hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "El Kaide'yi topraklarımızda barındırmayız"

    El Kaideyi topraklarımızda barındırmayız
    expand

    İsveç'te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, "Türkiye-Suriye sınırının aşırı unsurlar için geçiş noktası haline geldiği" yönündeki iddialara, "Öyle bir grup mu var? El Kaide bağlantılı grupların topraklarımızda barınmasına izin vermeyiz" diye cevap verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Erdoğan ve İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

    Bir gazetecinin "El Kaide ile ilgili cihatçı grupların sayısının artması özellikle Suriye sınırında, bunların Türkiye'yi kendileri ve silahları için transit olarak kullanmaları konusunu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

    "Önce şunu sormam lazım: Böyle bir grup mu varmış? Bu konuda acaba ellerindeki belgeleri nedir? Bir defa, Nusra gibi, Kaide gibi örgütlerin, şu anda bizim ülkemizde barınmaları söz konusu olamaz, tam aksine bunlara yönelik herhangi bir yapılanma olması halinde orada zaten bölücü terör örgütleri ile verdiğimiz mücadele neyse onlar da aynı mücadeleye de tabiidir.

    Onlara da gereken uygulamayı bugüne kadar hep yapmışızdır, yaparız. Suriye'deki Kaide bağlantılı hangi örgüt olursa olsun, hiçbiri ile Türkiye'nin ilişkisi yoktur, tam aksine bunları dışlamıştır, dışlamaktadır. Bizim Suriye'de, muhaliflerde tanıdığımız bellidir. Biz, orada Özgür Suriye Ordusu ile irtibat halindeyiz ki bu dünyanın şu anda tanıdığı malum Özgür Suriye Ordusu'dur ve Suriye Ulusal Koalisyonu ile bizim irtibatımız söz konusudur.

    Tüm insani desteklerimizi, insani yardımlarımızı bunlar vasıtası ile yapmaktayız. Unutmayın, 2 milyar doları aşkın bizim bu ana kadar yapmış olduğumuz yatırım vardır, ülkemizdeki sığınmacılara. Bu noktada bize dışarıdan gelen destek, 135 milyon dolardır. Bu 135 milyon doların da 50 milyon doları Suudi Arabistan'dandır, 25 milyon doları Birleşmiş Milletler'dendir, diğerleri de farklı ülkelerden gelen desteklerdir.

    Biz, açık kapı politikası ile Suriye'den ülkemize göç eden sığınmacılara desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz ama bizim tarafımızda asla aşırı uçlara bizim yer vermemiz, onları güvence altına almamız, koruma altına almamız kesinlikle mümkün değildir, bunların hepsi iftiradır, yalandır, bunu özellikle bilmenizi istiyorum."

    Rum kesimi ile ilişkiler

    Erdoğan, "Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkilerin bir aşama ileriye götürülmesi konusunda bazı adımlar atılması söz konusu olabilir mi?" sorusunu yanıtlarken, "22. fasılın açılışı, şimdi 23 ve 24... Şimdi burada bir şey daha var özellikle 16 farklı fasıl önündeki siyasi engeller AB'de bizi özellikle üzmekte. Bu siyasi engellerin ortadan kalkması, çünkü biz hazırız. Dersimizi iyi çalıştık, bunları aşabilecek imkana, güce sahibiz çünkü AB'nin kurumsallaşmasını yakından takip ediyoruz, biliyoruz. Dolayısıyla süratle eğer siyasi engeller olmazsa bunları aşarız diye inanıyorum, düşünüyorum" diye konuştu.

    Başbakan Erdoğan, Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak da şunları kaydetti:

    "Şu anda önümüzdeki dönem yapılmakta olan görüşmelere ben aslında St. Petesburg'dan başlamak istiyorum. Orada BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun ile
    bir görüşmem oldu bu konuda. Bu defa kendilerine dedik ki 'Bizler garantör ülkeler olarak, Yunanistan ve Türkiye hatta İngiltere, hep birlikte bu görüşmelerin içinde daha aktif rol, görüşmeler esnasında, alabiliriz ve burayı artık neticeye kavuşturalım, hala bir oyalama burada devam etmesin.

    Güney Kıbrıs burada güven veriyorsa, kararlıysa biz Kuzey Kıbrıs'a da aynı şekilde gerekli telkinleri yapabiliriz, yeter ki Yunanistan da bu noktada gerekli telkinleri yapmış olsun ve BM Genel Sekreteri'nin riyasetinde bu işi bir an önce neticelendirelim' diyoruz. Tabii değerli dostum Reinfeldt'in de bu konuda inancı var. Şu andaki Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı'na daha çok inanıyor, daha çok güveniyor. Biz de tabii bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanına ve tüm oradaki yönetime güveniyoruz, inanıyoruz. O zaman adımları, gelin atalım. Önümüzde bir defa bir Annan Planı vardı ama Annan Planı artık adeta rafa kaldırıldı, buzdolabına kondu. Şimdi artık bir Ban Ki-mun planı herhalde oluşacak. O zaman bu planı oluşturalım, adımı da süratle atalım ve
    neticeye varalım, diyoruz."

    SORULAR

    "Bizim Suriye halkıyla bir sıkıntımız yok"

    Erdoğan ve Reinfeldt konuşmaların ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

    Bir yabancı gazetecinin, "2011 yılı sonuna kadar Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler çok iyi durumdaydı. Vize kaldırıldı, pek çok çalışmalar yapıldı. Kısa bir süre içinde ve orada Esed'e karşı muhalifleri desteklemeye başladınız bir noktadan sonra. Benim sorum şu: Bunu yapmanızın nedeni nedir, bu kararınızın değişmesinde etkili olan nedir?" şeklindeki sorusuna Erdoğan, şu şekilde yanıt verdi:

    "Gerçekten baba Esed'in döneminde ülkemizde bir sıkıntı yaşandı ve bu sıkıntının yaşanmasının ardından da ilişkilerimiz bizim iktidarımıza kadar bozuktu. Biz iktidara geldikten sonra tabii komşularla bu tür artık düşmanlıkları ortadan kaldıralım istedik. Çünkü bizim Suriye halkıyla bir sıkıntımız yok.

