Savaşın kaybolan gerçeği: Çocuklar
Her kanlı saldırıda onların endişeli gözleri ekranlara gelir. Savaşın en masumları; çocuklar... Suçsuz, günahsız, olan bitenden habersiz en büyük bedeli öderler onlar. İliklerine kadar sinen savaş travmasını bir ömür taşırlar kimseye göstermedikleri yaralarında... Ateş hattında da olsa, ekranda da olsa büyük travmalar yaşar. Cnnturk.com editörü Çiğdem Erdin uzman isimlerle görüştü.
Haberin Devamı
/

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından binlerce aile çocukları ile birlikte vatan topraklarından kaçmaya başladı. Peki sığınaklarda, metro istasyonlarında, sınır kapılarında fotoğraflarını gördüğümüz çocuklar, yeni doğan bebekler bu savaştan psikolojik olarak nasıl etkilenecek ve yaşamlarında neler değişecek? Savaşı televizyondan takip eden çocukların korkuları neler?İşte uzman isimlerden çarpıcı yorum ve analizler…
“PSİKOTRAVMATİK YAŞANTI HALİNE GELEBİLİR”
/

Uzman Çocuk ve Ergen Klinik Psikoloğu Leyle Merve Mert:Çocuk ve bebekler çevrelerinde neler olup bittiğini genel olarak güvendikleri büyüklerinden yola çıkarak anlamlandırırlar. Savaşlar sadece çocuk ve bebeklerin değil, elbette yetişkinlerin de dehşete düştüğü ve güvenlik hislerinin zede aldığı oldukça travmatik durumlardır. Anne babasının kaygılı yüz ifadesinden, panik dolu davranışlarından, ağlama ve çığlıklarından işlerin yolunda gitmediğini anlar ve o andan sonra kaygı duymaya başlarlar. Bununla beraber ani ve beklenmedik şekilde oluveren bombalamalara, siren seslerine, ölüm ve yaralanmalara, çevrede korku içinde koşan diğer insanlara da tanık olduktan sonra bu anlar çocuk ve bebekler için olumsuz psikotravmatik yaşantılar haline gelebilir.
Haberin Devamı
/

Bu olumsuz yaşantıların kısa ve uzun vadede sonuçları olabilir. Bu sonuçlar her bireyde farklı olabilmektedir. Kısa vadedede, yani olayın olduğu anda ve takip eden saat veya günlerde, çocuklarda özellikle anne-babadan ayrılamama/yapışma, sık sık ağlama, donakalıp tepki vermeme, titreme, ağrı ve uyuşukluk gibi bedensel tepkiler, en ufak bir ses veya hareketlilikte irkilme ve çığlık atma, uykudan sık sık bağırarak uyanma görülebilir.
“BEBEKLERİN ETKİLENMEYECEĞİNİ DÜŞÜNMEK ÇOK YANLIŞ”
/

Bebeklerde travmatik yaşantıların doğurduğu sonuçlar ile ilgili ise, yaşları itibariyle olayları hatırlamayacakları ve dolayısıyla etkilenmeyeceklerine dair toplumumuzda genel olarak çok yanlış bir algı var. Ancak biz psikoloji alanında uzman kişiler olarak yapılan birçok araştırmadan referansla ve kendi klinik gözlemlerimize de dayanarak biliyoruz ki, hamilelikte bile çevresinde olup bitenlerden anne ile birlikte bebek de etkilenmektedir. Ancak bebeklerde olayın etkilerini uzun vadede daha çok gözlemleyebiliyoruz. Savaşın uzun vadede bebek ve çocuklar üzerindeki etkileri ise daha çok davranışsal sorunlarla ortaya çıkabilmektedir. Çünkü çocuklar duygu ve düşüncelerini yetişkinler gibi anlamlı şekilde ortaya koyamayabilirler.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Kendisinin de ne olduğunu bilmediği ve dolayısıyla anlatmakta zorlandığı rahatsız edici duygu ve düşüncelerini öfke ve ağlama krizleri, anneden ayrılmada güçlük, uyku ve iştahta bozulmalar, aşırı hareketlilik veya aşırı durgunluk, gündüz alt ıslatmalar, hırçınlık ve çabuk sinirlenme, fizyolojik bir sebepten kaynaklanmayan vücut ağrıları şeklinde gösterebilirler.
ÇOCUKLARA SAVAŞ HALİ NASIL ANLATILIR?
/

Şunun da bilinmesi önemlidir ki, çocuklar psikolojik olarak hayli esnektirler ve zor şartlar altında da olsa ruh halini olabildiğince sakin ve dengeli tutabilen anne ve babaları ile beraber olan bitene anlam verebildiklerinde bu yaşantıların etkisi azalabilir. Bu da ilk başta savaşın çocuğa pedagojik bir şekilde anlatılması ile mümkün olabilir. Özellikle çocuğun size soru sorması olayı anlamaya çalıştığının göstergesidir, bu anların kaçırılmaması ve doğru değerlendirilmesi önem arz eder. Sorulardan kaçmamak, bir şey yok deyip geçiştirmemek gerekir. Çocuğa bedensel ve psikolojik yara veren savaş gibi yoğun tehlike içeren bir olayı kendi gözümüzden ve algıladığımız şekliyle yoğun korku veya öfkeli bir içerikle anlatamayız.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Çocukların yaş seviyesine uygun olarak, çocuk sormadıkça detaya fazla girmeden şu şekilde anlatabiliriz: "Bazen insanlar arasında anlaşamama durumları oluyor, hani siz de bazen arkadaşınla anlaşamıyorsunuz, sen farklı bir oyun oynamak istiyorsun, o da başka bir oyun oynamak istiyor. Bazen de sınıfta arkadaşınla sıra kavgası yapıyorsunuz, o sıraya ben oturmak istiyorum diye kavga ediyorsunuz. Bazen bu durumlarda anlaşma yolu bulamıyorsunuz ve içinizden birbirinize saldırmak geçebiliyor. Hatta bazı çocuklar da anlaşamayınca birbirine saldırıyor. Aslında bu doğru olan yol değil. Kendiniz anlaşma yolu bulamadığınızda bir büyüğünüzden yardım alıp sorunu çözmelisiniz. İşte insanların, çocukların anlaşamadığı gibi büyük devletler de bazı konularda anlaşamayabiliyorlar. O zaman çok yanlış bir yol olan kavga yolunu seçiyorlar. Onların büyük silahları var ve onlarla birbirlerine zarar vermeye çalışıyorlar. Onlar birbirleri ile kavga ederken bizim gibi suçu olmayan insanların da bazen kendileri bezen de evleri zarar görebiliyor. Onlara gerçekten bu yaptıklarından dolayı çok kızıyoruz, olanlara çok üzülüp ağlayabiliyoruz. Şimdi buranın bizim için güvenli olduğunu düşünüyoruz. Burada senin yanındayız. Bu savaş bitecek ve bu çok zor günler geride kalacak."
OLUMSUZ DUYGULARI ATLATABİLMEK İÇİN 3 YÖNTEM
/

Bunun yanı sıra çocuklar iç dünyalarındaki olumsuz duyguları 3 harika yöntemle atabilirler: ağlamak/gülmek, resimler çizmek ve serbest oyun oynamak. Ağladıklarında yanında olun ve sakince başlarını okşayın ya da sarılın, izin verin gözyaşları ile beraber içindeki olumsuzlukları da boşaltsınlar. Kağıt ve kalem verin, o çizerken sadece ilgi ile izleyin. Oyun oynarken de yine ilgi ile müdahale etmeden izleyin, sizi oyununa katarsa verdiği rolü oynayın. Çizdikleri, oynadıkları hakkında eğer isterse konuşun, sorular sorun ve aldığınız yanıtlar savaş, kavga, ölüm, şiddet vs. ile ilgili olursa bunları ona "korkmuşsun, üzülmüşsün, ya biz de yaralanırsak diye düşünmüşsün..." gibi cümlelerle yansıtın. Anlaşıldıklarını ve yalnız olmadıklarını hisseden çocuklar yitirdikleri güven ve huzur duygularını zamanla geri kazanabilirler.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Klinik Psikolog Volkan Akgül:Savaşa maruz kalan çocuklarda travma sonrası stres bozuklukları görülür. Birtakım obsesyonlar görülür. Bununla birlikte öfke ve saldırganlık duruşları görülür. Çocuklarla yetişkinlerin arasında şöyle bir fark var. Yetişkinler genel olarak şimdiki zamanı kaçırır ya dünde ya da yarın da yaşar. Çocuklar ise şimdiki zamanı yaşar düne ve yarına doğru da evrilmeye başlar. Çocuklar somut dönemde oldukları için neyin neden olduğu konusunda çok da bir fikre sahip değillerdir. Ve en önemli kayıpları da güven ilişkileri problemi olur. Tabi büyük bir korku ve güven alanları sarsıldıktan sonra başka insanlara ilerleyen zamanlarda güvenemezler.
/

Bu da yarınlarda problemler yaratabilir; bir olayı çözümlemeye gittiklerinde ekstra bir çaba sarf etmezler direk sonuç odaklı olurlar. Kavga ile çözümlemeye çalışlar. Yani çocukların temel koordinatları tamamen bozulur. Çocukların tanrısı annesi ve babasıdır. O annenin ve babanın korku dolu gözleri, telaşlanmaları ya da bazı ölümlere şahitlik ettikleri zaman yukarıdaki maddeler hafif kalır. Çok daha büyük problemler oluşabilir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
“DETAYA İNİLMEDEN ANLATILMALI”
/

Çocuklara mümkün olduğu kadar soyut konuların çok detaya inmeden anlatılması gerekir. Ve bunun mutlaka nihayete ereceğini, tekrar eski yaşama geri dönüleceğini, bazen ülkeler arasında böyle problemlerin olabileceğine dair çocukları o korku alanından uzaklaştırarak anlatmak gerekiyor. Ölümü de çocuklara bu şekilde anlatmaları tavsiye ederiz. Mümkün olduğu kadar basit ve az kelimelerle korkutmadan anlatmak gerekir. Çünkü çocuklar hayal dünyasında çok zengin oldukları için hayal kurabilirler. Mesela yetişkinler hayal kuramaz. Ben yetişkin birine ‘bana hayaliniz anlatın’ dediğimde hepsi ev almak, araba almak gibi gerçekçi hedeflerden bahseder. Ama çocuğa sorduğun zaman ‘uçmak benim hayalim’ der.
/

Dolayısıyla o çocukların hayal dünyaları çok geniş olduğu için, kelimeler çok uzun ve ürkütücü olursa o hayal dünyasında anlatılanları çok farklı senaryolaştırabilir. Bu nedenle savaş durumu anlatılırken az ve basit kelimeler seçilerek dikkat edilmeli. Çocuklar gördükleri ve duydukları ile aradaki farkı muhakkak yaşayacak. Orada da bir paradoks oluşacak.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
SAVAŞI TELEVİZYONDAN İZLEYEN ÇOCUKLAR
/

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzmanı Dr. Leyla Benkurt Alkaş:Savaşın uzaktan görünen kısmını bazen bir film bazen bir belgesel gibi izlemeleri çocuklarda genel bir duyarsızlığa sebep olabilmekte. Ama biraz daha yaşı büyük olan, zekâsı iyi olan özellikle de üstün zekâlı duygusal çocuklar inanılmaz şekilde bundan etkileniyor. Dün gelen bir çocuk şunu söylemişti: “Onlar Polonya sınırına gidiyorlar biz ne yapacağız? Romanya- Polonya sınırı yerine biz Yunanistan’a gitsek bizi alır mı?” Ya da çocuğun bir tanesi “Bizim tren yoluna, metroya evimiz uzak. Acaba alt katlarda korunabilir miyiz? Bizim mahallede sığınak nerede var Leyla abla?” gibi soruları sormaya başladı. Yani haberlerdeki görüntüler, orada yaşananların trajik sesle anlatılması çocukları etkiliyor.
/

Ama daha çok etkileyen anne ve babaların savaş hakkındaki konuşmaları. Anne ve baba 2022’de hepimiz gibi savaşın olmasına hayret, üzüntü ve sıkıntı ile yaklaşıyoruz ama anne ve baba bizim güvende olduğumuz yönünde ön planda konuşursa çocuğun savaş ile ilgili sorularını sakince dinleyebilirse, ‘korkma’ gibi hemen yargılayıcı davranışlarda bulunmayıp onun kafasından neler geçtiğini anlamaya çalışırsa daha yardımcı olacaktır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Deneği ise yazılı bir açıklama yaparak savaş ve şiddet ortamında yaşayan çocuklarla ilgili görüşlerini bildirdi:
"ENDİŞE İÇİNDEYİZ"
/

Rusya ve Ukrayna’da gerçekleşen savaş ve şiddet ortamı nedeni ile Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatristleri olarak oldukça üzüntülü ve endişe içerisindeyiz.Çocuk ruh sağlığı açısından ise maruz kalınan zarar kadar; savaşın, şiddetin, cinayetlerin ya da işkencenin yaşattıkları da psikiyatrik bozukluk riskini önemli oranda arttırmaktadır. Çocukların savaş ve şiddet gibi travmatik olaylar sırasında doğrudan yaşadığı korku seviyesi ile ruhsal sorunlarla ilişkili bulunmuştur. Yine savaş mağduru çoğu çocuk kendi ülkelerinde ciddi travmatik olaylar yaşamışlardır. Maruz kaldıkları savaştan dolayı çoğu çocuk yaşadıkları okulları, sokakları bağlandıkları oyuncakları, evlerini bırakıp kaçmaya zorlanmışlardır. Çoğu çocuk savaş esnasında veya savaştan kaçarken ölüm korkusunu yaşamış, sevdikleri insanları ya geride bırakmak zorunda kalmış ya da ölümlerine tanıklık etmişledir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
"TEK PROBLEM RUHSAL SORUNLAR DEĞİL"
/

Çocuk ruh sağlığının ayrılmaz bir parçası olan okul ise çoğu çocuk için savaşla birlikte geçmişte kalan bir anı halini almıştır. Ciddi savaş deneyimlerinin Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TTSB) gibi psikiyatrik bozukluklar ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Etnik temizlik kurbanı Bosnalı çocuklar, ABD’ye göç ettikten bir yıl sonra yüksek oranda TTSB (%65) ve depresyon (%35) belirtileri göstermişlerdir. Yine aynı şekilde savaş mağduru Afganistanlı gençlerde yüksek oranda depresyon (%34) tanısı almıştır. Elbette savaşların yol açtığı tek problem ruhsal sorunlar değildir ruhsal sorunların dışında sağlık hizmetlerinin ve aşılamanın aksaması, temiz su kaynaklarına ulaşımın zorlaşması, yeterli protein alımın aksaması, eğitimin durması, aşırı kalabalık mülteci kamplarında yaşamak zorunda kalmak gibi önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ve elbette savaş mağduru çocuklara yönelik cinsel istismar eylemlerinin arttığı net olarak bilinmektedir. Çocukların hastalıklara karşı savunmasız olduğu ülkelerde, savaşın başlaması özellikle de 5 yaş altı guruplarda hızlı bir şekilde ölüm oranlarını arttırmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların yanında kronik enfeksiyonlar, yetersiz beslenme nedeni ile fiziksel büyüme ve gelişmede duraksamalar ve gecikmeler oluşabilmektedir.
/

Tüm dünya devletlerine ortak çağrımızdır: Lütfen, bu savaşı durdurun ve çocukların bedensel ve ruhsal olarak zarar görmelerini engelleyin. Bu yaşanan travmatik deneyimlerin kuşaklar boyu devam edebilecek yeni acılara yol açabileceğini unutmayalım.Aynı zamanda savaş bölgesinde bulunan tüm ruh sağlığı uzmanlarına destek olmak için yanlarında olduğumuzu da belirtmek istiyoruz.Lütfen savaşı durduralım!ÇOCUKLARI KORUYALIM!
Haberin Devamı
Haberin Devamı
"HUZURSUZLUK, KORKU, ENDİŞE"
/

Uzman Klinik Psikolog Merve Tokgöz: Silahlı çatışma, terörizm ve savaş koşullarında büyümek, özellikle travma sonrası stres (PTS) semptomları ve buna eşlik eden çeşitli olumsuz psikolojik sonuçlara yol açabilir. Bu durum en çok huzursuzluk, şok, korku, endişe ve öfke gibi semptomlarla kendini göstermektedir.
"KONU GÖRMEZDEN GELİNMEMELİ"
/

Savaş ortamı hem çocuklar hem de yetişkinler için korkutucu olabilir. Konuyu görmezden gelmek veya kaçınmak, çocukların kendilerini yalnız, korku içerisinde ve kaybolmuş gibi hissetmelerine yol açarak ruh sağlıklarını etkileyebilir. Olanları anlamalarına yardımcı olmak için çocuklarla açık ve dürüst konuşmalar yapmak çok önemlidir.Ebeveynlerin, savaşa maruz kalan çocukların travma sonrası semptomlarını düzenlemede kritik bir rol oynadığı bilinmektedir. Çocukların semptomlarını hafifletmede ebeveynin tutumu çok etkilidir. Çocuğa karşı sıcak, şefkatli ve güven verici tutumu olan ebeveynlerin çocuklarında stres tepkileri daha az görülmüştür.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
ÇOCUKLARA SAVAŞTAN NASIL BAHSEDİLMELİ?
/

Çocuklara savaştan bahsederken diyaloğu çok basit tutmaya dikkat edin. Kimin kiminle savaştığını ve temelde nedenini belirtin. Başka bir ülkedeki savaştan medya aracılığıyla haberdar olan, 4 yaşından büyük çocuklara savaş şöyle anlatılabilir; “Başka bir ülkedeki bazı insanlar kendileri için önemli olan şeyler konusunda anlaşamayabilirler. Bazen bu durumlarda savaş çıkar. Ama yakınımızda değiller ve tehlikede değiliz.”Şiddetin çatışmayı çözmenin iyi bir yolu olmadığını ancak bazen ülkelerin insanları gelecekte daha güvende tutmak için bir savaş başlatmaları gerektiğine karar verdiğini de ekleyebilirsiniz. Savaşın ciddiyetini küçümsemeyin ancak çocuğunuzun neler olup bittiğine dair tüm acı verici detayları bilmesine gerek olmadığını unutmayın.
"İYİ İNSANLARIN VAR OLDUĞUNU VURGULAYIN"
/

Bir ebeveyn olarak, bir çocuğun güvende hissetmesi hayati önem taşıdığından, onlara güvende olduklarına dair güvence vermek sizin görevinizdir. Terör eylemleri ve savaş korkunç olsa da, başkalarına yardım etmek için çok çalışan iyi insanlar olduğunu vurgulamaya çalışın. Bu iyilik hareketlerini çocuklarınıza gösterin ki, dünyada birkaç kötü insan olsa da, çok daha iyi kalpli ve sevgi dolu bireyler olduğunu hatırlasınlar. Ayrıca, başkalarını korumak için çok çalışan birçok meslek grubu olduğunu da belirtebilirsiniz. Askeri personel, hükümet yetkilileri, polis memurları, doktorlar ve hemşireler, savaş ve terör eylemleri sırasında başkalarına yardım eden birçok insandan bahsedebilirsiniz.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
7 YAŞ ALTI ÇOCUKLARA SAVAŞ NASIL ANLATILIR?
/

• Küçük çocuklar, çatışma veya savaşın ne anlama geldiğini anlayamayabilir, bu nedenle yaşlarına uygun bir açıklama yapılmalıdır. Durumu gereğinden fazla açıklamamaya veya çok fazla detaya girmemeye dikkat edin çünkü bu durum çocukları gereksiz yere endişelendirebilir.• Onları televizyon haberlerinden uzak tutun. Korkunç görüntüler kabuslara neden olabilir ve diğer korkuları ve endişeleri uyandırabilir.• Küçük çocuklar doğrudan savaş hakkında konuşmayabilir, ancak korkuları oyunda ortaya çıkararak konuşma fırsatları sağlayabilirsiniz.• Küçük çocuklar streslerini sözlü olarak ifade edemezler, bu nedenle uyumakta zorluk, ekstra yakınlık, bebek konuşmasına geri dönme, parmak emme veya yatak ıslatma gibi davranış değişikliklerine dikkat edin.• Çocuk “Neden kavga ediyorlar?” diye sorarsa ebeveynler, “Kimin yönetici olması gerektiği konusunda kavga ediyorlar ama buradan çok uzakta” diyebilir.Daha büyük çocuklar, ölümle ilgili daha fazla korku ifade edebilir veya sıkıntılı olduklarında sürekli üzücü senaryolar düşünebilirler. Sürekli savaş hakkında konuşan veya fazla haber izleyen bir çocuk kaygısını yönetmekte daha çok zorlanır.
/

