Süleymani’nin röportajı (süresinden dolayı ve biraz da Altı Gün Savaşı’na telmihen) Otuz Üç Gün Savaşı olarak da bilinen bu savaşı konu alıyor. Savaşın arka planı, çıkış nedeni ve çıktıktan sonraki süreçle ilgili konulara değinen Süleymani’nin anlattıkları, İran’ın olaya bakışının bilindik yönlerini içerse de, bölgedeki güncel duruma ilişkin belirli göndermeler barındırıyor. Süleymani’nin üzerinde durduğu birinci nokta, savaşı çıkaran tarafın Hizbullah olmadığı. Zira İsrail Lübnan’a saldırdığında, (bundan kısa süre önce iki İsrail askerini kaçırmış olan) Hizbullah bazı Arap ülkeleri tarafından savaşa neden olmakla suçlanmıştı. Süleymani ise eldeki kanıtların ve bizzat İsrail tarafından yapılan açıklamaların bunun aksini kanıtladığını iddia ediyor. Süleymani’ye göre, 2006 yılında İsrail Hizbullah’ı gafil avlamak amacıyla bir süredir hazırlık yapmaktaydı ve asker kaçırma eylemi, savaş çıkarmak şöyle dursun, bilakis planladığından erken harekete geçmek durumunda bırakarak İsrail’i başarısızlığa uğratmıştı. Süleymani bu noktayı, savaşın ilk haftasında duruma ilişkin rapor vermek amacıyla İran’a çağırılarak Meşhed’de görüştüğü İran Devrim Rehberi Ali Hamaney’in ifadelerine dayandırıyor. Süleymani’nin savaşın gidişatına ilişkin gözlemlerini dinleyen Hamaney, Hizbullah’ın hamlesinin İsrail’in planını bozduğunu söyler. Elinde bu yönde bir istihbarat verisi olmayan Süleymani bunu Hamaney’in ferasetine bağlar. Daha sonra bölgeye dönerek görüşmeyi Hasan Nasrallah’a aktaran Süleymani, İsrail askerlerini kaçırdıkları ve savaşa neden oldukları hissinden dolayı rahatsızlık duyan Nasrallah’ın,bu ifadeleri “ilahî ve gaybî” sözler olarak değerlendirdiğini ve rahatladığını kaydediyor.