İlk turu aşırı sağın önde tamamladığı Fransa erken genel seçimlerinde ikinci turun galibi sol ittifak oldu. Peki şimdi Fransa'yı ne bekliyor?Fransada halk, iç karışıklık endişesinin hâkim olduğu bir ortamda dün ilk turunu aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin önde tamamladığı erken genel seçimlerin ikinci turu için sandık başına gitti. Aşırı sağ korkusu ile ittifaka giden partiler bu işbirliğinden olumlu sonuç aldı. Sandık çıkış anketlerine göre, sol ittifak ilk sıraya yerleşirken Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ittifakı ikinci oldu. İlk turun birincisi aşırı sağ ise üçüncü sıraya geriledi. Parti veya ittifakların 577 sandalyeli mecliste salt çoğunluğu elde edebilmesi için 289 milletvekili çıkarması gerekiyordu ancak hiçbir parti kendi başına salt çoğunluğu elde edemedi. Bu durumun ülkede yeni bir siyasi kaosa neden olacağı değerlendirmesi hâkim. Yerel saatle 08.00de başlayan oy verme işlemi, Paris ve Marsilya gibi büyük kentlerde saat 20.00ye kadar devam ederken, ülkenin diğer bölgelerinde ise 18.00de sona erdi. Seçimlerin ikinci turunda 1904 aday yaklaşık 49.5 milyon seçmenin oylarını almak için yarıştı. Akşam saatlerinde yüzde 67.1 olarak gerçekleşen katılım oranı, 1981 seçimlerindeki 46.23lük katılımdan bu yana en yüksek katılım olarak dikkat çekti. Dünkü ikinci tur seçimlere katılım, yüzde 25.9 katılım sağlanan geçen haftaki ilk tur oylamasını da geride bıraktı. Elabe anket şirketinin sandık çıkış anketine göre, sol ittifak Yeni Halk Cephesinin 175 ila 205 milletvekili, Macron ittifakının 150 ila 175 milletvekili ve aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) ittifakının ise 115 ila 150 milletvekili çıkarması beklenirken, Fransa Başbakanı Gabriel Attal bugün Cumhurbaşkanı Macrona istifasını sunacağını duyurdu. Öte yandan Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen TF1 televizyonuna yaptığı açıklamada, Sular yükseliyor. Bu sefer yeterince yükselmedi ama yükselmeye devam ediyor ve sonuç olarak zaferimiz sadece ertelendi dedi. -İlk turda 76 milletvekili seçilirken, bunların 39u aşırı sağ, 32si sol ittifak, 2si Macron ittifakı ve kalan 3ü merkez sağdaki Cumhuriyetçiler ve diğer sağ partilerin adayları olmuştu. RNnin eski genel başkanı Marine Le Pen, ilk turda vekilliğini garantilemişti. RNnin ilk turu önde bitirmesi Fransız siyaseti ve kamuoyunda oluşan aşırı sağ iktidarı korkusu, sol partilerin oluşturduğu Yeni Halk Cephesi ittifakı ve Macronun partisi Rönesansın öncülük ettiği Cumhuriyet için Hep Birlikte ittifakı ikinci tur için sandıkta stratejik ortaklığa gitti. İlk tur sonunda 306 seçim bölgesi ikinci tura 3 adaylı yarışla kalmasına rağmen her iki ittifakın adayları RNye karşı oyları konsolide edebilmek amacıyla çok sayıda yerde adaylıktan çekildi. -Seçimlerin ardından ortaya çıkacak tablo Fransız siyasetinde birden fazla senaryoyu gündeme getiriyor. Peki Fransayı önümüzdeki süreçte bekleyen seçenekler neler? Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) 289 sandalye kazanarak mutlak çoğunluğu elde ederse, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümeti kurma görevini RNnin genel başkanı, 28 yaşındaki Jordan Bardellaya verecek. Böylece merkez sağcı eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve sosyalist Başbakan Lionel Jospinin 1997-2002 döneminden bu yana hükümet ve cumhurbaşkanı ilk kez farklı siyasi kamplardan gelen siyasetçilerden oluşacak. RNnin çoğunluğu sağlayamadığı senaryoda ise daha karmaşık bir tablo ortaya çıkıyor. Geleneksel olarak birinci partinin lideri hükümeti kurmakla görevlendirilse de Bardella seçim sürecinin başından beri sıklıkla çoğunluğu sağlayamazlarsa başbakan olmak istemediğini söyledi. Bu durumda Macron, mevcut başbakan Gabriel Attalı başbakan olarak atayabilir. Ancak geride kalan 2 yılın aksine, RNnin çoğunluğu oluşturacağı ve siyasi kutuplaşmanın artacağı öngörülen mecliste, hükümet sık sık güvensizlik oyu ile karşı karşıya gelebilir. Macronun Rönesans partisi de salt çoğunluğa sahip değildi, ancak hiçbir zaman diğer partilerin güvensizlik oyu tehdidi altında kalmamıştı. Fransız analistler böyle bir kaos durumunun ortaya çıkmasından endişe ediyor. Macronun 2025 yazına kadar meclisi tekrar feshetme hakkı yok. Bu nedenle olası bir istikrarsızlığın önüne geçmek için teknokratlar hükümeti kurulması da ülkede konuşulan seçenekler arasında. İkinci tur, sokaklar karışır mı korkusu altında gerçekleşti.Çok sayıda lüks mağaza, olası protesto gösterileri ve yağma olaylarına karşı vitrinlerini korumaya aldı.