"kelimelerin kifayetsiz kaldığına" vurgu yaptı
AB temsilcisi Borrell, 15 Kasım'da kaleme aldığı blog yazısında İsrail'e yönelik politika değişikliği önerisinin nedenlerini sıraladı.Gazze'de giderek kötüleşen durumu anlatmakta "kelimelerin kifayetsiz kaldığına" vurgu yapan Borrell, Gazze Şeridi'nin pek çok yerinde insanca yaşama imkanı kalmadığına işaret etti. Gazze'nin kuzeyinin bir zamanlar bir milyondan fazla insana ev sahipliği yaptığını, ancak haftalarca süren bombardımanın ardından bu bölgelerin tamamen boşaltıldığını, "kıyameti andıran" görüntülere tanık olunduğunu belirten Borrell, "Gazze'nin kuzeyinde etnik temizlik" alt başlığı altında şu ifadelere yer verdi:"Kuzey Gazze'de olup bitenleri tarif etmek için ‘etnik temizlik' sözcüklerinin giderek daha fazla kullanılması tesadüf değil." Kaleme aldığı yazıda "Gazze'deki trajediye dair gördüklerimiz, buzdağının sadece görünen kısmı" ifadelerine yer veren Borrell, bir yılı aşkın bir süredir Gazze'ye gazeteciler ile uluslararası gözlemcilerin neredeyse giremediğine, bugüne kadar 130'u aşkın gazetecinin öldürüldüğüne dikkat çekerek, "Bu, demokratik bir devlet tarafından şimdiye kadar uygulanan en uzun bilgi karartmasıdır" sözlerini kaydetti.AB temsilcisi ayrıca Gazze'de yaşananlara benzer olaylara şimdi de Güney Lübnan'da tanık olunduğunu, Batı Şeria'da da aşırılık yanlısı yerleşimcilerin Filistinlileri şiddet yoluyla topraklarını terk etmeye zorladıklarını aktardı. AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'i hedef alan terör saldırıları sonrasında AB'nin bu saldırıları şiddetle kınadığını, İsrail'in uluslararası hukuk sınırları içinde kendisini savunma hakkına da güçlü destek açıkladığını hatırlatan Borrell, İsrail'e "bir dehşet diğerini haklı çıkarmaz" diyerek "öfkesine yenik düşmeme", uluslararası hukuka riayet etme çağrıları yaptıklarını, ancak İsrail'in bu çağrılara kulaklarını tıkadığını belirtti.
Borrell AB hükümetlerini de uyardı: Karşımıza çıkacak
Yazısında, İsrail de dahil olmak üzere Ortadoğu'daki tüm savaşan tarafların uluslararası insancıl hukuku yaygın bir şekilde göz ardı eden tutumlarıyla AB'nin üzerine inşa edildiği temelin altını oyduklarını ifade eden Borrell, AB başkentlerini de şu ifadelerle uyardı:"AB, güçsüzü güçlüye karşı korumak için hukukun üstünlüğü üzerine inşa edildi. AB için bu sadece temel bir ilke değil, aynı zamanda varoluşsaldır. Tıpkı bilgi edinme özgürlüğü ve hesap verebilirlik gibi. Kendimizi aldatmamalıyız. Komşu bölgemizdeki bu insani felaket, dönüp dolaşıp evimizde karşımıza çıkacak. Başka bölgelerdeki krizler, dalga etkisiyle gecikmeyle ama aynı zamanda intikam ile gelir. Geçen hafta Amsterdam sokaklarında gördüğümüz gibi, bu krizlerin göç, iç güvenlik, sosyal gerilim, Yahudilere, Müslümanlara, Araplara karşı ırkçılık vb. açılardan Avrupa'ya yansımaları şimdiden kendini hissettirmeye başladı."