hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Çinli şirketlerin tercihi Türkiye oldu! Sebebi ne?

    Çinli şirketlerin tercihi Türkiye oldu Sebebi ne
    expand
    KAYNAKDW Türkçe

    Çinli şirketler, yeni yatırım ve üretim alanları arayışlarında Türkiye'yi tercih etti. Bu şirketler arasında BYD, Chery ve SWM Motor yer alıyor. Peki Çin sermayesinin Türkiye'ye olan bu ilgisinin arkasında hangi sebepler yatıyor? İşte yorumlar...

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni gümrük tarifeleri ile fitilini ateşlediği küresel ticaret savaşları, özellikle ABD karşısında giderek güçlenen Çin ekonomisini tehdit ediyor. Çin ise ABD'nin yeni oyun planı karşısında yeni pazarlar ve üretim alanları arayışına girmiş durumda. Çin'in ABD vergilerinden kurtulmak için üretimde seçtiği ülkelerden biri de Türkiye oldu.

    Sadece son bir yılda Çinli şirketlerin Türkiye'de otomotivden enerjiye farklı alanlarda milyarlarca dolarlık yatırım yapacağı açıklandı. Halihazırda Türkiye'de bin 200'den fazla Çinli şirket faaliyet gösterirken Çin sermayesinin Türkiye'deki toplam yatırımları da 7 milyar doları aşmış durumda. DW Türkçe'ye konuşan iş dünyası temsilcileri ve akademisyenlere göre Çin, özellikle Avrupa Birliği (AB) pazarında güçlenmek için Türkiye'yi bir üretim üssü haline getiriyor.

    ABD-Çin ticaret savaşları, Çinli firmaları alternatif pazarlara yönelmeye mecbur bırakıyor. Bu bağlamda Türkiye, hem tarafsız konumu hem de yükselen pazar potansiyeliyle öne çıkıyor. Amerikan pazarında karşılaştıkları tarifeler ve kısıtlamalar Çinli şirketleri Avrupa'ya daha doğrudan ulaşabilecekleri bölgelerde üretim yapmaya teşvik ederken Türkiye bu denklemde stratejik bir alternatif haline geliyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çinli şirketlerin tercihi Türkiye oldu Sebebi ne

    BYD, Chery ve SWM Motor'dan yatırım kararı

    Sadece son birkaç yılda Çinli şirketlerin Türkiye'de öne çıkan yatırımlarına bakıldığında, enerji, altyapı, lojistik, finans, madencilik ve telekomünikasyon sektörlerinin öne çıktığı görülüyor. Bu yatırımlar içerisinde özellikle elektrikli otomobil üreticisi BYD'nin Türkiye'yi bölgesel üretim üssü olarak seçmesi dikkat çekiyor.

    BYD, Manisa'da 1 milyar dolarlık yatırımla yıllık 150 bin araç kapasiteli bir fabrika kurmayı planlıyor. Söz konusu fabrikanın tamamlandığında yaklaşık 5 bin kişiye istihdam sağlaması ve 2026 yılı içerisinde faaliyete geçmesi planlanıyor. BYD'nin 2024 satışları 100 milyar dolar eşiğini aşarak ABD'li elektrikli otomobil devi Tesla'yı geride bırakmıştı.

    Otomotivdeki bir diğer önemli Çin yatırımı da Chery markasından geldi. Çinli şirketin Samsun'da 1 milyar dolara mal olacak bir otomobil fabrikası yatırımı yapacağı açıklandı. Çin'in önde gelen otomotiv üreticilerinden SWM Motor ise Temmuz 2024'te resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, Balkan ülkeleri ve AB pazarına yönelik olarak yıllık 50 binden fazla araç üretim kapasitesine sahip bir üretim tesisini Türkiye'de kuracağını ilan etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Peki Çin sermayesinin Türkiye'ye olan bu ilgisinin arkasında hangi sebepler yatıyor?

    "Çin sermayesi için Türkiye öne çıkıyor"

    Türkiye'de 530'un üzerinde üyesi ile Türk otomotiv tedarik sanayinin tek temsilcisi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği'nin (TAYSAD) başkanı Yakup Birinci, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Çinli otomotiv devlerinden art arda gelen yatırım kararlarının Türk otomotiv sektörünün küresel değer zincirleri içerisindeki konumunu güçlendirirken teknoloji transferi ve istihdam yaratma açısından da olumlu katkılar sağladığına işaret ediyor.

    ABD'nin son dönemde Çin menşeli otomotiv ürünlerine yönelik açıkladığı yüksek tarifelerin küresel ticaretin yönünü yeniden şekillendirdiğine işaret eden Birinci, "Trump tarafından açıklanan bu politikalar, Çin'in ihracat odaklı stratejisini zorlaştırırken alternatif yatırım ve üretim lokasyonlarını daha cazip hale getiriyor. Bu noktada Türkiye, sahip olduğu üretim altyapısı, AB ile entegrasyonu ve stratejik konumuyla Çin Halk Cumhuriyeti sermayesi için öne çıkan bir alternatif olarak değerlendiriliyor" diyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çinli üreticilerin ABD pazarına dolaylı erişim arayışlarının yeni dönemde Türkiye'ye olan ilgiyi artırabileceğini kaydeden TAYSAD Başkanı Birinci, "Ancak bu süreçte yalnızca üretim avantajı sunmak değil, uzun vadeli iş birlikleri ve sürdürülebilir üretim modelleri oluşturmak da kritik önemde. Türk otomotiv sektörü bu süreci hem fırsat hem de sınama olarak görmeli" tespitinde bulunuyor.

