Diplomasinin Lady Gaga'sı: Michelle Obama
Michelle Obama, Beyaz Saray’daki ilk siyah first lady olması nedeniyle, daha baştan tarihe geçmişti. Eşi Barack Obama’nın 2 dönemlik başkanlığı süresince, Amerikan medyasının ilgiyle takip ettiği ve sempati duyduğu bir isim oldu. Sokaktaki herhangi biri gibi rahat ve samimi davranışları ile İnternet kuşağının gözünü doldurdu. David H. Geviş, Michelle Obama'nın oyunbozan başkent tarzını kaleme aldı.
Haberin Devamı
/

Michelle Obama, Beyaz Saray’daki ilk siyah first lady olması nedeniyle, daha baştan tarihe geçmişti. Eşi Barack Obama’nın 2 dönemlik başkanlığı süresince, Amerikan medyasının ilgiyle takip ettiği ve sempati duyduğu bir isim oldu.
/

Sokaktaki herhangi biri gibi rahat ve samimi davranışları ile İnternet kuşağının gözünü doldurdu.
Haberin Devamı
/

Tokalaşmaktan çok sarılmayı tercih ediyordu, topuklu ayakkabılarını çıkarıp, kameralar önünde dans edebiliyordu. Talk show’larda resmiyetten uzak, çok rahat hareket ediyordu.
/

Evet, diğer first Lady’ler gibi sosyal sorumluluk projelerine de önem veriyordu ama orada da kendine özgü bir alan yaratmıştı. Örneğin organik tarımı destekliyor hatta Beyaz Saray’ın bahçesinde organik sebze yetiştiriyordu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Michelle Obama son derece iyi bir eğitim almıştı. Yolu, Amerika’nın Harvard ve Princeton gibi Ivy League okullarından geçmişti. Ev kadını bir anne ve işçi bir babanın kızıydı. İyi bir eğitimle avukat olmuş ve bir hukuk bürosunda çok iyi maaşla, çalışmaya başlamıştı.
/

Soy ağacı köleliğe uzanan Michelle Obama, kimsenin tanımadığı bir avukat olarak, Amerikan rüyasının figürlerinden biriydi aslında.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Michelle Obama’nın ailesiyle kurduğu ilişki, çocukları ve eşine duyduğu aşırı sevgi, bağlılık ve korumacılığın, fotoğraflara kadar yansıması, herkesi etkiliyordu. Şehirli çekirdek bir ailenin CEO’suydu O. Hatta bu mutluluğun bozulmasından korktuğu için eşi Barack Obama’nın politikaya atılmasına pek sıcak bakmamıştı.
/

Siyasetin, insan hayatını açık bir kitap haline getireceğini, bunun da her türlü saldırıya açık olmak demek olduğunu düşünüyordu. Onu politikaya girme konusunda motive edecek bir neden de yoktu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Seçim zaferi sonrası yaptığı konuşmada ilk defa ülkesiyle gurur duyduğunu söylemişti çünkü bir siyahı başkan seçmişlerdi. Yani biraz küskündü ülkesine.
/

Ancak 2008’de Beyaz Saray’a adım atığında, first lady olmanın adeta cehennemlik bir durum olduğundan şikayet etse de Michelle Obama bu yeni durumun keyfini çıkarmayı bildi. Medyanın ilgisini en az kocası kadar çekiyordu. Ancak bu ilginin esas nedeni, Michelle Obama’ın modaya olan aşırı düşkünlüğü oldu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Gerçi hangi first lady’inin modaya ilgisi yoktu ki. Nancy Reaganîn hem kırmızı tutkusu hem de James Galanos tutkusunu herkes bilirdi.
/

Barbara Bush, modacı Arnold Scaasi tutkunu, Laura Bush (hatta Hillary Clinton) ise Oscar de la Renta bağımlısıydı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Daha eskilere gidersek eğer Mary Lincoln’un, Martha Washington’ın, Dolley Madison ve Sarah Polk’un o etekleri yerlerde sürünen gösterişli ipek elbiseleri hala hatıralardadır.
/