Çocuğunuzla konuşurken sakin olun. Çocuklar genellikle ebeveynlerinin duygularını kopyalarlar. Durum hakkında huzursuzsanız, muhtemelen çocuğunuz da huzursuz olacaktır. Dünyanın her yerindeki insanların savaşı çözmek için çok çalıştıklarını onlara söyleyin.Oynamaktan, arkadaşlarını görmekten, onları mutlu eden şeyleri yapmaktan suçluluk duymamaları için yardım etmek isteyen çocukları destekleyin. Çatışmadan etkilenenlere yardım etme fırsatına sahip olan çocuklar, kendilerini çözümün bir parçası gibi hissedebilirler. Bağış toplama etkinlikleri oluşturabilir, mektup gönderebilir veya barış çağrısında bulunan çizimler oluşturabilirler.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
"EN TEMEL BAĞ ANNE BABA İLE GÜVEN"
/

Uzman Klinik Psikolog Berra Baş: Çocuklar için en temel bağ, anne-babalarıyla kurdukları güvenli bağlanmayla sağlanır. Bir çocuk için ailesinin yanında olduğunu hissetmek, sevildiğini, güvende olduğunu ve korunduğunu deneyimlemek büyük önem taşır. Ancak tehlikelerin olduğu yerlerde, durum çok farklıdır çünkü anne-babalar da güvende olmadıkları için sahip olamadıkları güven duygusunu evlatlarına aşılayamazlar. İşte o zaman güvensiz bağlanmanın önü açılır. Bunlardan ilki kaygılı bağlanmadır. Burada ebeveyn öyle korku içindedir ki, evladını kaybetme korkusuyla çocuğunu çok sıkabilir. Farkında olmadan aşırı koruyucu olarak çocuğunun kendini keşfetme özgürlüğünü elinden alabilir.
/

Diğeri ise kaçıngan bağlanmadır. Burada ebeveyn yaşadığı kaosun da etkisiyle sürekli bir kaçınma halinde kalabilir. Bu tip güvensiz bağlanma neticesinde yetişen çocuklar ilerleyen dönemlerde sorumluluk geliştirmekte zorlanabilir, sorumluluklar belirdiğinde ise kaçma eğilimi gösterebilir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Güvensiz bağlanmanın bir diğer şekli ise ebeveynlerin bir öyle, bir böyle davranmalarıyla karakterize olan karmakarışık bağlanma stilidir, burada çocuk kendisine bakım verenin gelgitli bir ruh halinde olması nedeniyle karmakarışık davranmayı öğrenir ve önlem alınmazsa bu tablo tüm hayatına nüfus edebilir. Görüldüğü üzere, bir çocuk etkilendiğinde bin nesil etkilenir. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalarda travmaların nesiller boyu devam ettiği ve kişilik gelişiminde etkin olabildiğine dair görüşler mevcuttur.”
"SAVAŞ GELİŞMELERİNDEN UZAK TUTUN"
/

Çocuklar savaşa dair gelişmelerden mümkün olduğunca uzak tutulmalıdır. Detaylardan kaçınılmalıdır. Ancak yetişkinlerin tüm önlemine rağmen, çocuğun kendisinin edindiği bir haber varsa, bir görsele denk geldiyse ailelerin ‘hiçbir şey olmamış gibi yaklaşması’ da doğru değildir. Bu durumda anne-babalar soğukkanlı olmalıdır. Durumu detay vermeden doğrulamalıdır ve çocuklarını her ne olursa olsun güvende tutacaklarına dair güven veren sıcak bir yaklaşım içerisinde olmalıdır.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Unutulmamalı ki, çocuklar sadece savaştan değil savaş esnasında anne-babalarının tepkilerinden de etkilenirler. Anne-babaları ne kadar güçlü hissediyorlarsa, onlar da o kadar güçlü hissetmek için çabalarlar. Savaşların son bulduğu güzel günlere bir an önce erişmeyi temenni ediyorum…