Kovid-19'un akademiye etkileri Washington merkezli düşünce kuruluşunda ele alındı
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, akademik çalışmalar ve araştırmalar üzerindeki etkileri, Washington DC merkezli düşünce kuruluşu Türk Miras Vakfı'nın düzenlediği panelde masaya yatırıldı.
THO'nun "Kovid-19 Döneminde ve Sonrasında Akademi, Araştırma ve İnovasyon" başlığıyla düzenlediği panele, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz, video konferans yoluyla konuşmacı olarak katıldı.
Feyiz, konuşmasında pandeminin yol açtığı ekonomik krizin, araştırma fonlarını da olumsuz etkilediğine dikkati çekerek, "Gelecek yıl bilimsel çalışmaların sayısında bir düşüş bekliyoruz. Politikalarımızı daha az araştırma sayısına göre uyarlamalıyız. Bu bizim bir numaralı işimiz olmalı." yorumunda bulundu.
Pandeminin araştırma konusunda laboratuvarlara gidilememesi ve konferansların yapılamaması gibi etkileri olduğuna işaret eden Feyiz, işlerini online platformlar üzerinden devam ettirdiklerini vurguladı.
Çevrimiçi ortamların olumsuzlukları kadar olumlu etkileri olduğuna da işaret eden Feyiz, "Evden çalışma düzenininde idari personelin daha verimli olduğunu gördük. Bilim insanları açısından da olumlu yanları oldu. Araştırmacılar, derslere girdiğinde ya da ekstra işlerle uğraştığında araştırmalarına odaklanamıyordu ancak Kovid-19, insanlara odaklanma lüksü verdi ve Kadir Has Üniversitesindeki akademik makaleleri ikiye katladık." dedi.
Kendisinin de Kovid-19'a yakalandığına işaret eden Feyiz, hastanedeki tedavi döneminde bile okulunun uzaktan eğitime adapte olması için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
"Araştırma ve inovasyon adına yeni metodlar bulmamız gerekir"
Tufan da üniversite kampüslerinin sadece akademisyenler ve öğrenciler için değil, kütüphaneciler, teknisyenler gibi birçok kişi için bir alan olduğunu vurgulayarak, "Akademik mirasımızı geleceğe taşımak için elimizden geleni yapıyoruz bu nedenle de dijital ortamda hayatta kalıyoruz. Kovid-19, son 100 yılda yaşanan beşinci pandemi. Ben açıkçası biraz kendimizi şanslı hissediyorum çünkü İspanyol gribi gibi pandemi zamanlarına bakılınca, bu çapta bir dijital ortama rastlamıyorsunuz. Dijital platformları kullanmaya devam edeceğiz ancak araştırma ve inovasyon adına yeni metodlar bulmamız gerekir." ifadesini kullandı.
Pandemi dönemine hiçbir kurumun tamamen hazır olamayacağını vurgulayan Tufan, "Türkiye'de pandemi dönemine hazırlanmak için zamanımız vardı. Çünkü salgın ocakta yayılmaya başladı, bu zamandan ülkemizde ilk vakanın görüldüğü mart başına kadar gerekli hazırlıkları yaptık ancak diğer birçok ülke için pandemi çok ani geldi." görüşünü paylaştı.
Tufan, Türkiye'deki üniversitelerin neredeyse yarısının pandemiden önce de kullandıkları bir uzaktan eğitim sistemi olduğunu vurgulayarak, "Bu üniversiteler ellerindeki sistemin avantajını kullanarak neredeyse 1 hafta içinde uzaktan eğitime hazır hale geldiler. Şimdi Kovid-19 ile başlayan yeni bir çağın içindeyiz. Uzaktan eğitim olanakları, dünyada hiç bu kadar popüler olmamıştı." dedi.
"Ülke liderleri ve siyasetçiler bilimin önemini anladı"
Şeker de artık dünyanın küresel bir köy haline geldiğini ve kimsenin birbirinin sorunlarını görmezden gelemeyeceğini, bilimsel çalışmalar konusunda da daha fazla işbirliğinin önemli olduğuna dikkati çekti.
Virüse karşı yapılan araştırmalar bağlamında bilimin çok daha öne çıktığını vurgulayan Şeker, "Bu kriz döneminde, ülke liderleri ve siyasetçiler bilimin önemini anladı. Bilim insanları olmadan bu sorunlarla başa çıkılamayacağını anladı. Pandemi sonrası normalleşme döneminin de bilim insanlarının ve bilim kuruluşlarının değerini artıracağına inanıyorum."ifadesini kullandı.