Moda konusunda Michelle’yi diğer first lady’leriden ayıran en önemli şey belli bir kaç modacı ile değil çok sayıda modacıyla çalışmasıydı. Yani belli bir tarza ve modacıya sadık kalmadı hiçbir zaman.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

İkincisi ise kendinden önce elden geldiğince sade renkleri ve ağırbaşlı tarzları seçen diğer first lady’ler gibi davranmadı. Dallı güllü, aşırı dikkat çeken renkler, kendi aralarında çarpışan tonlar ve iddialı elbiseler denedi.
/

Aslına melez de değil her biri kendi içinde tutarlı ama her biri birbirinden farklı ve bağımsız giysilerden oluşan eklektik bir garderobe’ı vardı. Bu elbiseler, spor yaparak ovalleştirilmiş omuzları ile kaslı kollara sahip iri bir kadın olan Michelle Obama’nın üzerine giydirilince dikkat çekiyordu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Michelle Obama’nın burada yarattığı efekt, biraz Lady Gaga’nın yarattığı absürd efekte benziyordu. Elbette kostümü andıran ve bir birinden tarz olarak bağımsız giysiler giyen Lady Gaga’nın absürtlük dozu çok fazlaydı. Ancak her ikisi de görüntüsüyle ve o görüntüden yayılan mesajla ilgi görüyorlardı. İkisi de insanların alışkanlıkları ve beklentilerinin dışında bir görüntü sergiliyorlardı çünkü.
/

Michelle Obama’nın seçimlerindeki sınıfsal karşıtlıklar da bu absürt tarzını tamamlıyordu. Bir yandan Target, J Crew gibi alt, orta ve ortanın üstü ekonomik sınıftan insanların alışveriş ettiği mağaza zincilerinden giyiniyor bir yandan da Donna Karan, Gucci, Tom Ford ve Givenchy’den. Bu açıdan diğer first Lady’lerden kendini ayırıyordu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

İşte tam buracıkta, pahalı Fransız modacılarına döktüğü parlarla ailesindeki pek çok kişiye ilallah dettirten Jacqueline Kennedy’yi hatırlatmakta fayda var. Jacqueline K’nin, Oleg Cassini adlı bir de özel terzisi vardı. Modaya para dökme konusunda Laura Bush’un da havalı bir sicili vardı: bir Oscar de la Renta elbisesine 8.500 dolar bayılabilmişti. Peki ya Nancy Reagan? O da az değildi, kocasından gizli gizli elbiselere ne paralar harcıyordu.Hele bir Mary Todd Lincoln vardı ki elbise ve ev eşyalarına harcadığı paraların haddi hesabı yoktu. Bu konuda Günümüzün 700 bin dolarına denk düşen 27 bin dolarlık bir borçlanma bile yapmıştı.
/

Michelle Obama, modaya, kenarından köşesinden bir siyasi tavır da eklemişti. Amerikan’nın en önemli değeri olarak görülen çeşitlilik bu tavrı yapılandıran önemli bir unsurdu.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Diyelim Hindistan ile ilgili bir etkinliğe mi katıldı. Hint asıllı Amerikalı modacı Khan’ın diktiği bir elbiseyi giyiyordu. 2014’te Pekin’e mi gidecek, Çin asıllı Amerikalı modacı Lam’in kapısını çalıyordu. Japonya ile ilgili bir yemeğe mi katılacak, bu kez Japon asılı Amerikalı Tadashi Shoji’yi seçiyordu.
/

Michelle Obama, giyim tarzını tartışmayı sevmiyordu, gazetecilerle bu konuda konuşmak istemiyordu ama farklı bahanelerle modacıları etrafına topluyor Beyaz Saray’da toplantılar yapıyor, modanın bir çeşit sanat dalı olduğunu söyleyerek modacıları pohpohluyordu. Çünkü moda Michelle Obama’nın en önemli PR silahıydı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

/

Haberin Devamı
Haberin Devamı