'KALININGRAD, AB'NİN ORTASINDAKİ BİR RUS ADASI'
Eski Sovyetler Birliği ülkeleri olan Estonya, Letonya ve Litvanya'nın 2004'te AB üyesi olduklarını ve yine bu tarihte NATO'nun bünyesine katıldıklarını hatırlatan Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, Polonya ile Litvanya arasındaki Rus toprağı olan Kaliningrad bölgesine dikkat çekti. Kaliningrad'ın AB'nin ortasındaki bir Rus adası olarak değerlendirilebileceğini söyleyen Doç. Dr. Köroğlu, "Polonya ve Litvanya arasında kalan bu bölge aynı zamanda Rusya'nın Baltıklara açılan kapısı" dedi. Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle de AB'nin 2004 yılındaki genişlemesi sonrasında Kaliningrad'ın insan kaçakçılığı, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ya da yasa dışı göç gibi 'yumuşak güvenlik soruları' nedeniyle AB için bir tehdit olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Köroğlu, "2008'de Rusya'nın Gürcistan'a savaş açması sonrası huzursuzluklar artmıştı. 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi sonrası bu endişeler artmıştı. Rusya özellikle 2008 sonrasında Baltık Denizi'nde askeri gemiler ve denizaltıları ile gövde gösterilerinde bulunmuştur. Ancak Rusya'nın Ukrayna işgali sonrası Baltık ülkeleri doğal olarak Rusya'yı askeri tehdit olarak da görmektedir" diye konuştu.
'BALTIK ÜLKELERİ 'RUSYA NE DERSE ONU YAPARIZ' DEMEZLER
Baltık Denizi'nin ticaret açısından önemli olduğu kadar enerji yolları açısından da önemli olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu, Kuzey Buz Denizi'nin de büyük güçlerin hakimiyet için mücadele ettiği yeni bir alan olduğuna işaret etti. Doç. Dr. Köroğlu, "Baltık ülkelerinde Rus azınlığın bulunması da yine Putin'in bu ülkeleri hedef olarak görmesi için bir başka neden olabilir" yorumunda bulundu. Avrupa Birliği üyesi olan Baltık ülkelerinin Belarus'taki gibi Rusya yanlısı bir hükümet ile Rusya'ya yakınlaşmalarının pek de mümkün olmadığını söyleyen Doç. Dr. Köroğlu, "Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olmak isteyen bir hükümet olabilir ancak 'Rusya ne derse onu yaparız' şeklinde davranacak bir Baltık ülkesi olacağını pek düşünemiyorum" diye konuştu. Eğer Baltık ülkeleri AB ve NATO üyesi olmasalardı daha farklı bir tablonun ortada olacağını söyleyen Doç. Dr. Köroğlu, "AB, kendi bünyesi içerisinde Baltıklar ile daha sıkı bir yapılanma içine girecektir" yorumunda bulundu.