    Çinli şirketlerin Türkiye'ye olan ilgisi otomotiv sektöründen ibaret değil. Örneğin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, geçen yıl Eylül ayında yaptığı açıklamada, Çin'in en büyük kamu enerji şirketi olan China Energy'nin Türkiye'de yatırım yapması için temaslarda bulunduklarını kaydetmişti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kasım ayında ise İzmir Serbest Bölgesi (İZBAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sevimli, dünyanın en büyük kompresör üreticilerinden olan Çin merkezli Kaishan Group'un Türkiye'deki ilk yatırımına ev sahipliği yapmaya hazırlandıklarını bildirdi. Çinli firmanın İZBAŞ'ta 20 bin metrekare alanda 1 milyar dolarlık tesis yatırımı yapacağı belirtiliyor.

    Çin'in elektrik-elektronik, makine ve yenilenebilir enerji sektöründe dev şirketlerinden biri olan Wetown Electric Group CO'nun da Adana ve Denizli'de yatırım arayışında olduğu ifade ediliyor. Öte yandan Türkiye'nin nadir toprak elementleri rezervlerini işlemek için de Çin devleti ile iş birliği görüşmeleri yürüttüğü kulislere yansımış durumda.

    Çinli şirketlerin tercihi Türkiye oldu Sebebi ne

    "Türkiye'nin jeostratejik konumu etkiliyor"

    Türkiye'nin Çinli yatırımcılar açısından birkaç temel avantaja sahip olduğunu kaydeden Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Çin İş Konseyi Başkanı Korhan Kurdoğlu, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Her şeyden önce Türkiye'nin jeostratejik konumu, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi bağlamında büyük önem taşıyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarına açılan bir lojistik köprü olarak Türkiye, Çinli şirketler için hem üretim hem de dağıtım üssü niteliğinde" diyor.

    Kurdoğlu'na göre, enerji sektöründe Türkiye'nin altyapı projelerine açık yapısı ve yenilenebilir enerjiye verdiği teşvikler, Çinli firmalar için cazip bir yatırım ortamı oluşturuyor. Otomotivde ise hem iç pazarın büyüklüğü hem de Avrupa'ya gümrüksüz erişim imkanı sağlayan Gümrük Birliği avantajı, Türkiye'yi Çinli elektrikli araç üreticileri için önemli bir üretim merkezi haline getiriyor.

    Türkiye'deki üretim maliyetlerinin rekabetçi olması ve yatırım teşvik politikalarının bu ilgiyi beslediğini ifade eden Kurdoğlu, "Çinli yatırımcılar artık sadece al-sat değil, entegre üretim ve teknoloji transferi odaklı uzun vadeli yatırımlara yöneliyor. Türkiye"de bu noktada güvenilir ve istikrarlı bir ortak olarak öne çıkıyor' diyor.

    İkili ticaretin yüzde 90'ı Çin'den ithalat

    Çin ile Türkiye arasındaki ticarete bakıldığında, Çin lehine büyük bir dengesizlik olduğu görülüyor. Son 10 yılda Türkiye'nin Çin'e ihracatı 2,5 milyar dolardan 3,5 milyar dolara çıkarken; aynı dönemde Çin'den yaptığı ithalat ise 24,8 milyar dolardan 45 milyar dolara yükseldi.

    Bir başka deyişle, 2024 sonu itibariyle iki ülke arasında 50 milyar dolara yaklaşan dış ticaretin yüzde 90'dan fazlası Çin'in Türkiye'ye sattığı ürünlerden oluşuyor. Türkiye'de doğrudan yatırım yapan Çinli şirketlerin sayısının artması ile dış ticaretteki bu dengesizliğin de zamanla azalacağı öngörülüyor.

    DW Türkçe'ye konuşan Kırklareli Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, yakın gelecekte hem Çin ile Türkiye arasındaki ticaretin hem de Çinli şirketlerin Türkiye yatırımlarının artarak devam edeceğini dile getiriyor.

     İkinci Trump döneminde şiddetlenen ticaret engellerinin Çin'i kendi dışında ülkelerde yatırım yapmaya daha çok ittiğini, Çin'in adeta ticarette bir "kamuflaj" arayışında olduğunu dile getiren Prof. Alçın, "Çin kendini ABD'nin tehditlerine karşı kamufle etmek ve AB pazarına yakın olmak için Türkiye'yi tercih ediyor. Ama Çin'in ticaret savaşlarında kullandığı bu kamuflaj Çin'in işine yararken Türkiye ile ABD'yi de karşı karşıya getirebilecek bir potansiyel taşıyor" değerlendirmesinde bulunuyor.

    Geçmişte ABD'nin İran'a uyguladığı ambargonun Türkiye üzerinden gerçekleştirilen çeşitli arka kapı yöntemleri ile delindiği iddialarını hatırlatan Sinan Alçın, şöyle konuşuyor:

    "Halk Bankası'nın ABD'deki davası bu anlamda hala masanın üzerinde duruyor. Dolayısıyla Çin sermayesinin Türkiye'deki yatırımları arttıkça, ABD-Türkiye arasındaki ilişkilere zarar verme ihtimali de var. Ticaret savaşlarının kızıştığı yeni dönemde Türkiye bir yandan Çin yatırımlarını çekerken, diğer yandan en büyük ticaret ortağı olan AB ile ilişkilerini de sağlamlaştırmalı. Bunun için öncelikle AB tarafından ertelenen Gümrük Birliği güncellemelerinin yapılması gerekiyor."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow