Üç çocuğu Ukrayna’dan kurtaran İngiliz kadının inanılmaz hikayesi
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali çocukları derinden etkiledi. Öyle ki aileler kendilerinden önce çocuklarının Ukrayna’yı terk etmesi için her yolu deniyor. İngiltere’de yaşayan Jo Cope ise telefonuna gelen bir mesaj üzerine arkadaşının çocuklarını kurtarmak için gözünü bile kırpmadan soluğu sınırda aldı. İşte Cope’un duygulandıran hikayesi…
İngiltere’de yaşayan Jo Cope, Rusya’nın Ukrayna işgali başladıktan sonra sabah saat 4’te bir mesaj aldı. Onu oldukça ürküten mesajda şunlar yazıyordu:
“Kötü bir şey olursa, gelip çocukları alabilir misin?”
Karar basitti. Cope, İngiliz Telegraph gazetesine, “Sevdiğiniz çocuklar ölümcül bir tehlikede olsaydı, gidip onları alırdınız değil mi?” dedi ve ekledi: “Evinizde huzurla oturup haberleri izlemek yerine bir uçağa biner ve güvende olduklarından emin olurdunuz, değil mi?”
Birçok kişi hâlâ bu soruyla boğuşuyor olsa da, üç çocuk annesi Cope, Ukrayna sınırına yakın bir Polonya şehri olan Lublin’e hemen bir uçak bileti aldı.
“Bir çantaya birkaç tayt ve pantolon attım. İlaçlarımı, pasaportumu ve ehliyetimi alıp havaalanına sürdüm. Sürekli 'Bunu yapabilirim' diyordum. Ancak bir süre sonra kendime şunu sormaya başladım: 'Ne yapıyorum ben?' Çok korkmuştum.”
Cope’un Ukrayna ile bağlantısı, dünyanın gördüğü en kötü nükleer felaketin gölgesinde büyüyen çocukları ara tatillerde İngiltere'deki ailelerin yanına gönderen Çernobil Çocuk Yaşam Hattı Yardım Kuruluşu (CCLC) aracılığıyla kuruldu.
Bugün 35 yaşında olan Cope, Çernobil Nükleer Santrali felaketinin yaşandığı Nisan 1986’da dünyaya geldi. 18 yaşından beri yaz tatili için İngiltere’ye gelen çocukların ağırlanmasında gönüllü olarak çalışıyordu ve Ukrayna'da yaşanan olayları öğrendikçe, İngiltere’de doğduğu için kendini şanslı hissediyordu.
Şimdi 14 yaşında olan Sasha, ailesiyle birlikte İngiltere’de bir yaz geçirdikten sonra Cope da kendi çocuklarını Sasha ve ailesinin yaşadığı Kiev ile Çernobil arasındaki köye götürmüştü. Hatta bütün aileyi pandemiden sonra İngiltere’yi tekrar ziyaret edebilmeleri için pasaport almaya bile teşvik etmişti.
Cope'un ifadeleriyle birlikte eğlenmeyi dört gözle bekliyorlardı. Ancak Rus tankları Kasım ayında Ukrayna sınırına gelmeye başladığında yazışmaları da kasvetli bir hal almaya başladı.
‘GÜVENDE DEĞİLİZ’
Cope, “Aileye, elimden gelen her türlü yardımı sunacağımı söylemek için mesaj attım. Korkmadıklarını, iyi olduklarını söylediler” dedi. Ama sabahın erken saatlerinde Rus füzeleri Ukrayna’yı vurmaya başladığında Sasha’nın mesajları ruh halinin değiştiğini açık açık gösteriyordu. Sasha artık güvende olmadıklarını söylediğinde, Cope iyice korkmaya başlamıştı.
Sasha’nın ailesi, güvenlik açısından kritik pozisyonlarda çalışıyordu. Dolayısıyla Ukrayna’dan ayrılmaları mümkün değildi. Ertesi sabah Cope, Sasha’nın babasından bir mesaj aldı. Güçlü ve sağlam bir adam olan Ivan, kolay kolay panik yapacak biri değildi. Onun bu mesajı atması Cope'a, gitmesi gerektiğini gösterdi.
Kendi çocuklarını ailesinin yanına bıraktıktan sonra uçağa atladı ve Cuma günü saat 21.30’da Polonya’ya indi. O sırada arkadaşlarından aldığı bir mesaj, onu şaşkına uğrattı. Çünkü İngiltere, Ukrayna’ya vize hizmetlerini askıya almıştı ve geri dönebileceği Londra'ya en yakın şehir İrlanda'nın başkenti Dublin’di.
SINIRA ULAŞMAK İÇİN 14 KİLOMETRE YÜRÜDÜLER
Ertesi gün sınır kapısından çocukları almaya gitti. Ancak aralarında tam 2 bin 500 araç vardı. Saatler sonra konuştuklarında, Sasha'nın ailesi henüz sadece 3 kilometre hareket edebilmişti. Bu şekilde çocukları Cope’a ulaştırmanın günler süreceğinin farkına varan aile, araçlarını geride bırakıp 14 kilometrelik yolu yürüyerek sınıra ulaştı.
Cope, sınırda beklerken yabancıların nezaketinden derinden etkilenmişti. “Öğrencilerle bir kamp ateşi etrafında oturdum. Başka yabancı aileler de arabalarında beklememe izin verdiler. Hatta bana kahve ve çörek bile ikram ettiler. Ukrayna'dan çıkan kadın ve çocuklarla dolu otobüsleri izliyordum. Otobüsler, Ruslarla savaşmak için geri dönen adamlarla dolu olarak geri dönecekti” diye anlattı o dakikaları.
‘YANIMA ALTI DAKİKALIK YÜRÜME MESAFESİNDEYDİLER’
“Ara sıra kar yağıyordu” diye devam etti Cope. “Sıcaklık -2 derece idi. Çocuklar üşümüş ve korkmuşlardı. Erkeklerin ülkeyi terk etmelerine izin verilmediği için babaları onları ilk kontrol noktasında bırakmak zorunda kaldı.” Anneleriyle birlikte sınıra doğru biraz daha ilerlediler ancak bir noktadan itibaren çocukların yola yalnız devam etmeleri gerekiyordu. Annelerinden ayrılalı tam 6 saat olmuştu ama hâlâ Cope’a ulaşamamışlardı.
“Çocuklar ortada yalnız kaldılar. Yanlarındaki görevliler onlara yürümeye devam etmeleri gerektiğini söylüyorlardı ama çocuklar hangi yöne gideceklerini bulamıyordu. Beklediğim yerden sadece altı dakikalık yürüme mesafesindeydiler. Ancak onları almak için İngiliz pasaportuyla sınırı geçmeme izin verilmiyordu.”
SADECE SIRT ÇANTALARI VE DOĞUM BELGELERİ VARDI
Diğer yandan Polonya polisi Cope’a yardım ediyor, telefonunu şarj ediyor ve yiyecek veriyordu. Her tarafta ayrı bir dram yaşanıyordu. Çocuklar sonunda rastgele bir adamın kucağında sınıra ulaştı. Adam, polis arabasının camına vurmaya başladı. Kucağında çocuklar vardı. Cope çocukları adamdan aldı. O sırada polisler de dahil herkes ağlıyordu. Çocukların üstünde sadece bir kat kıyafetleri kıyafetleri sırtlarında ise küçük birer çantaları vardı. Ebeveynleri onlara doğum belgelerini ve Cope’a 12 aya kadar yasal vesayet yetkisi veren resmi bir belge vermişti.
Çocuklarının okul arkadaşlarından birinin Ukraynalı olan annesi de Cope’un yanına Varşova’ya uçtu. Kadın, Cope ile Sasha ve kardeşleri arasında çevirmenlik yapacaktı.. Sasha’nın da az da olsa İngilizcesi vardı, bu sayede çeviri uygulamaları kullanarak iletişim kurmayı başardılar.
PARK BÜYÜK BİR METAL YIĞININA DÖNMÜŞTÜ
Cope çocukları aldı ancak tüm sorunlar bir anda çözülmedi. Çünkü üç çocuğu da Dublin’e götürebilmek için göze alabileceği tek uçuş Lizbon üzerindendi. Evrak işlerinin zor olacağını bildikleri için havaalanına tam 7 saat önceden gittiler. Çocukların Covid aşıları da yoktu. Bu sebeple sadece testler için 2 saat beklemek zorunda kaldılar.
Bu sırada aile, harabe halindeki köylerinin fotoğraf ve videolarını gönderiyordu. Birkaç yıl önce Cope’un çocuklarının da oynadığı bir parkın fotoğraflarını yolladılar. Salıncakların, kaydırakların olduğu tipik bir çocuk parkıydı. Cope, “Orada kendi çocuklarımın güldüğünü hatırlıyorum. Banklarda yaşlı insanlar oturur, çiftler köpeklerini gezdirirdi” diye anlattı Telegraph'a. Hatta en küçük çocuğunun orada bir köpeğe sarılırken çekilmiş fotoğrafı bile vardı. Şimdi ise sadece park kocaman bir metal yığını halindeydi.
