Kara delik görüntüsünün arkasında bir Türk kadın: Feryal Özel
ABD Ulusal Bilim Vakfı 10 Nisan Çarşamba günü 'çığır açıcı' bir paylaşımda bulundu ve ilk kara delik görüntüsü paylaşıldı. Bu görüntünün elde edilmesini sağlayan Olay Ufku Teleskobu (EHT) projesinde çalışan 200'den fazla bilim insanı arasında bir Türk kadın da yer alıyor. Başarısıyla tüm dünyanın dikkatini çeken ve Türkiye'nin gururlarından olan Ferya Özel ile Pazartesi günü bir röportaj gerçekleştirdik. Özel, NASA ile yollarının nasıl kesiştiğini, bu büyük projede nasıl yer aldığını, proje esnasında yaşadıklarını ve gençlere tavsiyelerini CNNTURK.COM'a anlattı.
Feryal Özel... Belki Türkiye'de onun adını kimileri yeni duymaya başladı ancak Dr. Özel yıllardır Türkiye'yi dünyada büyük bir başarıyla temsil ediyor.
Dünyanın en önemli kurumlarından biri olan NASA’da çalışan, daha genç yaşında çok önemli başarılara imza atan ve tüm dünyanın yakından takip ettiği bir astrofizikçi Feryal Özel... Dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan kara delik görüntüsünün elde edilmesinde de yer alan bir Türk kadın. Ancak yaptıkları ve yapacakları tek bir projeden çok daha fazla... EHT Bilim Konseyi Üyesi ve Arizona Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Özel, bu büyük projeye dair ve kariyerine dair CNNTURK.COM'a konuştu. İşte Feryal Özel'in dikkat çeken açıklamaları...
Feryal Hanım öncelikle çok tebrik ederim. Uzun zamandır yer aldığınız bir projede böylesine bir sonuca varmak inanılmaz bir başarı. Çok yoğun da bir ilgi vardı sizlere kuşkusuz. Uluslararası basından pek çok kanal sizle görüşmek istiyor.
Çok teşekkür ederim. Evet gerçekten yoğun bir program oldu. Herkesin heyecanlanacağını düşünüyorduk ama bu denli bir ilgi gerçekten beklediğimizden de fazla oldu.
Öncelikle konuya ilişkin sormak istiyorum. Bu çığır açıcı olayı ortaya çıkmasını sağlayan ‘Proje EHT’ tam olarak nedir?
Proje EHT, kara delikleri görüntülemek için uluslararası kurduğumuz bir teleskop ve insan ağı diye özetleyeyim. Kara deliklerin gökyüzündeki boyutu çok küçük olduğu için tek bir teleskopu çevirip resmini çekmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla daha büyük bir teleskop elde edebilmek için dünyanın çeşitli yerlerindeki teleskopları aynı anda kullanıp sanki büyük bir teleskopmuş gibi bir sentez yapıyoruz. Durum böyle olunca deneyin bir anını kurmamız gerekiyor. Hem teleskopları birleştirmemiz gerekti, hem insan gücünü birleştirmemiz gerekti, hem kara deliklerin çevresindeki fiziksel olayları anlamak için bilgisayar modelleri kurmamız gerekti. Son 10 yıldır çok yoğun olarka devam eden ancak ondan da öncesi olan bir proje.
Kaç senedir bu proje için emek veriyorsunuz?
Benim bu konudaki çalışmam 20 yıl önce. Yani 2000 yılında yayınlanmış, 99’da çalışmayı yaptım, 2000 yılında da yayımlanmış bir makalem var. Kara deliklerin, ışığın farklı boylarındaki büyüklüğü ve görüntüsü ne olur diye bir makaleydi. Aynı zamanda teleskopları birbirine bağlama teknolojisi konusunda çalışan arkadaşlarımın da 20 yıllık bir çalışması var. Modellemeyi yaptık, ne anlayabiliriz, ne görebiliriz incelemesini yaptık, teleskopları birer birer birbirine bağladık… Hepsi bu şekilde ilerledi.
Bu görüntüyü elde etme süreci nasıl oldu? Yanılıyorsam düzeltin, sanırım bu projede görüntü için dünyanın farklı yerlerinde birden fazla teleskop kullanıldı. Koordinasyon süreci nasıl gelişti? Teleskoplar neredeydi, hepsi nasıl toparlandı?
Evet, 10 yıl önce ilk 3 teleskopla başladık. Arizona, Hawaii ve California’daki 3 teleskopla ilk deneyini yaptık bunun 2008 yılında. Daha fazla teleskopumuz olursa olabileceğini gösterdik. Ondan beridir de teleskop ekliyoruz. 2017’de 8 teleskopla gözlem yaptık, 2018’de Grönland’daki teleskopumuzu ekledik ki en kuzey noktamız o şu anda. Bu yıl da Arizona’da ikinci teleskopu ekledik ve şu anda 10 telekopumuz var.
Bu farklı noktalardaki koordinasyon süreci nasıl işledi peki? Pek çok faktör eminim giriyordur devreye.
Koordinasyon süreci gerçekten çok zor bir şey. 2017’de bir kontrol odası kurduk. Ben de oradaydım ve 4 yada 5 kişi kadardık. Bir merkez, geçici bir merkez kurduk diyebilirim. Televizyon odalarında, kontrol odalarında ne kadar çok ekran varsa bizim de bir ara öyleydi diyebilirim. Her teleskop için bir ekranımız vardı. Hem hava durumunu takip ediyorduk, hem de teleskopta bulunan arkadaşlarımızla teknik olarak bir sıkıntı olup olmadığını, veri alınıp alınamadığını 24 saat boyunca, 10 gün o kontrol merkezinde işlettik. Ve dediğiniz gibi bu bir koordinasyon olayı. Zaman dilimi olarak seçmiştik. Örneğin iki hafta içinde 5 veya 6 kez gözlem yapacağız demiştik. Ona göre bir program yapıldı. Her gün “Bugün yapılsın mı?” diye karar verildi çünkü pek çok faktör devreye giriyor. Hava şartları gibi durumların aynı olması gerekiyor. Teknik şartlar, oradaki arkadaşların şartlar da aynı şekilde… Eğer hava kötü olsaydı veya koşullar kötü olsaydı gözlemleri iptal ederdik. Aslında burada insanların yorgun olması iyi bir ‘problem’ oluyor. “Bu kadar uykusuz kaldık ama demek ki fazlasıyla veri aldık” diyorsunuz.
Bu projeye başlarken ekipçe tam olarak beklentiniz neydi? Bunun ne kadarını başardınız? Elde ettiğiniz sonuçta sizi en çok şaşırtan detay neydi?
Önümüze pek çok engel çıkabilirdi ama önümüze çıkan çoğu engeli aşabildik. Biz teorik çalışmalarımızı, fizik anlayışımızı sonuna kadar iterek “heralde bu tür bir şey olur” demiştik ama tamamen yanılabilirdik de… Dolayısıyla gerçekten kara bir deliği görebilmek, verilerimizin temiz olması, herhangi bir ikilemde bırakmaması ve beklentilerimizle bu derece örtüşmesi bizim için inanılmaz bir şeydi. Çok çok farklı olabilirdi gözlemlediğimiz nokta uzay ufkuna karşı gelmeyebilirdi de ama bunların hiçbiri olmadı ve bu bizi şaşırttı. Gerçekten de böyle bir veri var artık elimizde.
Kara delik görüntüsünde ilk başarılı sonuca ulaştığınızda siz, eşiniz, ekiptekiler nasıl bir tepki verdiniz? Eşiniz de bildiğim kadarıyla başarılı bir astrofizikçi…
Tepkimiz aslında biraz temkinliydi. İlk “Aman Allahım gerçekten başardık” durumu oldu ancak sonrasında “yok bir dakika kontrol etmemiz gereken onlarca şey var, sakin olalım” dedik. Resmen aylar süren emekti ve “her şeyden emin olmalıyız” dedik. Bizim analizimizden kaynaklı bir aksaklık, sorun olmadığına emin olalım dedik. Eşim de projedeki bütün bilimsel gidişatının başındaydı, bilimsel direktörüydü. Dolayısıyla ikimiz de kendi proje gruplarımızda uzun süren kontroller yaptık. Sonunda da emin olunca hem bilimsel camiaya hem de herkese bu sonucu açıklayabiliriz dedik. Bilim böyle bir şey… O heyecan anınız tabii ki oluyor ama sonrasında temkinli bir şekilde yaklaşmak gerekiyor. İlk sonuçları elde ettiğimiz zaman geçen yılın Temmuz ayıydı aslında. Yani 2018’in Temmuz ayında elimizde böyle bir sonucun olduğunu biliyorduk. Ocak ayına kadar ise tekrar tekrar analiz yaptık ve sonuçlarımızı yayına hazırladık.
Bu proje kadar projede yer alan kadınlar da konuşuldu. Kaç kadın bu projede görev aldı?
Twitter’da kadınlar öne çıktı ama aslında bu proje kadın sayısı, kadınların katılımı açısından iyi bir proje değil. Tam tersi bir durum var aslında. Bir de bu proje basına bazı yerlerde NASA projesi olarak aktarıldı ancak bu NASA projesi değil. Event Horizon Telescope ile hiçbir ilgisi yok. Dünya üzerindeki teleskopları kullandık, uzay teleskoplarını kullanmadık. NASA için yürüttüğüm bir proje de var. O projede mesela kadınların sayısı eşit olmasa bile bu tür bilim için sağlıklı bir rakam. Ancak bu projede benim konumumda, 200 kadar kişi arasında 2 kadın vardı. Ancak gençleri, öğrencilerimizi yönlendiriyoruz. Genç bilim insanlarını teknik olarak yetiştiriyoruz. O yüzden umarım kısa süre içerisinde de bu durum değişir ve sayıları daha da artar.
Sizin şu an yürüttüğünüz, yürütmeye devam ettiğiniz kaç projeniz var? Bununla ilgili çalışmalarınız ne durumda?
Şu anda zamanımın çok büyük bir kısmını bahsettiğimiz Olay Ufku Teleskobu alıyor. İkinci olarak da NASA’nın bundan sonra uzaya göndermek üzere planladığı teleskop projelerinden birinin başındayım. Yani ikinci olarak da bu zamanımı alıyor. Ama zaten ikisi arasında zamanım bölünmüş olduğu için fazla bir şey kalmıyor. Bu sebeple şu an ikisine odaklanmış durumdayım.
Sizi ve başarınızı da konuşmak isterim… Belki yeni yeni biliniyor ancak 2003’te ‘Büyük Fikirler’ listesinde yer aldınız, Einstein ve John Nash gibi ünlü bilim insanlarının yer aldığı listelere adınızı yazdırdınız, Hubble kadrosunda yer alan ilk ve tek Türk’sünüz… Biraz bu başarılarınızdan bahseder misiniz?
Ben sevdiğim bir işi yaptığımdan, mutlulukla çok uzun senelerimi vererek astrofizik konusunda devam ettim. Dolayısıyla bu başarı dediklerimiz onun bir sonucu, bir yan ürünü diyebilirim.
Türkiye’den NASA’ya uzanan büyük bir başarı öykünüz var… Peki NASA’yla yolunuz nasıl kesişti? Nasıl bu mesleği yapmak istediğinize karar verdiniz?
Geri dönüp baktığım zaman, örneğin lise çağlarımda “ben bu işi yapamam” dediğim bir an bile olmamış. Kadın olmak, yaşanılan ülke, önümdeki örneklerin nasıl olduğu gibi durumlar bana “ben bunu yapamam” dedirtmedi. Lisede ilgim vardı, üniversitede okudum, birincilikle bitirdim, doktoramı yaptım. Engeller tabii oldu ama kendimden şüphe ettiğim bir an olmadı, “bu benim yapabileceğim iş değil” demedim. Bu kariyer için ne gerekiyorsa o yolu takip ettim.
Gençlerin önündeki belki de en büyük sorunlardan birisi potansiyel varken heveslerinin en yakınındaki insanlar tarafından kırılması… Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin gibi işlere imza atmak isteyen gençlere öneriniz nedir?
Herkesin önünde zorluklar oluyor. Bu maddi zorluk da olabilir, hevesinizi kırmaya çalışanlar da olabilir, kendinizden şüphe ettiğiniz anlar da olabilir… Bunlar herkesin başına geliyor. Dolayısıyla önemli olan tek şey yılmamak. O zorlandığınız anlarda güvendiğiniz birine dönmek, kararlılığınızı ve enerjinizi yenileyecek bir şeyler yapmak. Bu zorlukları aşmak için çevrenizden, sevdiklerinizden mümkün olduğunca yaralanın derim.
