Rusya'nın Ukrayna işgali bilim dünyasını nasıl etkiler?
Batı dünyasının Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Ukrayna’ya saldırmasının ardından 5 binden fazla yaptırıma maruz kalan Rusya, bu alanda İran, Suriye ve Kuzey Kore’yi geride bırakarak dünyanın en çok yaptırım uygulanan ülkesi oldu. Rusya’nın uluslararası bilimsel projelerden de dışlanmaya başlamasının ise şaşırtıcı sonuçlarının olacağı tahmin ediliyor. Milliyet'ten Oğuzcan Atış, Rusya-Ukrayna savaşının bilim dünyasına olası etkilerini uzmanlara sordu...
Rusya’nın Ukrayna işgali 18'inci gününde. Rus ordusu Ukrayna topraklarında ilerledikçe, Rusya’ya uygulanan yaptırımların sayısı da giderek artıyor. Ekonomik yaptırımların hemen ardından dünyaca ünlü onlarca markanın Rusya pazarından çıkacağını açıklamasıyla birlikte ulaşımdan bilişim teknolojilerine, gıdadan eğlence sektörüne varana kadar Rusya’da günlük yaşamda aksamalar yaşanacağı tahmin ediliyor. Bilim insanları Rusya’nın uluslararası bilimsel projelerden dışlanmaya başlamasıyla birlikte uzay çalışmaları başta olmak üzere birçok alanda aksaklıklar yaşanacağı uyarısında bulunuyor.
Dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı olarak bilinen büyük hadron çarpıştırıcısına ev sahipliği yapan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN), Rusya'nın gözlemci statüsünü askıya aldığını ve Rusya ile olan tüm iş birliklerini sonlandırdıklarını duyurdu. Bilim dünyası, benzer kararların “Yapay güneş” olarak bilinen ve insanlık tarihinde sıçrama yaratacağı düşünülen ITER projesinde ve uzay çalışmalarında da alınmasından endişe ediyor.
'BİRÇOK PROJE ERTELENDİ VEYA İPTAL OLDU'
Rusya’nın birçok uluslararası projede önemli rol oynadığını belirten Astrofizikçi Dr. Öğretim Üyesi Selçuk Topal, uzay çalışmaları başta olmak üzere birçok projede sıkıntılı durumlar yaşanabileceğini söyledi. Topal sözlerine, “Avrupa Uzay Ajansı ile Rusya Uzay Ajansı arasındaki ortak bir Mars projesi olan ExoMars muhtemelen ertelenecek.
Mars’a bu yıl eylül ayında gönderilmesi planlanan yüzey aracı öyle görünüyor ki en erken 2024 yılına kalacak. Çünkü Mars’a iki yıllık zaman pencerelerinde uzay aracı gönderilir. Almanya ile Rusya arasındaki ortak projenin bir ürünü olan uzay teleskobu eROSITA Almanya tarafından güvenli moda alındı. Yani teleskop şu an veri almıyor. O verileri bizim ülkemiz astronomları da kullanacaktı. Avrupa’nın roketlerini uzaya gönderdiği tesis Fransız Guyanası’nda bulunur. Rusya oradaki personelini çekti. Bu elbette bazı aksaklıklara neden olacaktır. Almanya Araştırma Vakfı ve MIT Rusya ile olan tüm bilimsel ortaklıkları durdurdu” şeklinde devam etti ve şu an için gelişmelerin olumsuz etkilediği çalışmalardan bazılarını sıraladı.
Dr. Topal, Rusya’nın soğuk savaş döneminden bu yana uzay çalışmalarında önemli becerilere sahip olan bir ülke olduğunu söyledi. Topal, “Rusya hâlâ Dünya’nın en iyi roketlerini yapan ve birçok özel şirkete ve uluslararası oluşuma bu anlamda destek sağlayan ülkelerden biri konumunda. Şu an yörüngede sayısı giderek artan hızlı internet erişimi için tasarlanmış iletişim uydularını uzaya çıkarmak için kullanılan roketlerden biri de Rus Soyuz roketidir. ISS’e giden kargoları yörüngeye çıkaran roketlerin motoru da Rus yapımıdır. İngiltere tabanlı One Web şirketi planlandığı gibi Soyuz roketi ile uydularını uzaya gönderemedi. Rusya gelişmelerden sonra artık roketinin kullanılmasına izin vermiyor" şeklinde konuştu.
Rusya’nın Uluslararası Uzay İstasyonu’nda önemli rolü olduğunu ifade eden Topal, “Uluslararası Uzay İstasyonu’nu (ISS) işleten en büyük iki ülke ABD ve Rusya’dır. Uzay istasyonundaki 16 yaşanabilir bölgeden 6'sı Ruslara aittir. Ay etrafında yapılması planlanan yeni nesil uzay istasyonundan Mars görevlerine birçok projede rolü var. Dünya’nın enerji ihtiyacını belki de sonlandıracak ITER isimli nükleer füzyon projesinin de ana bileşenlerinden biri Rusya" dedi.
'ETKİLERİ ŞİMDİDEN BAŞLADI'
Uzay ve enerji alanında yürütülen uluslararası projelerin gelişmelerden etkilenmeye başladığını vurgulayan Selçuk Topal, Türkiye’nin henüz AB ve ABD’nin izlediği yolun aksine Rusya ile bilimsel bağları koparmadığını söyledi. Dr. Topal, “Bizim de uzay alanında Rusya ile bağlarımız var. Antalya’da Türk-Rus ortak yapımı bir teleskop var mesela. Uzay ajansımızın Rusya uzay ajansını sık sık ziyaret ettiğini biliyoruz. Rus bilim insanları ile ortak projeler geliştiren bilim insanlarımız var. Şu an için bizim Rusya ile direkt olarak bir sorunumuz yok. Bu tarz yaptırımların savaşı durduracak bir gücü olacağını sanmıyorum. Aksine insanlığın yararına olacak bilimsel faaliyetler gecikecek ve uzun vadede hepimiz bundan negatif olarak etkileneceğiz" şeklinde konuştu.
Bir ülkenin başka bir ülkenin toprak bütünlüğüne saldırmasının kabul edilemez olduğunu belirten Dr. Topal, “Rus bilim insanlarının artan bir çoğunlukla savaşa hayır bildirisini imzaladığı bir ortamda Rus bilim insanlarına ambargo konulması hem akıl dışıdır hem de savaşı durduracak bir etkisi olmayacaktır. Bence yapılması gereken Rus bilim insanları, Rusya’daki üniversiteler ve enstitüler ile ilişkileri özellikle bu durumda güçlendirmektir. Bu sayede Rusya’daki savaş karşıtı insanların sayısı artar. Orada savaş karşıtı bir kamuoyu oluşturulmasına destek olunmuş olur. Avrupa’nın ve ABD’nin bilim, sanat ve spor alanlarında uyguladığı ve uygulamayı planladığı sözüm ona yaptırımların Putin yönetimini hiç etkileyeceğini düşünmüyorum. Aksine bu gibi yaptırımlar Rusya’daki savaş karşıtı grupları hüsrana uğratacaktır” sözleriyle bu konudaki düşüncelerini belirtti.
AB ve ABD’nin Rusya’ya her alanda yaptırım uygulamaya çalıştığını söyleyen Selçuk Topal, bilim ve sanatın birleştirici olduğunu ama şu anda bundan uzak bir noktada olduklarını düşündüğünü vurguladı. Topal, "Şu an enstitüler, özel şirketler ve bilim camiası üzerinde ABD ve Avrupa ülkelerinin bir siyasi baskısı var. Rusya’ya her alanda yaptırım uygulanmasını istiyorlar. Bunu isterken akıl ve mantıktan uzak hareket ediyorlar. Özellikle sanat dünyasındaki yaptırımları çok etkisiz ve komik buluyorum. Umuyorum savaş bir an önce sona erer ve dünya o sahte barışına geri döner. Nitekim bu gezegende hiçbir zaman tam anlamıyla barış sağlanmamıştır. Bazı ortak müştereklerde buluşulmuştur o kadar. Ne yazık ki bizler diplomasi ile sorunlarını çözen bir tür değiliz. Hiç olmadık" dedi.
RUSYA BİRÇOK PROJEDE ÖNEMLİ ROL SAHİBİ'
Rusya ekonomisini olumsuz etkileyen her gelişmenin Rusya'da yürütülen bilimsel çalışmaları da olumsuz etkileyeceğini ileten Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi (CERN) Araştırmacısı Dr. Bora Akgün de Rusya’nın uluslararası bilimsel faaliyetlerde oynadığı rol düşünüldüğünde de yaptırımların bilim dünyasını da olumsuz etkileyeceğini söyledi. Rusya üniversitelerinin, araştırma laboratuvarlarının ve uzay ajansının dünyanın farklı bölgelerinde yürütülen birçok projenin katılımcısı olduğunun altını çizen Akgün, “Uluslararası Uzay İstasyonu, CERN ve ITER gibi iş birlikleri akla gelen ilk örnekler. Ülkeler arasında ikili iş birlikleriyle yürütülen çok sayıda daha küçük ölçekli proje de var. Rusya hem bilim insanlarıyla hem de fiziki altyapısıyla bilim dünyasının önemli bir parçası” yorumunu yaptı.