    Suriye halkıyla tam aksine akrabalık bağları var. Bizde yaşayanlar var, karşı tarafta yaşayanlar var ve bunlar bizim bayramlarda, dini bayramlarda özellikle özel izinlerle karşı taraflara gidip gelirlerdi. 'Bunu kaldıralım' dedik ve girişimlerimiz olumlu sonuç verdi ve ifade ettiğiniz gibi gerçekten aile dostluğu kurduk.

    Bu kadar ileri bir noktaya işi getirdik. Bu malum Arap Baharı oluştuğunda kendileriyle şunu çok açık net konuştum ve saatlerce oturduk, konuştuk ve bu görüşmemizi Halep'te yapmıştık. Kendisine dedim ki; 'Bakın şu andaki rüzgar iyi esmiyor. Bu aynen sizi de vurabilir'. Çünkü Suriye'de o ona kadar tek partili bir yaşam vardı, yani demokrasi yoktu. Otokratik bir rejim vardı. Dedim: 'Bu otokrasiden çıkmanız gerekir. Bu konuda biz her türlü desteği size vermeye hazırızdır'. 'İyi olur' dedi. Hatta adamlarını da gönderdiler ve bizim çalışmalarımızı gördüler.

    Kendilerine anlattık ve çok partili bir sistemin nasıl kurulabileceğini kendilerine anlattık. Bir, iki, üç ay ne yazık ki bunlar olmadığı gibi bir diğer taraftan da orada tanklarla toplarla insanları öldürmeye başladılar. Ben özel temsilcilerimi gönderdim. Telefon görüşmeleri yaptık. 'Bakın bunlar iyi olmuyor, daha kötüye gidiyor bu, sonu bunun iyi gelmeyecek'. Tabi biz ne dediysek 'Bunlar terörist' dediler.

    Yani mabedde ibadetini yapan insana terörist denir mi? Bunlar terörist, elinde silah var mı? Yok. Nasıl oluyor bu terörist? Bu insanlar o zaman yüzler ve binlerle anılırken bakın şu an gelinen noktada 150 bine yakın insan öldürülmüş durumda. Bu kayıtlı olan, fazlası var azı yok. Sadece ülkemde şu an 600 bini aşkın sığınmacı var. Bu sığınmacıların dışında Lübnan ve Ürdün'deki sığınmacılar da alırsak 2 milyona ulaşıyor. Suriye içerisindeki farklı yerlere göç edenleri de aldığınız zaman 7 milyonu buluyor."

    "Bu insanlar niye kaçıyor?" sorusunu dile getiren Erdoğan, "Bu insanlar şu an rejimin silahlarından kaçıyor. Bunun içerisinde kimyasal silahlar var, bunun içerisinde konvansiyonel silahlar var" dedi.

    Burada bir aldatmacaya da gelinmemesi gerektiğini söylediğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

    "Nedir o? Şimdi dünyada şöyle bir oyun oynanıyor; kimyasal silahlara karşı Suriye'ye yaptırım uygulayalım veya uygulamayalım. Bir defa bu bir aldatmaca. Niye aldatmaca? Kimyasal silahlarla kaç kişi öldü? Bin 500 kişi. Peki konvansiyonal silahlarla ne kadar insan öldü? Yaklaşık 150 bin insan öldü. Yani konvansiyonal silahlarla öldüğü zaman önemli değil ama kimyasal silahla öldüğü zaman önemli. Sonu ölüm olan her şey önemlidir. Bunu biz bir kenara atamayız.

    Onun için Suriye ile olan ilişkilerimiz bunlardan dolayı bozulmuş vaziyette ve tabii şu haliyle de Esed gitmedikten sonra buranın normal şartlara dönmesi mümkün değil. Şunu da çok açık net söylüyorum, Cenevre 2'yi destekliyoruz ama şimdi Cenevre 2'ye bizde ipe sun sermek diye bir şey vardır, şimdi Rusya Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, bu açıklamasında tekrar bir erteleme kararı verildi. Niye? Suriye'deki muhaliflere siz Esed'li bir geçiş hükümetini kabul edeceksiniz diyorlar. Siz şunları şunları kabul edeceksiniz diyorlar. Gelin masaya oturun, önkabulleri bırakın orada neler konuşacaksa ona göre bu adımların atılması gerekir diye düşünüyorum."

    Çözüm süreci

    Başbakan Erdoğan, "Çözüm süreci 3. aşama olan normalleşmeye doğru gidiyor. Önceki ikinci aşamaya baktığınızda Avrupa'nın verdiği katkıyı yeterli buluyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine de süreçle ilgili tavırlarının bilindiğini dile getirdi.

    Bu işin iki boyutu olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bunlardan bir tanesi bildiğiniz gibi yürütme tarafından yapılacak olanlar ki bunların adımlarını attık. Diğeri yasama ile ilgili olan kısım onun da parlamentoya sevk ediyoruz ve süratle parlamentoda onların da görüşülmesi sürecine başlayacağız ve hedefimiz çok kısa bir zaman içerisinde bunu bitirmek. Yani bütçe öncesine yetiştirebilir miyiz bilemem ama bütçe akabinde hemen onun neticelendirip uygulamaya koyacağız" diye konuştu.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow