Enerji krizi tüm dünyada nükleer enerjiye dönüşü tetikledi. Dünya çapında toplam kurulu gücün 30 yıl içinde iki kat artması bekleniyor.Ukrayna savaşının enerji maliyetlerini hızla arttırdığı bir ortamda, 2011deki Fukuşima kazasından beri ilginin azaldığı nükleer yatırımlar yeniden canlanıyor. Bir tarafta Rus doğalgazına olan bağımlılığı azaltma ihtiyacı, diğer yanda kömür yakmanın emisyon azaltım hedeflerini riske atması üzerine denge nükleer lehine değişti. Yeni santral yatırımlarında başı çeken ülkelerden biri, Fukuşimanın yaşandığı Japonya oldu. Geçen hafta Başbakan Fumio Kişida, kazadan beri ilk kez yeni santrallar inşa edeceklerini açıkladı. Geçen yıllarda nükleer kapasitelerini azaltma sözü veren diğer ülkeler de bu planlarını gözden geçirmeye başladı. İşgalin ilk ayında Belçika, 2025te nükleer enerjiyi terk etme planını 10 yıl ertelediğini açıkladı. Nükleer karşıtı cephenin başını çeken Almanya bile konuyu tartışmaya açtı. Avrupa Birliği ekonomisinin lokomotif ülkesi, kalan son 3 santralı bu yılın sonunda kapatma planlarını nükleer karşıtı Yeşillerin koalisyon ortağı olduğu bir dönemde yeniden sorguluyor. ABDden sonra ikinci en önemli nükleer enerji ülkesi olan Fransa, yaşlanan santralların bakım ihtiyaçları nedeniyle düşen üretimden mustarip. Paris hükümeti, işgalden önce yeni santral yatırımları açıklamıştı. Çin, Hindistan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya, artan elektrik taleplerini karşılamak ve emisyon azaltım hedeflerinden şaşmamak için kömür yerine nükleer enerjiye yöneliyor. Aynı şekilde, İngiltere, Hollanda ve ABD de yeni inşaatlar planlıyor. Macaristan iki yeni nükleer reaktör inşaatına haftalar içinde başlayacak. Üstelik bunları Rus enerji şirketi Rosatom yapıyor. Rusyanın nükleer sektörü, AB yaptırımlarından muaf. Halihazırda 32 ülkede nükleer santrallar çalışır durumda ve küresel elektrik üretiminin yüzde 10u buradan sağlanıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, 2050de toplam nükleer kapasitenin bugünkünün iki katına çıkacağını öngörüyor ki bu kurumun 2011den beri ilk artış yönlü tahmini oldu. Geçen ay Avrupa Parlamentosu, nükleer enerji yatırımlarına sürdürülebilir etiketi vererek finansmanı kolaylaştırıcı adım atmıştı.