'YEŞİL ENERJİ DAHA ÖNEMLİ HALE GELECEK'
Rusya’ya uygulanan yaptırımların ardından dünya enerji piyasalarındaki dalgalanmalarda sürüyor. Yaptırımlara misilleme olarak doğal gaz ihracatını durdurma seçeneğini masaya süren Rusya, 1973 yılında yaşanan OPEC petrol ambargosu sonrasında ortaya çıkan sonuca benzer bir durum yaşanmasına neden olabilir. 1973 yılında yaşanan petrol krizinin ardından dünya alternatif enerji kaynaklarının üzerinde yoğunlaşmıştı. Dünyanın bir süredir yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji konusunda yürütülen araştırmalara kaynak ayırdığını belirten Dr. Akgün, "Yeşil enerji konusunda yürütülen araştırmalara ayrılan kaynak önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek. Bunun üzerine bir de Rusya’ya uygulanan yaptırımlar genişleyerek Rus doğal gazını ve petrol ürünlerini de kapsarsa oluşacak enerji ihtiyacını karşılamak için yeşil enerji üretimi daha da önemli bir hale gelmiş olacak. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar dünyayı, enerji üretimini çeşitlendirip güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmaya itecek” açıklamasını yaptı.
Rus doğal gazına uygulanacak olası yaptırımların dünyanın farklı bölgelerindeki yeni bulunmuş doğal gaz rezervlerinin hızlı bir şekilde çıkarılıp tüketileceği pazara ulaştırılmasına olan ihtiyacı arttıracağını belirten Akgün, “Yeni bulunan rezervlerin bir kısmı Doğu Akdeniz’de ve bir süredir çıkarılacak doğal gazın Avrupa pazarına hangi güzergâhtan ulaştırılacağı ile ilgili tartışmalar ve bu tartışmaların yarattığı bir gerginlik var. Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlılığını kısa sürede azaltmak gündeme gelirse en az masrafla ve en hızlı güzergâh kullanılarak doğal gazın Avrupa’ya ulaşmasını sağlayıp Doğu Akdeniz ülkelerinin tamamının kazançlı olacağı bir durum doğabilir” dedi.
'CERN GELİŞMELERDEN ETKİLENECEK'
Rusya’nın CERN’deki gözlemci statüsü ve Rusya enstitüleri ile yeni iş birlikleri, 8 Mart itibarıyla yeni bir gelişmeye kadar askıya alındığını belirten Dr. Bora Akgün, mevcut projelerin devam ettiğini fakat ilerleyen günlerde neler yaşanacağının belirsiz olduğunu söyledi.
Bora Akgün, "CERN-Rusya ilişkileri 1964 yılında Sovyetler Birliği döneminde bilim insanları seviyesinde başladı ve ilk protokoller 1967 yılında imzalandı. O zamandan beri Rusya enstitüleri ve bilim insanları CERN’de yürütülen çalışmalara değerli katkılar sunuyorlar. 8 Mart kararı CERN’de yürütülen projelerin bir kısmını olumsuz etkileyecektir. Bu etkinin boyutunu uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler ve CERN’le iş birliği içinde olan diğer ülke enstitüleri ve bilim insanlarının Rusya enstitüleri ve bilim insanlarının yerini ne kadar başarılı ve hızlı bir şekilde dolduracağı belirleyecek" şeklinde konuştu.
'RUSYA’YI DIŞLAMAK ETKİLİ BİR YÖNTEM DEĞİL'
Ukrayna’da yaşananların çok üzücü olduğunu söyleyen Akgün, CERN projelerinde yer alan Ukraynalı bilim insanları ve aileleri için hem bireysel hem de kurumsal olarak yapılan yardım çalışmaları olduğunu söyledi. Bora Akgün, “15 yıla yakın bir süredir CERN’deki çalışmalarımda tanıdığım farklı jenerasyonlardan Rus bilim insanlarının hiçbiri Rusya’nın Ukrayna’daki müdahalesini desteklemiyor. Rusya’nın bilimsel projelerden dışlanması veya çıkarılması çok sorunlu bir durum. Meslektaşlarımın bugünkü tavrı geçmiş yıllardaki sıkıntılı durumlarda almış oldukları tavırla da örtüşüyor. Karşı oldukları bir karar yüzünden çok olumsuz etkilenecek olmaları gerçekten üzücü. Böyle bir kararın çok da etik olduğunu düşünmüyorum” şeklinde konuştu ve Rusya’nın bilim ve sanat dünyasından dışlanmasının tehlikeli gelişmelere kapı aralayabileceğini söyledi.
'DİJİTAL DEMİR PERDE İNTERNETİ İKİYE BÖLEBİLİR'
Dr. Bora Akgün, “Başka sorunlar ön planda olduğu için belki bugün çok da farkında değiliz ancak savaşın uzaması ve Rusya’nın maruz kaldığı tecridin artarak devam etmesi Rusya içinden Rusya dışına ve Rusya dışından Rusya içine internet erişimin kısıtlanacağı bir ortam doğuracaktır. Bu Rus interneti gibi bir olgunun doğmasına ve süreç içerisinde Rusya ile müttefik ülkelerin de bu sisteme katılmasıyla dünyada birbirinden ayrı iki internetin kullanılmasına sebep olacaktır. 'Dijital Demir Perde' olarak adlandırılabilecek böylesi bir durum sadece ticareti ve bankacılık sistemlerini değil bilginin üretilmesini ve paylaşılmasını inanılmaz kısıtlayacaktır. Bu da dünya genelinde refah artışını olağanüstü olumsuz etkileyecek" dedi.
'RUSYA ÇEŞİTLİ BİLİM DALLARINDA ÇOK KUVVETLİ'
James Webb teleskobunun uzaya fırlatılmasında kullanılan "Ariane 5" roketinin birinci ve ikinci kademe motorlarının iyileştirmesinin yapıldığı laboratuvarı kuran, ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp de Rusya’nın havacılık, uzay ve ileri matematik başta olmak üzere birçok alanda çok kuvvetli olduğunu söyledi. 1990’lı yıllarda Rusya’dan ayrılarak ABD ve AB ülkelerine yerleşen Rus bilim insanlarının gittikleri ülkelere çok büyük katkı sağladığını belirten Gökalp, "Bahsettiğim yıllarda Benim Fransa'daki yanma, havacılık ve uzay bilimleri enstitüm de bu bilim insanlarını bünyesine aldı ve bu durum şu an konuştuğumuz durum için güzel bir örnek. Dolayısıyla bu yaptırımlar yine bir beyin göçünü tetikleyebilir. Türkiye belki bu konuda hamleler yapabilir. Elbette aynısı Ukraynalı bilim insanları için de geçerlidir” şeklinde konuştu. TÜBİTAK ile Rusya Bilimler Akademisi arasında ortak araştırma programları olduğunun altını çizen Gökalp, “Bu programlar belki daha yoğun hale getirilebilir. Hem bu değerli araştırmacılar çalışmalarına devam eder hem de Türkiye deneyimlerinden yararlanmış olur. Özellikle havacılık ve uzay çalışmaları konularında” sözleriyle yaşanan gelişmelerin olası sonuçları üzerine fikirlerini belirtti.
'UZAY PROJELERİ KALICI OLARAK ETKİLENEBİLİR'
Rusya'nın uzay alanında dünyaya çok önemli katkılar yaptığını ifade eden Prof. Dr. Gökalp, “Bugün hâlâ kullandığımız 'roket itki denklemini' Konstantin Tsiolkovsky'nin 1900'ların başında yaptığı çalışmalara borçluyuz. Benzer bir şekilde, bugün yanma bilimindeki ilerlemelerimizi de önemli ölçüde Yakov Borisovich Zeldovich'in 1960'larda geliştirdiği teorik çalışmalara borçluyuz. Bugün de bu konularda en yetkin çalışmaları sürdürenler arasında Rusya'da kalan veya Rusya dışında çalışmalarına devam eden Rus asıllı bilim insanları vardır” şeklinde konuştu ve Rus asıllı bilim insanlarının yaptığı bazı önemli bilimsel çalışmaları anlattı.
Son gelişmelerin ardından uydu fırlatmalarında gecikmeler yaşanacağını söyleyen Gökalp, “Rusya Avrupa’nın fırlatma projelerinden çekildi. Bu uyduların fırlatmasını geciktirecek. Aynı şekilde Uluslararası Uzay İstasyonu'nun misyonunu güvenli bir şekilde sürdürmesi Rus tarafının sürekli olarak devreye soktuğu itki sistemine bağlıdır. Rusya'nın uluslararası uzay projelerinden çekilmesinin kalıcı etkileri olabilir” dedi ve uzay alanında yapılan çalışmalarda aksamalar olabileceğini belirterek sözlerini noktaladı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İsrail'in para kaynağı: Kanlı elmas
Covid, şifa kaynağı olabilir mi? Kanser tedavisinde yeni gelişme…
Abu Dabi’nin sırları… Trilyon doların arkasındaki güç: Kraliyet Ailesi!
Gözler gökyüzünde değil, ayrılmaz ikilideydi: Trump, Starship roketinin fırlatılmasını Musk'la izledi...
HABER || Gerginlik had safhaya ulaştı! Savaşın 1000. günü: Nükleer tehdit!