İhalelerin yandaşlara dağıtılması yolsuzluk mu? Yoksa ulusal sermayenin güçlendirilmesi mi?
Orban rejiminin en çok tartışılan uygulamalarından biri devlet ihalelerinin başta utangaç bir şekilde, sonra da giderek daha cüretkar bir şekilde FİDESZ yanlısı yatırımcı ve girişimcilere dağıtılmasıydı ki bunlar arasında Viktor Orban'ın damadı da vardı.Söz konusu yatırımların çoğunda ihale genellikle adrese teslim hazırlanıyordu. Yani son anda açıklanan ihalede ancak tek bir girişimcinin koşulları ihale şartlarına uyuyordu.Bu yöntemle, Viktor Orban'ın çocukluk arkadaşı olan sıradan bir tesisat ustası on yıl içinde ülkenin en zengin iş adamı haline geldi.Yeni türeyen yatırımcıların çoğu geri planda offshore şirketlerle varlıklarını oradan oraya aktaran, önemli FİDESZ bağlantıları olan yeni zenginlerdi. Zaman zaman ortaya çıkan yasal sorunlar ve açık yolsuzluklar da mahkemeler tarafından önemli bulunmuyordu.Muhalefetin diline doladığı örnekler, eleştiriler pek etkili olmuyordu, çünkü bu işin ideolojik açıklaması da hazırdı: hükümet, yeni bir ekonomik döneme girildiğini vurguluyor, bu yeni dönemde Macar ulusal sermayesinin yaratılmasının zorunluluğundan bahsediyordu. Tamamen denetim altına alınan medya yardımıyla da kamuoyu etkisizleştiriliyordu.Kamuoyunun duyarsızlığında elbette önemli faktörlerden biri de daha önce, yani muhalefetin iktidarda olduğu dönemlerde de örnekleri görünen yolsuzluklardı."Bal tutan parmağını yalar" düşüncesi insanların tepki vermesini engelliyordu.
Macaristan ve Avrupa Birliği
Avrupa Birliği Macaristan'daki Orban rejimi tarafından on iki yıl içinde gündeme getirilen, ve liberal demokrasiler tarafından "hukuk devletinin tırpanlanması", Orban taraftarları açısından ise "ulusal egemenliğin güçlendirilmesi" olarak tanımlanan pek çok uygulamaya karşı çıktı.Avrupa Birliği'nin tepkisi sadece ilkesel değildi. Brüksel Avrupa Birliği tarafından Macaristan'a akıtılan büyük yatırım fonlarının, şaibeli bir şekilde eşe dosta dağıtıldığı iddialarından da rahatsızdı. Bu konuda hazırlanan bazı raporlar da bu iddiaları doğruluyorduAncak Avrupa Birliği'nin tepkileri uzun bir dönem etkili olmadı. Bunun belki en önemli nedeni AB'nin kendi iç sorunları ve AB işleyişini ve karar mekanizmalarının çalışmasını belirleyen mevzuatın işi sürüncemeye bırakan yavaşlığıydı.Ancak AB'nin ataletinde burada iki önemli unsuru daha hatırlatmak gerekir. Bunlardan biri Macaristan ve Polonya'nın başını çektiği ve V4 ülkeleri olarak anılan dört Doğu Avrupa ülkesinin Brüksel'e karşı savunma amaçlı başarılı bir lobi çalışması yürütmüş olmasıydı.İkinci önemli unsur ise, AB idaresinde ağırlığı tartışılmaz olan Almanya'nın gösterdiği hoşgörüydü. Başta Macaristan ve Polonya olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile çok ciddi ekonomik ilişkiler geliştirmiş olan Almanya bu ülkeleri katı AB yaptırımlarıyla karşısına almak istemiyordu.