etmeli. Devlet tahvilinin 1 yıldan kısa vadeli olanlarına Hazine Bonosu denmektedir. Risk profillerine göre risk almayı sevmeyen yatırımcılar hazine bonolarına, risk algısı daha yüksek olan daha yüksek getiri elde ederek bonolara yatırım yapmak isteyen yatırımcılar ise özel sektör şirketlerinin ihraç ettikleri özel sektör bonolarına yatırım yapabilirler.