ÖNCE LİZBON’A GEÇTİLER…
Cope, tavsiye için Varşova İçişleri Bakanlığı’nı aradı. Görüştüğü yetkili ola havaalanından ayrılmasını ve büyükelçiliğe geri dönmesini, oradan da Romanya’ya, Moldova’ya veya Slovakya’ya gitmesi gerektiğini söyledi.
Elinde çocukların ebeveynleri tarafından verilen yasal evraklar olsa dahi kan bağı olmadığından yapabilecek başka hiçbir şeyi yoktu. Ancak dedikleri yerleri ne çocuklar ne de Cope biliyordu ve kimseyi de tanımıyorlardı. Bu yüzden Lizbon uçağına binmeyi tercih ettiler.
Çocuklardan biri olan Alex, daha önce bırakın uçağa binmeyi, havaalanına bile hiç gitmemişti. Cope, “Havayolunun bize yan yana koltuklar ayıramayacağı söylendiğinde çocuklar çok üzüldü. Ama harika bir hostes çocukların gözlerindeki üzüntü ve korkuyu görünce her şeyi halletti” dedi.
SIRADA NE VAR?
Cope ve çocuklar şu anda Dublin’de. İrlanda sınır kontrol personelinin nezaketi onu derinden etkilese de sırada ne olduğu hakkında hiçbir fikri yok.
“Çocukları kollarıma alana kadar panik halinde koşuşturuyordum” diyen Cope şöyle devam etti: “Hala yapmam gereken çok şey var. İşe dönmeyi, kendi çocuklarıma gitmeyi, nasıl organize edeceğimi bilmiyorum. Bir yandan yanan Ukrayna köylerinin videolarına göz atıyorum, bir yandan da havaalanında bıraktığım arabamın park ücretini düşünüyorum.”
Sasha, Alex ve Anna da yanan köylerin videolarını ve işgale ait diğer görüntüleri gördüler. Cope, “Anne babalarının hâlâ Ukrayna'da olması konusunda ne hissettikleri hakkında benimle konuşmadılar” dedi ve ekledi: “Güçlü olmaya odaklanıyorlar. Yeniden çocuk olabileceklerini hissetmelerini bekliyorum.”
‘EĞER BİR SINIRA ULAŞABİLİRLERSE GERİ DÖNÜP BAŞKA ÇOCUKLARI DA ALACAĞIMA SÖZ VERDİM’
Cope’un kendi çocuklarına gelince, onlar yardım etmek için bir şeyler yaptığı için anneleriyle gurur duyuyorlar. Aynı zamanda arkadaşlarını tekrar görecekleri için de oldukça heyecanlılar.
Cope, “Geride bırakmak zorunda kaldığım diğer çocuklar için endişeleniyorlar. Eve getirmeyi umduğum, ancak ebeveynlerinin sınıra getiremediği iki çocuk daha var. Şu anda güvendeler ama bana nerede olduklarını söylemekten korkuyorlar. Eğer bir sınıra ulaşabilirlerse geri dönüp o çocukları da alacağıma söz verdim” dedi.
“Bunu bir kahraman olmak için yapmıyorum” diyen Cope sözlerini şöyle noktaladı: “Ben normal bir insanım. Ukrayna’da o kadar çok çocuk kaldı ki, ben sadece üç çocuğu savaşın kötülüğünden kurtarabildim.”
(The Telegraph'ta yayımlanan 'The incredible story of the British mother who rescued her friends’ children from Ukraine' başlıklı yazı, Hürriyet'ten Gaye Kobal tarafından derlendi.)
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İran’da neden “başkentin Tahran'dan taşınması” gündemde? Pezeşkiyan: Zaman kaybediyoruz, başka seçeneğimiz yok!
NASA'nın geleceği Musk'ın elinde mi? Uzmanların endişesi büyük: Sonunu getirebilir...
SON DAKİKA! Nükleer tehdit Avrupa'da bu maddeye talebi patlattı (Ukrayna'nın ABD ve İngiliz füzelerine karşılık Rusya’dan balistik füze!)
İzlanda'daki yanardağ 7. kez uyandı
Ukrayna'dan Rusya'ya kritik hamle: ATACMS ve Storm Shadow füzeleri kullanıldı