Yaptığınız iş büyük bir emek gerektiren bir iş… Annelik de aynı şekilde… Büyük emek ve sorumluluk gerektiren işlerin dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
Dengeyi çok sağladığım gibi bir hissim yok aslında. Ya biri ya diğeri aksayabiliyor. Ama uzun vadede o dengeyi sağlıyor olabilirim. Çok şükür çocuklarım sağlıklı, okulları iyi gidiyor, önemli bir problemleri yok… Biraz oradan biraz oradan adapte etmeye çalışıyorum. Bazı günler biri daha ön planda oluyor bazı günler diğeri…
Çocuklarınızdan bahsetmişken onların da sizin gibi bilime, astrofiziğe ilgisi var mı?
Büyük kızım okyanus bilimine ilgi gösteriyor, o alanda uzmanlaşmak istiyor. Dün 15 oldu, ilgisinin biraz daha netleştiği dönemler artık. Küçük kızım ise 12 yaşında o daha çok tıp alanına ilgi duyuyor. Hem insanlara yardım etmeyi seven bir yönü var hem de hastalıkları anlamaya çalışan bir yönü var. Benim için anne-baba mesleği o da o yüzden o da beni mutlu eder. Ama ne isterlerse benim için hiç fark etmez, her zaman desteklerim.
Yakın zamanda Türkiye’ye gelip ve konferans verme gibi planlarınız mı?
Netleşmediği için şu an net bir şey diyemem ancak konferans için bazı planlar yapıyoruz.
Trump'ın önümüzdeki 5 yıl içerisinde Ay'a yeniden astronot gönderme talimatı çok konuşuluyor. Bu konuda görüşleriniz nedir? Gerçekten aktif olarak bir çalışma başlatıldı mı?
NASA’nın öyle bir çalışması var, Gateway adlı bir proje… Ay’a gitmek, bir istasyon olarak kullanıp güneş sisteminin araştırılmasını yapmak gibi bir çalışma. Bu konuda başlanmış bir çalışma var gerçekten. Ancak politikacıların ödenek ayırması gibi durum ile teknoloji adına hayata geçirmek arasında bir süreç oluyor tabii ki. Başlanıldı diyebilirim ama sonuç yok tabii ki…
Son sorum da hep merak edilen Mars'a insanlı yolculuk hakkında... Son zamanlarda bu konu ile ilgili olarak daha sık haberler görüyoruz. Mars'a insanlı yolculuk hakkında gerçekten yakın gelecekte büyük bir adım gelebilir mi?
Ortam yaratmamız için önümüzde çok fazla teknolojik engel var. Öncelikle Mars’ın basıncı o kadar düşük ki yaşanabilir bir atmosferi yok. Kapalı alanlar yaratmamız lazım. Kapalı alanlar yaratmak için de her şeyi dünyadan mı götüreceğiz yoksa orada üretebileceğimiz şeyler var mı, orada tarım yapabilir miyiz gibi önemli sorular var. Ciddi bir plan yapabilmek için bu tür soruların cevabını küçük küçük deneylerle, çalışmalarla bulmamız lazım. Dolayısıyla biz daha o noktadayız. Elon Musk bunun gerçekten peşindeyim diyor ancak en büyük engellerimizden biri dünyadan Mars’a gidip oradan tekrar dönebilmek mesela. Evet, Mars’a roket gönderebiliriz ancak oradan geri dönebilecek bir teknolojimiz şu an yok. Hem orada yakıt üretilecek, hem yeniden kullanılabilir roketler taşınacak… SpaceX bu konuda çalışmalar yapıyor ama hayal ettiğimiz nokta ile bulunduğumuz nokta arasında şu an için çok büyük mesafeler var. Şu an için bu bir beklenti, bir hedef ama uzun döneme yönelik bir hedef. Adım adım ilerleyeceğiz ama daha var.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Suriye'deki Rus üslerine dair yeni iddia: Askeri ekipmanları Libya'ya mı taşıdı?
ABD’nin Suriye politikası yeni yönetimle değişir mi? Blinken’dan Trump vurgusu…
Rusya endişesi geri adım mı attıracak? Finlandiya, anti-personel kara mayını anlaşmasından çekilmeyi düşünüyor
El Turco'nun Bitcoin cenneti
Facebook'tan Filistin Sansürü: İçerik Etkileşimlerine Müdahale Ettiler! | Son Dakika Haberleri...